AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ!!!
Çok anlamlı atasözlerimiz, deyimlerimiz olmakla birlikte, bazılarının gerçeği yansıtmadığını da itiraf edelim.Örnek olarak (Açlıktan kim ölmüş ki!) şeklinde söylenen atasözünü ele alalım.
Çok anlamlı atasözlerimiz, deyimlerimiz olmakla birlikte, bazılarının gerçeği yansıtmadığını da itiraf edelim. Örnek olarak
(Açlıktan kim ölmüş ki!)
şeklinde söylenen atasözünü ele alalım. Açlıktan ölenler, yok mu yani! Var, hem de binlerle, onbinlerle ifade edilmesi gereken yüksek sayılarda. Buna rağmen hala
(AÇLIKTAN
KİM ÖLMÜŞ Kİ!)
deyimini kullananlar bulunmaktadır.
Gerçekten de
AÇLIKTAN ÖLEN
OLMUYOR MU!
Elbette ki açlıktan ölenlerin haddi hesabı yoktur! Fakirleri teselli için uydurulmuş bir deyimdir bu. Afrika ülkelerine bakın, Arakan'a Eritre'ye, Burundi'ye, Kongo'ya, Sudan'a, Yemen'e, Liberya'ya, Nijer'e! Açlıktan ölen bebelerin, çocukların çığlıkları kulaklarınızı tahriş edecektir.
Yani,
(AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ Kİ)
deyimi boş bir tesellidir, aç insanları yatıştırmak için uydurulmuştur. İnsanlar, özellikle bebekler ve çocuklar açlıktan ölenlerin başını çekmektedirler.
Peki, Türkiye'de açlıktan ölen var mı. Elbette ki hayır! Bu ülkede öylesine adil(!) bir paylaşım var ki!
Hazret-i Ömer'in adaleti geri gelmiş, zannedersiniz!!!
(Açlıktan kim ölmüş ki!)
deyimiyle verilmek istenen mesaj, kimselerin açlıktan ölmediği iddiasıdır. Böylece, açlık çeken yoksullar teselli edilmek istenmektedir. Oysa, açlıktan ölen binlerce değil, yüzbinlerce insan vardır. Açlık, dünya kurulduğundan bu yana insanların en büyük kbusudur. Gerçeğin üzerini örtmek için kullanılan bu deyimi kimlerin uydurduğunu bilemeyiz, ancak, açlıktan ölümlerin 21. Yüzyılda bile bütün dehşetiyle devam ettiğini söyleyebiliriz.
Günümüzde bile Afrika'nın birçok ülkelerinde açlıktan ölenlerin haddi hesabı yoktur. Arakan'da, Yemen'de açlık yüzünden yaşanan ölümler medeni(!) dünyanın gözleri önünde sürüp gitmektedir.
İnsanlar, elbette bir anda ve kurşun sıkılır gibi açlıktan ölmezler. Kurşunla vurulan, bir anda ölür, ancak, açlık kurşunu insanları yavaş-yavaş öldürür. Dünyada, beslenme yetersizliğinden hastalıklara duçar olan yüzbinlerce insan ve özellikle bebekler, çocuklar vardır. 1 milyara yakın insanın açlık problemi çektiği belirtilmektedir. Hem de kronik açlık çeken insanlar bunlar.
Dünya Açlık Endeksi'nde en üst sırada yer alan ülkeler arasında Yemen, Arakan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Zambiya, Haiti, Madagaskar gibi hemen hepsi Müslüman olan ülkeler bulunmaktadır. Afganistan'daki durum da
'çok ciddi'
olarak yorumlanmaktadır.
Afrikalılara ait bir deri, bir kemik kalmış bebeklerin, çocukların fotoğraflarını görmüşsünüzdür. Sadece bebekler ve çocuklar mı! İncelmiş derilerinin altında beliren göğüs kafesleri ve kemikleriyle kadınlar ve yaşlılar da aynı durumda. Bütün bu gerçeklere karşılık hala
(AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ Kİ!)
diyorsak, gerçekten vicdani bir muhasebe yapmalıyız. Birçok ülkelerde açlık insanları adeta canlı iskeletlere dönüştürmüştür. Gerçek bütün çıplaklığıyla gözler önündedir. Açlıktan insanlar da insanlık da ölüyor.
Açlık ve yetersiz beslenme durumunun sırasıyla 'endişe verici', 'çok ciddi', 'ciddi', 'makul düzeyde', 'az' gibi kategorilere ayrıldığı endekste Türkiye, açlık sorununun az olduğu ülkeler arasında.
Bazı ülkeler endekste yer alamıyor, çünkü bu ülkelerdeki savaş hali nedeniyle güvenilir verilere ulaşılamıyor. Almanya, Fransa, ABD, İngiltere gibi sanayi ülkeleri de endekste yer almıyor.
Bir tarafta açlıktan ölenler varken, diğer tarafta aşırı beslenmeden obezite olan ve aldıkları aşırı kiloları sebebiyle ölenler de bulunmaktadır. Ancak, obeziteden ölenlerin sayıları, açlıktan ölenlere karşı çok düşük.
Evet, açlıktan ölen milyonlar insan var. Buna karşılık her gün sadece Türkiye'de 5 milyon ekmeğin çöpe gittiği istatistiki bilgileri var. Dünyada açlıktan ölümler son bulmadıkça, insanların medenileştiğini iddia etmek safsatadan ibarettir.
Yine söylenegelen meşhur deyimlerimizden biri de
'Tok olan, açın halinden anlamaz!'
