• Haberler
  • GURBETTEKİ BAŞARILI SİİRTLİLER İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ DR.ADNAN VEYSEL ERTEMEL

GURBETTEKİ BAŞARILI SİİRTLİLER İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ DR.ADNAN VEYSEL ERTEMEL

Başarılı birçok hemşerimiz yaşamlarını ilimiz dışında sürdürürken, Siirt dışında nelerle uğraştıklarını ve neler yaptıklarını bilmek, Siirt'te ikamet eden hemşerilerimiz için de faydalı olacaktır diyerekten bu kez Siirtli hemşerimiz Zeki Ertemel'in oğlu

Başarılı birçok hemşerimiz yaşamlarını ilimiz dışında sürdürürken, Siirt dışında nelerle uğraştıklarını ve neler yaptıklarını bilmek, Siirt’te ikamet eden hemşerilerimiz için de faydalı olacaktır diyerekten; bu kez Siirtli hemşerimiz Zeki Ertemel’in oğlu olan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Adnan Veysel Ertemel’i konuk ettik.

Sayın Dr. Adnan Veysel Ertemel’le soru/cevap şeklinde gerçekleştirdiğimiz röportajımızı, olduğu gibi Siirtli hemşerilerimize gazeteniz Siirt sütunlarından aynen aktarıyoruz…

1-

ADNAN VEYSEL ERTEMEL KİMDİR?

EĞİTİM GEÇMİŞİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

1978 Siirt doğumluyum. Siirt Atatürk ilkokulunun emektar öğretmenlerinden Zeki Ertemel’in oğluyum. Babamın öğretmenlik yaptığı okulda ilkokul 1. Sınıfı okuduktan sonra ailece 1985 yılında İstanbul’a geldik. İstanbul’da sırasıyla Ahmet Merter ilkokulu,  Çapa Ortaokulu ve Şehremini Lisesinde okudum. Lisans eğitimimi Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinde tamamladım. Ardından Boğaziçi Üniversitesi-Mühendislik ve Teknoloji Yönetimi yüksek lisans programını bitirdim. Doktora derecemi Marmara Üniversitesinde Pazarlama Yönetimi üzerine aldım.

2-İŞ HAYATINIZDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

Lisans son sınıftayken bitirme projesi olarak, yapmış olmak için değil gerçekten faydalı olabilmek ve aynı zamanda bir şeyler öğrenmek için Turkcell’e bir teklifle gittik. Öğrenciliğin verdiği özgüven patlaması ve medeni cesaretle siz bunu neden yapmıyorsunuz diye söze başlayıp Turkcell abonelerine internet siteleri üzerinden kredi kartıyla fatura ödemesi yapabilmesini sağlayabileceklerini söyledik.

“Aferin çok vizyoner çocuklarsınız fikir de çok iyi ama şu an yapmaya hazır değiliz. Neden şu anki projelerimize el vermiyorsunuz” diye Turkcell Bilgi İşlem Müdürü karşı teklifte bulundu. Tabii biz dünden razıyız hemen kabul ettik ve yarı zamanlı olarak projelerinde görev almaya başladık.

O dönem şirkette stajyer pozisyonu resmi olarak yoktu bizi temizlik görevlisi (service master) statüsünde yarı zamanlı olarak “henüz öğrenciyken” işe başlattılar.

3-BEN SİZİ ŞAHSEN YAZILIMCI/GİRİŞİMCİ

KİMLİĞİNİZLE BİLİYORUM BU SERÜVENİNİZ NASIL GELİŞTİ?

2002 yılına gelindiğinde o zamanlar Türkiye’deki belki de tek yazılım evi (software house) olan Telenity Europe şirketinden önemli bir teklif aldım ve bu teklifi kabul edip lokasyon bazlı yazılım ekibinin başına geçtim.

2003 yılına gelindiğinde Türkiye’de ilk defa duyurulan bir program olan Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği Girişimci Geliştirme Programına başvurdum. Yaklaşık 400 kişi içerisinden seçilen 30 kişi içerisindeydim. O eğitim programının ardından aldığım motivasyonla kardeşim ve 2 arkadaşımla beraber Persona şirketini kurduk. 1 yıldan kısa süren bir yazılım geliştirme süreci sonrasında dünya çapında yenilikçi bir ürün çıkardık. O yıllarda akıllı telefonların esamesi okunmazken Akıllı Posta adını verdiğimiz yazılımla gelen e-postaları SMS’e çeviriyor, toplantı çağrılarını telefona aktarıyorduk.

