AFRİN'LE YATIP, KALKMAK!

Haftalardan, hatta aylardan beri Afrin’le yatıp kalkıyoruz. Kahraman Ordumuz, Afrin’e bir harekât düzenleyecek mi, düzenlemeyecek mi diye kafa yoruyor, gece yarısından sonra dahi, sıcak yataklarımızdan kalkarak

(ACABA HAREKAT BAŞLATILDI

MI)

diye televizyon haberlerini izliyor, internette son haberler sitelerinde arayışlara giriyoruz.

Türkiye olarak Afrin harekatına öylesine odaklandık ki, sormayın gitsin. Medyada muhtemel bir harekâtı yönetecek komutanın dahi belli olduğu haberlerine yer verilmekte.  Adı verilen komutan olarak da 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel’in adı dillendirilmekte. Türkiye’nin kilitlendiği harekâta özel eğitimli askerlerden oluşan iki tugayın katılacağı da medyada yer alan haberler arasında. 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel, FETÖ'nün suikast listesinde adı bulunan ve darbe girişimi sırasında FETÖ'ye darbe vuran komutanlardan biri.

Bu arada ABD’li yetkililer, bir yandan Türkiye’yi sözde okşayıcı beyanatlarla teskin  etmeğe çalışırlarken, diğer taraftan (ABA ALTINDAN SOPA) göstermeyi de ihmal etmiyorlar. Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Türkiye'nin Afrin'e operasyon yapıp yapmayacağını bilmediklerini belirterek "Türkiye'yi böyle bir adım atmamaya çağırıyoruz. Herkesin gözü DEAŞ'ta olmalı" diyerek, muhtemel bir harekâta karşı tepkilerini ortaya koymakta. ABD, 30 bin kişilik ordu kurmaktaki amacını DEAŞ'tan geri alınmış bölgelere güvenlik sağlanmasına bağlıyor. Oysa asıl amacın, sınırımızda bir Kürt koridoru oluşturmak olduğu açık seçik ortada.

Diğer taraftan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye

‘EYYY’

dediğini anımsatan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Afrin’de Rus nüfuzu var. Amerika bu işin suçlusuysa Malatya’daki üssü, füze sistemini, İncirlik’i kapatın” çağrısında bulunmakta.

Evet, Afrin konusunda kafalar karışık. Türkiye müdahale edecek mi, etmeyecek mi belli değil. Ne diyelim, ülkemiz için hayırlısı ne ise olsun.

“ARKAMDA YÜRÜMEK ŞEREFİ SANA YETMİYOR MU!”

Geçmiş yıllarda, Şehrimizin zenginlerinden ve ileri gelenlerinden olan, ancak, pintiliğiyle de ün salmış bulunan biri, aldığı öteberiyi taşıması için bir hamalın  sırtına yüklemiş, kendisi önde, hamal arkada evine götürmüş.

Hamal, eşyaları evin kapısında teslim ettikten sonra, ücretini almak için beklemiş. Kendisini Şehrin eşrafından gören şahıs:

-Tamam, gidebilirsin…

demiş.

Bunun üzerine Hamal hemşerimiz:

-İyi ama, Hacı Amca, hamallık ücretimi vermedin!

diyecek olmuş.

Muhatabı sinirlenerek söylenmiş:

-Benim gibi, Şehrin eşrafından birisinin arkasında yürümek şerefi sana ücret olarak yetmez mi! Ücret istemeğe utanmıyor musun?

Hamal hemşerimiz, cevabı yapıştırmış:

-Ben, “ŞEREF” için değil, ekmek için çalışıyorum. Hamaliye ücretimi ver, gideyim!

Bu cevap üzerine, zengin amma, o kadar da cimri olan Siirtli çıkarmış, hamala para vermiş. Ancak, ödenmesi gereken ücretin belki yarısı kadarını.

“Hiç yoktan iyi”

diyen zavallı Hamal hemşerimiz de aldığı ücretle yetinmek zorunda kalmış.