ALTINA DÖNÜŞEN, BUĞDAY BAŞAKLARI

Dünkü (GENNIME BA) başlıklı yorum yazımın altına yine buğdayla ilgili bir Siirt anekdotuna yer verecektim.Dalgınlığıma geldi, yazmayı unuttum.

Dünkü

(GENNIME BA)

başlıklı yorum yazımın altına yine buğdayla ilgili bir Siirt anekdotuna yer verecektim. Dalgınlığıma geldi, yazmayı unuttum. Siirt’le ilgili olarak anlatılan bu anekdotu bugün yazarak, okuyucularımla paylaşmak istedim.

Öyle anlatılır ki, bundan yıllar-yıllar önce Siirt’te yaşayan iki kardeş varmış. Kardeşliği, hakkıyla yaşayan ve her konuda birbirine destek olmakta yarışan bu kardeşler, çiftçilikle uğraşır, babadan kalma tarlalarını ekip, biçerek geçimlerini sağlarlarmış.

Yine, tarlalarını ekip ardından da biçtikleri bir yıl, mahsullerini daha başak halindeyken kile usulü bölüşmüşler, sonra da birinin hakkı, diğerine geçmesin diye hangi kümenin kime ait olacağı konusunda kura çekmişler. Böylece hangi kümenin, kime ait olduğunu belirlemişler.

Taksimatı yapan kardeşler, başak halindeki buğdaylarını daha sonra değerlendirmek üzere tarlada bırakıp eve gitmişler. Eve gitmişler ama yapılan taksimat büyük kardeşin içine sinmemiş. Kendi kendine

“Ben evliyim, kardeşim daha bekâr, evlenecek, paraya ihtiyacı olacak, iyisi mi, onun haberi olmadan, tarlaya gideyim de kendi payıma düşen buğdaydan, kardeşimin

payına ekleyeyim”

demiş ve tarlaya giderek dediğini yapmış.

Gerçek kardeşlik duygusu bu ya. Küçük kardeş de kendi kendine düşünüyor ve

“Kardeşim evli, çoluğu-çocuğu var. Ben yalnız başıma biriyim. Onun benden çok daha fazla paraya ihtiyacı olacak, iyisi mi tarlaya gideyim, ağabeyimin haberi olmadan, kendi payımdan onun payına aktarma yapayım”

demiş ve o da tarlaya giderek, kendi buğday kümesinden, ağabeyinin kümesine bir hayli buğday başağı aktarmış.

Öyle anlatılır ki, iki kardeşin bu samimi davranışları

YÜCE ALLAH’IN

öylesine hoşuna gitmiş ki, daha

BAŞAK

halinde olan buğdaylara

(ALTIN OL)

buyruğunu vermiş, bütün başaklar, altına dönüşmüş.

İster (masal) deyin, isterseniz de (öyle şey olur mu) diye yalanlayın. Ancak bu anlatılanda çok önemli bir vurgu var. O da gerçek kardeşlik duygusunun ne anlama geldiğidir.

Hem, başakların altına dönüştürülmesi

YÜCE ALLAH’IN

indinde hiç de zor bir iş değildir.

(KÜN FEYEKÜN)

hükmü tartışmasızdır.

(OL)

dedi mi, olur…

MAL ALMAYA GİTTİ,  BÜTÜN PARAYLA PİYANGO BİLETİ ALDI

Şehrimizde, lâkabı

(AMMO KEMO)

olan bir zat varmış. O yıllar, talih oyunlarından sadece

MİLLİ PİYANGO BİLETLERİNİN

bulunduğu yıllarmış. İşte, bu

AMMA KEMO DA,

Milli Piyango çekilişlerine çok düşkün biriymiş. Hiçbir çekilişi kaçırmaz, mümkün mertebe çok bilet alırmış. Amma, hiçbir zaman da büyük sayılacak bir ikramiyeyi tutturamamış.

Bir gün, bu

AMMO KEMO’YA, İŞ ORTAĞI HAYLİ PARA VERMİŞ.

Tabii, bir o kadar da kendisi  koymuş. Diyarbakır’dan, iş yerlerinde satmak için bazı emtialar alıp, getirecekmiş.

Ammo Kemo’nun

Diyarbakır’a bu gidişi,

YILBAŞI’NA

yakın günlere denk gelmiş.

O

da, ne yapmış beğenirsiniz. Kendisinin ve ortağının verdiğiyle birlikte, bütün parayla

MİLLİ PİYANGO’NUN YILBAŞI ÇEKİLİŞİNE AİT BİLETLER ALMIŞ.

Siirt’e döndüğünde, ortağı:

-Hani mallar?

diye sorunca, ciddiyetle cevap vermiş:

-Bak ortak, senin verdiğin ve benim koyduğum paranın tümüyle MİLLİ PİYANGO BİLETİ ALDIM. İstersen ortak ol, istersen, senin paranı borç say. En yakın zamanda sana geri vereceğim! Borcum, borç!

***

Söz Milli Piyango çekilişlerinden ve talih oyunlarından açılmışken, konuyla ilgili olması açısından bir anekdot daha nakledelim. Anekdot şu:

Gençlik yıllarından başlayarak, Milli Piyango’nun hiçbir çekilişini kaçırmayan, ancak, aldığı biletlere zaman-zaman ya amorti, ya da son iki, üç rakamına ait ikramiyeler çıkan birine 80 yaşına geldiğinde büyük ikramiye çıkınca ne yapmış dersiniz.

İkramiyenin tümüyle büyük ve lüks bir tuvalet yaptırmış. Duvarına da şöyle bir levha kazdırmış:

“Kırkından önce gelen parayla İÇİLİR,

Altmıştan sonra gelen parayla GEÇİNİLİR,

Amma, para sekseninden sonra gelirse

Olsa, olsa işte içine böyle SIÇILIR!”

Bakmadan Geçme