14 MART TIP BAYRAMI

14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz.Bütün fedakar doktorlarımızın bayramları kutlu olsun.

14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz. Bütün fedakar doktorlarımızın bayramları kutlu olsun. Sağlıkta şiddetin olmadığı hasta doktor ilişkisinin doruğa çıktığı nice yıllar dilerim.

Tıp bayramı, doktor, hasta ve hastalık deyince doğal olarak insanın aklına yakın geçmişimiz geliyor. Daha önceki bazı yazılarımda da değindiğim üzere bütün dünyada tıp, baş döndürücü bir hızla gelişiyor ancak, ilimizdeki değişim bundan daha geride değil.

1920'lerde  Siirt’te görev yapan Kilisli Doktor Ahmet Bey'in anıları bu konuda bize çok şeyler anlatıyor. O yıllarda morfin olmadan yapılan diş çekimlerinden ilkel ve çok zor şartlar altında gerçekleştirilen ameliyatlara kadar.

Bu alandaki gelişmeleri bize yansıtan bir başka kaynak Siirt'in otantik hayatını yansıtan ilk ve tek roman olma özelliğini taşıyan Çarnaçar Mahallesi adlı romandır. Hemşerimiz rahmetli Prof. Dr. Sait Kemal Mimaroğlu'nun otobiyografisini yansıtan ve Sedat Murat  müstear adıyla yayınlanan bu romanın bir bölümünde hastaların durumu ele alınıyor. Roman kahramanının babası hasta, kendisi ve diğer hastalar 1935-1940'lı yıllarda doktor bulamadıkları için Siirt Cezaevinde tutuklu bulunan  halk hekimi bir Koçer vatandaşımıza başvurmak zorunda kalıyorlar. Bu hekime her yıl belirli zamanlarda özellikle mevsim geçişlerinde yeni yetişen bitkileri toplaması için jandarmalar eşliğinde izin veriliyormuş.

Daha yakına gelelim. 1960'lı yıllara kadar Siirt Devlet Hastanesi Doğan Mahallesindeki bir cas evde hizmet veriyordu. Doktor  sayısı sınırlı ve tıbbı alet ve edevat parmakla sayılabilecek kadar azdı.2000'li yılların başında kadar Siirt Devlet  Hastanesinde  3-4 uzman doktor sayısı hiçbir zaman 5-6'yı geçemedi. Hiç uzman doktorun bulunmadığı başhekimlik görevi dahil bütün görevlerin bir tek pratisyen hekim tarafından üstlenildiği yılları çok iyi hatırlıyoruz.

Yine 1980'lerin ortasına kadar bütün doğumların  evlerde vatandaşlar arasında meşhur olan ve bilinen  halk ebeleri tarafından yapıldığını ve bu tarihlerden sonra resmi ebelerin çağrılmaya başlandığını da çok iyi hatırlıyoruz. Yeni nesle hastanelerde doğum ve sünnetlerin ancak 2000' li yıllarda başladığını söylediğimizde şaşırırlar. Gerçekten de hem doğumlar hem de sünnetler ancak 2000'li yıllardan sonra hastane ortamında gerçekleştirilmeye başlandı.

Yine yakın bir zamana kadar belirli ailelerin bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan şurup, macun ve benzeri ilaçların formüllerini sır gibi sakladıkları ancak bunları üretip ihtiyacı olanlara ücretsiz olarak dağıttıklarını biliyoruz.  Bunların başında yanık merhemleri ve sarılığa iyi geldiğine inanılan su geliyor.

Bu durumdan, bugün uzman ve pratisyen  olmak üzere 300 civarında doktorun görev yaptığı modern ve tıbbı aletlerle dolu hastanesi olan bir kent konumuna geldik. Bugün devlet hastanemiz bir araştırma, eğitim ve uygulama hastanesi konumuna geliyor. Çok önemli ameliyatlar burada rahatlıkla yapılabiliyor. Temizlik , bakım ve hasta memnuniyetine gösterilen hassasiyet ayrı bir avantaj oluşturuyor ve üç tanede özel hastanemiz var.

Bu duygu ve düşüncelerle  başta Sağlık Müdürü Dr. Erol Emre Ömür ve Başhekim Şeyda Kayhan’ın şahsında bütün doktorlarımızın tıp bayramlarını bir kez daha kutluyorum.

Bakmadan Geçme