Ürünümüzü Boğaziçi Üniversitesinin en büyük konferans salonunda birkaç ay önce hayatını kaybeden o zamanın rektörü Prof. Dr. Sabih Tansal’ın konuşma yaptığı bir lansmanla tanıttık.  Boğaziçi’li girişimciler dünyada konusunda ilk yenilikçi bir ürün geliştirdi diye ulusal basın ve medyada yer aldık.

O ürün önümüzü açtı ve takip eden 8-10 yıl içerisinde Türkiye’deki 3 GSM operatörünün tümüne farklı boyutlarda çeşitli projeler geliştirdik, dış kaynak hizmetleri gerçekleştirdik. Bu zaman zarfında toplamda 400’e yakın yazılımcı istihdam ettik. Bunların 100’den fazlası şu anda GSM sektöründe farklı şirketlerde halen çeşitli kademelerde çalışıyor.

4-İŞ HAYATINDAN SONRAKİ HİKAYENİZ NASIL GELİŞTİ?

Doktora derecesini 2010 yılında aldıktan sonra Bahçeşehir Üniversitesinde  yüksek lisans dersleri vermeye başladım.  Bir yandan da yazılım alanında teknoloji şirketlerine danışmanlık vermeye devam ettim. 2016 yılında İstanbul Ticaret Üniversitesinde tam zamanlı öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım.

5-UZMANLIK ALANLARINIZDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

Pazarlamacı olmakla beraber dijital dünyadan geldiğim için Dijital pazarlama ve 10 yıldan fazla bilfiil girişimcilik deneyimi olduğu için girişimcilik üzerine eğitim ve danışmanlıklar veriyorum.

Teori değil doğrudan uygulama ağırlıklı anlattığım için ve sektörden gelen biri olduğum için öğrenciler daha ilgili dinliyor.

6-ÇOK SES GETİREN BİR KİTABINIZ VAR?

MODERN PAZARLAMANIN DUAYENİ OLARAK KABUL EDİLEN

PROF. PHİLİP KOTLER'İN DE ÖNSÖZ YAZDIĞI BİR KİTAP ...

BUNDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

2016 yılına gelindiğinde birkaç Profesör hocam anlattıklarımın özgün olduğunu ve başkaları sahiplenmeden önce kitaplaştırmam gerektiğini söyleyince bir kitap kaleme almaya karar verdim. 3-4 ay gibi kısa bir sürede bitirdim. Kitabımın adı “Dijital Çağda İllüzyonel Pazarlama..”

Dijitalleşen dünya her yerden akan bilgi bombardımanı karşısında nereye dikkat kesileceğimizi şaşırmış durumdayız. Sezgilere dayalı düşündürtmeden kullanılabilen hizmetler tercih nedeni oluyor.

7-PEKİ BU KAVRAMIN TEORİK ALTYAPISI NEYE DAYANIYOR?

Psikologlar ve davranışçı teoriyi anlatan hocalar son 20 yılda insan beyninin nasıl işlediğine dair önemli bulgular yaptılar ve dikkat ederseniz, birçok Nobel ekonomi ödülü davranışsal iktisat, yani insanların aslında rasyonel, mantıklı düşünmediğini ispatlayan hocalara gidiyor.

8-PEKİ BU KEŞİFLER NEDEN ÖNEMLİ ?