şeklinde olanıdır. Doğrudur, tok olan, elbette açın halinden anlamaz. Tıpkı, Kraliçe Maria Antoinette ülkesi Fransa'daki ayaklanmanın sebebinin halkın ekmek bulamayışından kaynaklandığını öğrenince söylediği ve tarihe mal olan deyiminde olduğu gibi. Ne demişti Kraliçe:
-'Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler!'
Bugün de Dünyanın birçok yörelerinde, hatta en zengin ülkelerde bile aç olanlar, yarı aç, yarı tok yaşayanlar vardır. Ülkemizde hiç işleri olmayanları bir yana bırakın memurların, işçilerin ve hele emeklilerin büyük bölümü açlık sınırında bir kazançla yetinmek zorundadırlar. Ancak gelişmiş veya Türkiye gibi yarı gelişmiş ülkelerde yaşanan açlıkların sebebi, yeterli kaynak olmayışından değil, adaletsiz ve dengesiz gelir dağılımındandır!
Bir de Somali, Arakan gibi gerçekten çok fakir ülkeler vardır. Bu ülkede halkın büyük çoğunluğu açıklıktan kırılmaktadır. Özellikle bebeleri, çocukları ve yaşlıları ölümle pençeleşiyorlar. 'Açlıktan kim ölmüş ki!' diyerek nispet yapanlara söyleyelim. Açlıktan ölenler çok, hem de pek çok! 21. yüzyılın sözde medeni ve uygar dünyasında bir değil, bin değil, onbinlerce insan açlık yüzünden ölümün pençesinde!
Bütün toplumlarda, açlık çeken ve bilahare zenginleşenler vardır. Hep yarı aç, yarı tok yaşayanlar ve hep zengin hayatı sürdürenler de eksik değildir. Hep zengin olarak yaşayanlar, açlığın ne demek olduğunu bilmeyebilirler. Amma en azından fakirken, zenginleşenler açlığın, yokluğun ne olduğunu bilirler!
Açlık ve tokluk edebiyatı yapmak gibi bir niyetimiz yok. Sonuç itibarıyla vermek istediğimiz mesaj budur. Dünyada ve hatta çevremizde çok sayıda aç ve yarı aç yaşayanlar vardır. Aç veya yarı aç yaşayanların yanı başımızda olmaları da gerekmez. Küçülen dünyada, bütün insanlar bir aile gibi olmuştur. Açlık çeken bir hayli insanlar var. Özellikle Afrika kıtasının geri kalmış Müslüman ülkeleri arasında halkının yüzde 90'ına yakını aç olanlar vardır.
'Açlıktan kim ölmüş!' deyimi, gerçek itibarıyla havanda su dövmek gibi bir ifade tarzı. 21. asırda medeniyetin zirve yapmasına karşılık hala açlıktan ölenler varsa, bu ayıp medeni geçinen ülkeler için yeter de artar bile…
Türkiye gibi yarı kalkınmış ülkelerde çekilen açlığın sebebi paylaşımdaki dengesizlikten, adaletsizlikten, vurguncuların alavere, dalaverelerinden kaynaklanır. Ülkenin kaynakları eşit ve dengeli dağıtılırsa, emin olun Türkiye'de aç insan kalmaz.
Ancak, özellikle bazı Afrika ülkelerinde yaşanan açlıklar, savaşların yanı sıra, kuraklıkların da etkisindendir. Böyle ülkelerde yaşayanlara yardım etmek, bütün zengin ülkeler için kaçınılmaz bir görevdir. Dünya artık küçülmüş ve bir avuç içi kadar olmuştur. Hiçbir ülkenin, 'Benim durumdan haberim yoktu!' demek gibi bir lüksü de yok. Televizyonlar, radyolar, gazeteler halkları aç kalan ülkeleri bangır-bangır bağırıyor ve yazıyorlar.
Bizim gibi ülkelerde açlık çekenlerin sebebi konusuna dair bir anekdotla yazımızı noktalayalım:
Lise yıllarında çok sıkı fıkı olan ve uzun süre ayrı düşen iki arkadaş, tesadüfen karşılaşmışlar. Arkadaşlardan biri büyük bir iş adamı olmuş, son model taksisi, şık kıyafeti yanında, korumaları bile varmış. Öbürü ise hırpani kılıklı, üflesen düşecek kadar zayıf, çelimsiz!
Zengin olan, fakir olduğu her halinden belli arkadaşına biraz da alaylı bir tavırla söylenmiş:
-Bu ne hal dostum, seni gören, ülke açlıktan kırılıyor zannedecek!
Beri ki, taşı gediğine koymuş:
-Merak etme seni de görünce, sebebini fark edecek!
Türkiye'deki açların, açıkların sebebi 'Biri yer, biri bakar; kıyamet bundan kopar' esprisinde gizli. Türedi, yeni dolar milyarderlerimiz sağ olsunlar!
TAŞLAMALAR
(DÜNYA ÇOCUK HAKLARI
GÜNÜ)YMÜŞ BUGÜN SÖZDE
PESPERİŞAN ÇOCUKLAR
ORTADOĞU'DA, BİZDE
SAVAŞLARDA ÖLÜYOR
BEBEKLER VE ÇOCUKLAR
VE MEDENİ(!) DÜNYADA
OLUYOR BÜTÜN BUNLAR
ÇOCUKLARIN ELİNE
KALEM, DEFTER VE KİTAP
YERİNE SİLAH VERDİK
GERÇEK OLAN BU AHBAP
DEĞİRMENDE ARANIR
ÇOCUKLARIN HAKLARI
BAK MEDENİ DÜNYAYA
VE İŞİT FERYATLARI