ADALET HANIMA İLAN-I AŞK

Bu bir mektuptur, Adalet Hanıma, ilân-ı aşk mektubumdur: Neden gitti bıraktın beni Adalet Hanım! Oysa ben sana duyduğum sonsuz aşkı haykırmak, bütün herkeslere duyurmak istiyorum.Sana âşık olduğumu, aşkınla yanıp tutuştuğumu duymayan kalmasın diyorum.

Bu bir mektuptur, Adalet Hanıma, iln-ı aşk mektubumdur:

Neden gitti bıraktın beni Adalet Hanım! Oysa ben sana duyduğum sonsuz aşkı haykırmak, bütün herkeslere duyurmak istiyorum. Sana şık olduğumu, aşkınla yanıp tutuştuğumu duymayan kalmasın diyorum.

O lepiska sarısı gür saçlarının kokusunu özledim. Misk-ü amber kokan dudaklarına hasretim. Amasya elmasına benzeyen yanaklarını, saf inciden dökme dişlerini, her kokuyu en hassas şekilde algılayan burnunu, baldan tatlı dilini özledim.

Ya okyanuslar gibi masmavi gözlerin, kalem gibi dertlerimi yazmaya hazır kaşların, yüreklere ok gibi saplanan kirpiklerin yok mu!

Her şeyden çok, okyanuslar gibi derin, masmavi gözlerindeki parıltıya şığım. O parıltılar ki şıklarına ilham olur, hayat verir. Sensizlik ne kadar zor, ne kadar çekilmezmiş   seni yitirince bildim, öğrendim.

Anne kucağına hasret bebek gibiyim. Başımı yumuşacık göğsüne dayamak, dayayarak güven ve huzur içinde olmak istiyorum. Sensizlik, küçük bir çocuğun öz annesini yitirmesi gibi bir şey! Sen olmayınca, seni görmeyince bütün sevdiklerini yitirmiş yetim çocuk gibiyim.

Adalet Hanım, sevgilim, canım. Bu hasretlik ne zaman bitecek, ne zaman döneceksin. Beni daha ne kadar bekleteceksin. Seni dönmüş görmeden gözlerimi kaparsam, hasretinle gideceğim. Gözlerim açık öleceğim.

Adalet Hanım, sana Ömer gibi, Nuşirevan gibi şığım.         Mecnun için Leyla, Kerem için Aslı, Ferhat için Şirin neyse sen de benim için O'sun. Sen geri dön de varsın ölümüm elinden olsun.

'SANA FARZ DEĞİL!'

Şehrimizde, geçmiş yıllarda bir kamu kuruluşunda

RÜŞVETÇİLİĞİ

ile bilinen bir memur, Cuma günü, Cuma namazı için kurum mirinden izin isteyecek olmuş. Memurun durumunu ve hakkında yapılan şikyetleri bilen kurum miri:

-Yok gitme, sana farz değil, demiş!

Memur, hemen kurumdaki hacı-hoca takımı olarak bilinen diğer bürokratlara gitmiş, müdürün aleyhinde kışkırtmak için:

-Gördünüz mü, sizin neredeyse 'evliy' dediğiniz müdür, 'Cuma namazına gitmeyin, farz değil!' diyor…

demiş. Bürokratlar içinde, söz konusu Cuma namazı olunca, istifa etmeyi bile göze alacak kadar gözü kara bir memur varmış. Bu söz üzerine hemen müdürün odasına gitmiş ve:

-Müdür Bey, bugün Cuma, arkadaşlar Cuma namazına gitmek istiyorlar. Siz 'Cuma namazı farz değil, gidilmeyecek' demişsiniz, bu ne demek oluyor, şimdi!

diyerek biraz da sert bir tonla açıklama istemiş:

Durumu anlayan Müdür, cevap vermiş:

-Ben, benden izin isteyen o şahıs için söyledim. 'Sana farz değil!' dedim. Diğer arkadaşlar gidebilirler!

Bakmadan Geçme