ANNEM

Taşına, toprağına, bayrağına kurban olduğum memleketimin üç dilli kardeş şehrimin güzel insanlarına selam ve saygılarımla… Benim de bir annem vardı herkesin bir annesi olduğu gibi..

Taşına, toprağına, bayrağına kurban olduğum memleketimin üç dilli kardeş şehrimin güzel insanlarına selam ve saygılarımla…

Benim de bir annem vardı herkesin bir annesi olduğu gibi.. Biraz bahsetmek istiyorum müsaadenizle; benim annem bir sağlıkçıydı ve benim hasta olduğumu ben dahi anlamadan sen hasta olmuşsun derdi.. Hemen gerekli tedbirleri alır ve evde ne varsa benim bilmediğim içecekleri kaynatır beni tedavi eder, bir gün sonra ayağa kalkmamı sağlardı.. Suratımda bir kızarıklık görmüştü, sen kızamık olmuşsun diye doktora götürmüştü ve gerçekten de doktor oğlunuz kızamık olmuş deyince ben çok şaşırmıştım.. Bir keresinde yine ben söylemeden sen kabakulak olmuşsun demişti, benim tüm karşı çıkmalarıma rağmen doktora gittiğimizde kabakulak olduğumu öğrenmiştim.. Futbol oynadığım dönemlerde o zamanlar bütün sahalar toprak zemindi ve düştüğümüz zaman bütün vücut, özellikle belden aşağısı zımpara gibi zeminde soyulurdu ve kan revan içinde eve giderdik, ne yapar ne eder bugün bile nerden bildiğini anlamadığım kara merhemleri sürer, ertesi gün antrenmana kadar yaralarım iyileşirdi.. Benim annem, acayip bir çamaşır makinesiydi, bugünkü teknolojide bile makinelerin yıkayamadığı 15 kiloluk çamaşırı avluda kazanlar içinde ısıttığı ve içine mavi bir şeylerle toprak koyarak arap sabunuyla bir yıkardı ki, renkliler ayrı beyazlar ayrı mis gibi kokardı, iyi çamaşırcıydı sizin anlayacağınız.. Benim annem bir psikologdu, moralinin bozuk olduğunu anlaması bir dakika sürmezdi ve neyin var derdi.. Ben yok bir şeyim derdim, o ise beş dakika geçmeden beni bülbül gibi konuşturur ve üstelik yanlış bir şey yapmışsam hemen müdahale ederdi.. Benim annem iyi bir iç mimardı ve dekoratördü, öyle ki bizim evin iç dizaynını sürekli değiştirir, olmamış dersek hemen yeni varyasyonlar geliştirir ve bizi çok şaşırtırdı.. Hala aklımın almadığı, hayatı boyunca okula gitmemiş bir kadın benim dersimi yapmadığımı nasıl anlardı.. Üstelik benim annem bir ekonomistti.. Nasıl yaptı, nasıl sakladı bilmiyorum ama rahmetli babamı çok düşünceli görünce, hayırdır neyin var diye sordu, o zamanki adamlar çok şey anlatmazdı ama babam nasıl darlandıysa başına gelmiş kötü bir olayı anlatmak zorunda kaldı.. Babam ayakkabıcı idi ve Cuma günü işten çıkınca ertesi gün atölyede çalışan işçi arkadaşlarının ve de mal aldığı tedarikçilerin parasını üstüne almış o günkü ekonomik sebeplerden dolayı arabamız olmadığı için belediye otobüsüne binmiş, indiğinde ise cebindeki bütün işçilerin ve mal aldığı adamların parasının yok olduğunu görmüş, karakol falan derken bayağı bir bozulmuştu.. Hayır, para gittiği için değil, işçilerin parası ve borcu için her namuslu adam gibi çok üzülmüştü ve bize bunları anlatırken o koca adamın hüngür-hüngür ağladığını ilk defa o gün görmüş ve kardeşlerimle birlikte hepimiz ağlamaya başlamıştık.. Annem içeriye gitti, biraz sonra geldi ve bir tülbende sarılmış bir şeyler getirdi, al bunu dedi babama.. Babam şaşkın bir şekilde bu ne dedi? Tülbendi açınca babamın gözleri fal taşı gibi açıldı, bunlar ne diyebilmişti sadece.. Meğer benim çilekeş anam mutfak parasından arttırıp bir kenara özellikle bize hiç çaktırmadığı, içinde kağıt para, bilezik, küpe, altın, lira, Allah ne verdiyse biriktirmiş. Babamın gözyaşlarını hiç unutamam.. Sadece beni değil, aile şerefimizi de kurtardın.. Allah senden razı olsun demişti.. Annem de senden bir ricam var bunlar benim değil, ben çocuklarım için biriktirdim, sonra senden alırım deyince rahmetlide bize dönüp rızanız var mı demişti.. Rıza ne demek, o günkü olay çok acayip bir olaydı, böyle bir anneydi benim annem.. Biz Siirt'ten göçen akrabalar içindeki ilk aileydik ve o yüzden evimiz her zaman Siirt'ten gelen kuzenler ve yeğenlerle doluydu.. Bir gün of dediğini duymadım, üstelik çok da memnun olurdu.. Günden bir güne babamdan şahsı için bir şey istediğini görmedim, üstelik çok da iyi bir avukattı, beni ve kardeşlerimi babama karşı bir savunması vardı ki, babam ne haliniz varsa görün der ve odasına giderdi.. Çocukluğumda, gençliğimde ve evlilik hayatım boyunca da hep korudu bizi, çok sevdi ve benimle birlikte kardeşlerimi, hepimizin çocuklarını da o büyüttü ve bu dünyada çok büyük bir aile sevgisi bırakarak aramızdan 2019 yılında ayrılarak rahmete gitti.. Şimdiye kadar hep aklımda ve onu çok özlüyorum, çünkü benim hayatıma girip de benden bir şey beklemeyen tek insandı, nur içinde yat annem.. Ben seni çok özledim.. Allah mekanını cennet eylesin, seninle birlikte ebediyete intikal etmiş tüm annelerimizin mekanı cennet olsun, sağ olan bütün vefakr annelerimizin küçük- büyük demeden ellerinden öpüyorum.. Allah'a emanet olun..

Bakmadan Geçme