- Haberler
- 14 EYLÜL DOLAYISIYLA: ATATÜRK'ÜN SİİRTLİLERE SEVGİSİ
14 EYLÜL DOLAYISIYLA: ATATÜRK'ÜN SİİRTLİLERE SEVGİSİ
14 Eylül günü bilindiği gibi ATATÜRK'ÜN, 1916 YILINDA 16.Kolordu Komutanı ve Mustafa Kemal olarak şehrimizi teşrif ettiği tarihtir.
14 Eylül günü bilindiği gibi ATATÜRK’ÜN, 1916 YILINDA 16. Kolordu Komutanı ve Mustafa Kemal olarak şehrimizi teşrif ettiği tarihtir. Bu açıdan, 14 Eylül geçmiş yıllarda (SİİRT’İN ŞEREF GÜNÜ) olarak geniş kapsamlı etkinliklerle kutlandı. Şeref Gününe 3 gün kaldı ama ses seda yok!
Oysa Mustafa Kemal ATATÜRK Siirtlileri çok sever, biz Siirtliler de O’nu çok severiz. Yeri gelmişken, bu sevginin tezahürü olan bazı tarihi gerçekleri dile getirelim.
Mustafa Kemal ATATÜRK, Siirt’in ilk mebuslarından Merhum HALİL HULKİ AYDIN’A (HOCAM) diye hitap ederdi. 1920 yılından, yani, ilk meclisin kuruluşundan, vefat tarihine kadar Halil Hulki Aydın’ı devamlı olarak SİİRT MEBUSU SEÇMESİ DE, O’NA OLAN SEVGİSİNİN bir göstergesidir.
ATATÜRK’ÜN, Latife Hanım’la dini nikâhının akdini yapan da HALİL HULKİ AYDIN’DIR. Bilindiği gibi, Halil Hulki Aydın dini konularda otorite isimlerdendi ve Cumhuriyet öncesinde MÜFTÜLÜK görevinde bulunmuş, Mahkeme-i Şeriyede görev almış gerçekten aydın bir din adamıydı.
Halil Hulki Aydın’a (AYDIN) soyadını uygun gören de bizzat ATATÜRK OLMUŞTUR. Artık yaşlandığını belirterek, mebus olmak istemediğini ve bunun için affını isteyen Halil Hulki Aydın’a ATATÜRK’ÜN “Hocam, sen bize lâzımsın. Gerekirse Seni altın bir kafese koyar, Meclise öyle getiririz.” diye iltifatta bulunduğunu, rahmetlinin torunu olan ve kendisi de rahmete intikâl etmiş bulunan kayınvalidemden (aynı zamanda yengem) bizzat duydum.
Siirtli, İSTİKLÂL SAVAŞLARI GAZİSİ İBRAHİM ÇAVUŞ, uzun yıllar ATATÜRK’ÜN ŞOFÖRLÜĞÜNÜ yapmıştır. Üst düzey Komutanlar, çok güvenilir bulmadıkları kimseleri katiyen makam şoförü yapmazlar. Bu da bilinen bir gerçektir. İBRAHİM ÇAVUŞ’UN, TERHİS OLUNCAYA KADAR YILLARCA MAKAM ARACININ ŞOFÖRLÜĞÜNÜ YAPMASI, ATÜTÜRK’ÜN KENDİSİNE OLAN SONSUZ GÜVENİNİN BİR TEZAHÜRÜDÜR. (Bir ara, milli piyangonun bir çekilişinde, Atatürk’ün bindiği makam aracı logo olarak kullanılmıştı. Fotoğraftaki makam şoförü de İbrahim Çavuştu.)
Bir de İbrahim Çavuş’la ilgili olarak anlatılan bir anekdot vardır. Yeri gelmişken, onu da anlatarak, yazımızı noktalayalım:
Bir gün ATATÜRK’E, İngiltere Prensi misafir olarak gelmiş. Kahve Servisini de ATATÜRK’ün Makam Şoförü İbrahim Çavuş yapıyormuş. Kaza bu ya, İbrahim Çavuş, kahveyi prense sunacakken, bardaktaki kahveyi Prensin üzerine dökmüş. Bundan hayli sinirlenen Prens yanındaki adamına, İngilizce olarak:
-Daha adamlarına kahve servisi yapmalarını öğretememiş. Bu nasıl olmuş da, Devletini kurtarmış! diye söylenmiş.
ATATÜRK, yanında Duran Türk tercümana:
-Ne diyor, bu koca oğlan, ne diyor? diye sorup söylenenleri öğrenince,
-Prens Hazretlerine söyle ki, benim milletimin insanlarına her şeyi öğrettim, amma, UŞAKLIK YAPMAYI ÖĞRETEMEDİM!
Siirt halkı olarak seni asla unutmayacağız, RUNUN ŞADOLSUN, MAKAMIN CENNET OLSUN BÜYÜK ATATÜRK…
“ATATÜRK….A….ATATÜRK!”
Çok eski yıllarda Siirtli bir memur adayı sözlü sınava girmiş. O zamanlar, ilkokul mezunu olmayanlar bile memur olabiliyormuş…
Komisyon üyelerinden biri, memur adayına sormuş:
-ATATÜRK hakkında ne biliyorsun, anlat bakalım! demiş.
Atatürk’ü, elbette bir kurtarıcı olarak bilen Siirtli, ilkokul mezunu bile olmadığı için ne anlatacağını pek bilememiş ama, mahalli şiveyle şöyle cevap vermiş:
-A, ATATÜRK! ATATÜRK HA! ATATÜRK’Ü KİM ANLATABİLİR! ATATÜRK’Ü NE SİZ ANLATABİLİRSİNİZ, NE BEN! O, ÖYLE BÜYÜK BİR İNSAN!
Komisyon üyeleri, bu cevap karşısında kahkahalarla gülmüşler ve Siirtliye sınavı kazandırmışlar…
Bakmadan Geçme