Dijitalleşmede gelinen noktada her yerden bilgi patlaması söz konusu. İnsanlar sadece bilginin tüketicisi değil, aynı zamanda bilgi üreticisi konumunda. Tüketicilerin ürettiği, şirketlerin ürettiği bilginin çok-çok üstünde üretilen bir bilgi var. Bunu bir yana bırakalım, nesnelerin interneti denilen yeni bir kavram var, günlük yaşama girmeye başladı bile. Durum böyle olunca, bunca bilgi karşısında artmayan tek şey bizim dikkatimiz ve zamanımız; nereye dikkatimizi vereceğimizi şaşırıyoruz. Bu duruma kısaca dikkat ekonomisi deniyor. Benim anlattığım şey de şu: Markalar bilerek ya da bilmeyerek şunu keşfetmeye başladı ve şuna oynamaya başladı: “Madem ki dikkat bu kadar önemli bir şey, insanların dikkatini çekmek, dikkatlerini vermelerini sağlamak bu kadar önemli bir şey; o zaman insan beyninin sol yarısı, muhakeme eden, dikkatini veren, düşünen beyni yerine, neden bilinçaltına, sezgilere, otomatik davranış kalıplarına yönelmeyelim ve bu şekilde tüketicilerle markaların etkileşimi olmasın?!” Aslında yeni yeni başlayan bir akım var.

Benim illüzyonel pazarlama dediğim şeyde de üç tane temel bileşen var ve üçü de beynimizin sağ bölümüne, bu sezgilere, bilinçaltına yönelik.

İllüzyonel pazarlama teknikleri olarak anlattığım teknikler çok güçlü ve markalar daha yeni-yeni bunları keşfetmeye başladı. Ben illüzyonel pazarlama konseptini ortaya attım; ama aslında yeni bir şey icat etmiyorum, biraz daha bunu derleyip toparladım. Ama bence doğru da bir isim. Bu çok çarpıcı geldi bana. Silikon Vadisi, bu işlerin, yani alışkanlık yapan ama bir tık ötesinde bağımlılık yapan (o çok ince bir çizgi) teknoloji üreticilerinin merkezi. Ve bu konuda, davranışsal psikoloji konusunda gerçekten çok sağlam hocalar var. Ve oralardan beslenen bir danışman, “Kancaya Takılınca” adıyla Türkçeye çevrilen bir kitap yazdı. Dediği şey şu: “Pazarlama için bütçe ayırmayın, reklam bütçesi ayırmayın, gerek yok; insanlara kancayı takın yeter. Sonra kancadan kendilerini alıkoymaları çok zor.”

9-MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ VAR . TASARLANAN BİR OLGU OLARAK TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI. BUNDAN DA BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?

Evet, eğer insanî bir bakış açısıyla bir mekanizma tasarlanmadıysa, kapitalist bir bakış açısıyla bakılıyorsa, YouTube gibi, Facebook gibi, Twitter gibi mecralar dikkat ederseniz, bizden hiç para istemiyor; çünkü bizim dikkatimizi paraya çevirmesini biliyor. Ama bunu paraya çevirmede çok maharetli oldukları için, o ayırdığımız zamanı daha da artırarak maksimize etmesini de biliyorlar ve bunun sonucu da doğal olarak teknoloji bağımlılığı oluyor. Netflix firmasının tepe yöneticisi, bundan birkaç ay önce itiraf gibi bir açıklamada bulundu, dedi ki: “Bizim iki tane büyük rakibimiz var; biri YouTube, diğeri uyku.” Yani bizim daha az uyumamız onların işine geliyor.

Özetle, teknikler bunlar ve artık buradan kendimizi alıkoymamız için bunları bilmeliyiz. Daha yeni-yeni dünya buna uyanıyor; yani böyle bir durumun negatif olduğu ve bir şeyler yapılması gerektiği konusuna yeni-yeni uyanılıyor.

Bu kapsamda alışkanlık (ve acımasız kapitalist bir mantıkla tasarlandığında bağımlılık) yapan deneyimler nasıl oluşturulur, bu teknikleri adım-adım uygulayıcılara anlatıyoruz.

1,5 yıldır bu işin içinden gelen insanlar olarak madalyonun karanlık yüzüne, akıllı telefon bağımlılığı üzerine de proje geliştirmeye başladık.

Teknoloji dünyasının içinden gelen insanlar olarak  ''tasarlanan bir olgu'' olarak akıllı telefon bağımlılığı ve buna karşı somut çözüm önerilerini çeşitli platformlarda paylaşıyoruz.

10-İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ÇAĞDA GENÇLERE GİRİŞİMCİLİKLE İLGİLİ SİLİKON VADİSİ YAKLAŞIMINI ANLATTIĞINIZI SÖYLÜYORSUNUZ BUNU DETAYLANDIRABİLİR MİSİNİZ?

İş fikri fiziksel bir ürün üzerine olsa bile fikrin sahibi, dijital mecra üzerinden talep oluşturma deneyleri tasarlayarak ‘fikrin satın alınıp alınmadığını’ görebiliyor. Silikon Vadisi’ne özgü bu yaklaşım, modern girişimlerin özümsemesi gereken temel kavram. Yalın girişim (lean startup) metodolojisi, (ürün yerine) müşteri geliştirme felsefesi, (iş planı yerine) iş modeli geliştirme yaklaşımı bu akımın ürünü kavramlar.

Linkedln şirketinin kurucusu Reid Hoffman, Linkedln’den önce 61 başarısız girişim denemesi yapmış. Linkedln, Hofman’ın 62’nci denemesi ve ancak bu denemede başarılı olabildi. Her girişiminde fikrin potansiyeli olup olmadığını olabildiğince kısa sürede görebildiği için bu kadar fazla sayıda deneme yapabildi.

Google’da da bu kültür öylesine yerleşik ki, şirket tamamen çuvalladığı proje deneyimlerini, sonraki projeler için iç görü elde etmesini sağladığı için ‘güzel hatalar yapma’ süreci olarak adlandırıyor.

Günümüz dünyasında tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını, yani acı noktalarını ve fayda beklentilerini tam olarak bulabilmek maharet... Bu noktada geleneksel işletme ve mühendislik yönetimi ilkeleri hızla işlevini yitiriyor. Günümüzde tüketicilerin dikkatini çekebilmek ve tercih edilebilmek için ürün geliştirme gibi klasik yöntemler yerine ‘müşteri geliştirme’ (customer development) yaklaşımını benimsemek gerekli… Bu yaklaşımı yeni ürünleri müşterilerle el ele, yani sürekli geri bildirim alarak ve doğrulatarak geliştirmeyi amaçlıyor.

Sn. Ertemel röportaj nedeniyle gazeteniz Siirt’e teşekkür ederken, Siirtli hemşerilerimize de kucak dolusu selam, sevgi ve saygılarını iletmiştir.. Bizler de kendilerine vermiş oldukları röportaj nedeniyle teşekkür ediyor ve bundan sonraki yaşamında ve hayatında üstün başarılarının devamını diliyoruz…

ADNAN VEYSEL ERTEMEL’İN BİYOGRAFİSİ

Adnan Veysel Ertemel, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği bölümünden 2000 yılında mezun oldu. Yüksek Lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesi'nde Mühendislik ve Teknoloji Yönetimi (ETM) konusunda aldı. 2002 yılında Telenity Europe’da Lokasyon Bazlı Hizmetler bölümünden sorumlu olarak göreve başladı. 2003 yılında Türkiye’deki ilk sertifikalı girişimcilik programı Sabancı Üniversitesi Girişimci Geliştirme Programına kabul edildi. Programı tamamladıktan sonra kendi şirketi Persona’yı kurdu. 9 yıllık girişimcilik serüveninde, GSM sektöründeki birçok şirkette hayata geçirilen çeşitli boyutlarda yenilikçi mobil projelere imza attı. 2010 yılında Doktora derecesini Marmara Üniversitesi’nde Pazarlama konusunda aldı. 2011 yılından beri Bahçeşehir Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Dijital Pazarlama, Teknoloji Girişimciliği, İş Modeli İnovasyonu, Yalın Girişim konularında dersler vermektedir. Aynı zamanda dijital ürün yönetiminde son yıllarda öne çıkan Silikon Vadisi yaklaşımı ve satış tüneli optimizasyonu konusunda mentörlük ve eğitmenlik yapmaktadır. Ayrıca CDOWorld (Chief Digital Officer) oluşumunun bir parçası olan CDOTurkey ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İstanbul Genç Girişimciler Kurulu yönetiminde görev almaktadır. Dijital Çağda İllüzyonel Pazarlama kitabının yazarıdır.

Haber

Bakmadan Geçme