ASKERİ HİYERARŞİ!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türk Silahlı Kuvvetlerindeki terfi ve atamalarla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yaptığı uyarı, gerçekten çok dikkatleri çekicidir.'Kışlaya siyaseti sokarsak darbeyi önleyemeyiz!' diyen Kılıçdaro
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türk Silahlı Kuvvetlerindeki terfi ve atamalarla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yaptığı uyarı, gerçekten çok dikkatleri çekicidir.
'Kışlaya siyaseti sokarsak darbeyi önleyemeyiz!'
diyen Kılıçdaroğlu'nun iddiaları ne derece gerçekçidir bilemeyiz ama Türk Silahlı Kuvvetlerinde hiyerarşiyi bozacak müdahaleler varsa, gerçekten çok tehlikelidir. Bu açıdan Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'a yaptığı uyarıyı ciddiye almak zorundayız.
Kılıçdaroğlu, çok hayati bir soruna parmak basarak diyor ki 'Askerle oynama.Orduyu partileştirmeye kalkma.Askeri günlük siyasetin dışında tut.Askeri kendi askerin yapmaya kalkışma.Atama ve terfilerde liyakat yerine parti tercihleri kullanma.Yalnız orduya değil,adliyeye de siyaset soktun.Partili avukatları yargıç ya da savcı olarak atadın.O kadar ki, yargıya doğrudan talimat verilir noktaya gelindi. Bunun en tipik son örneği
Selahattin Demirtaş'tır.
Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayalım.Camiye sokarsak toplumu böleriz.
Adliyeye sokarsak adaleti bulamayız.Komutan terfilerinde liyakatten çok siyasal sadakate yani AKP'den bulunan tanıdıklara, akrabalık bağlarına göre atamalar yapıldı.Bir süre sonra orduda terfi etmek isteyen her askerin siyasetçi peşinde koşmasından endişe ediyorum.
Bu durum ordudaki emir komuta zincirini bozar.İktidara şunu söylemek istiyorum:Orduyu günlük siyasetten uzak tutun.Günlük siyaseti ve parti etkisini ordudan uzak tutun.Kışlaya siyaseti sokarsak darbeyi önleyemeyiz.'
İnsanlık tarihinin en eski düzenlerinden biri askeri ordulardır. Bu sayede tarihten günümüze bütün devletler, sınırlarını koruyabilmiş ve güvenliklerini sağlayabilmişlerdir. Tabii ki klasik devlet anlayışında fetih ve toprak edinme işlerini de ordu yerine getirmekteydi. 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında milyonları aşan sayıda ordular, dünyanın bugünkü siyasi şeklini ve ülkelerin sınırlarının belirlenmesini sağladı. Peki, hiç düşündünüz mü? Bunca kişi aynı anda ve senkronları bozulmayacak şekilde nasıl hareket ettiler. Herhangi bir düzensizlik, orduda görülecek en son emaredir. Tüm personel aynı anda ve aynı amaca hizmet eder. Bir manevra yapılacaksa bu beraber yapılır, bir saldırı yapılacaksa aynı anda atağa kalkılır, bir hizmet yerine getirilecekse aynı zamanda halledilir. Tüm bu soruların yanıtı tek bir kelimede yatar:
HİYERARŞİ!
Hiyerarşi kelimesi, anlamı itibariyle binlerce, milyonlarca personelden oluşan orduların düzenini sağlayacak kadar güçlü bir kelimedir. Hiyerarşi; üst makamın, alt makama emir verebilme gücünü ve yaptırım uygulayabilme yeteneğini kapsar. Bu yüzden ordudaki bütün düzen, hiyerarşi kelimesinden geçmektedir. Hiyerarşik düzen olması, tecrübeli askerlerin rütbe anlamında yükselmesine ve yeni gelenleri kendi tecrübeleriyle eğitmesini sağlar. Böylece orduda bir savaş ve eğitim genetiği oluşturulur. Bu hafıza sayesinde ordu; geçmişteki izlerini, modernizasyonla beraber geleceğe taşır.
Ülkemizde de Türk Silahlı Kuvvetleri, ordunun her zaman ve her şekilde hazır olmasını sağlar. Ülkemizin askeri gelenekleri milattan önce Orta Asya'da Metehan'ın kurduğu ordu düzeninden günümüze kadar gelmektedir. Şanlı tarihimizin askeri başarıları, ordu geleneğinde saklıdır. Bunun sebebi hiyerarşidir. Hiyerarşi bir orduda düzeni, disiplini ve otoriteyi sağlar. Emir- komuta zinciri oluşturur. Böylece herhangi bir disiplinsiz durum ortaya çıkmaz. Askeri geleneklerimizde ast- üst ilişkisi vardır. Hiyerarşiden dolayı alt, üste her zaman rütbesi ne olursa olsun 'Komutanım' diye hitap eder. Üst ise alt rütbeli personele isim ve rütbesiyle hitap eder. Bu sayede aradaki saygı ve makam farkından oluşan rütbe geleneği korunmuş olur. Hiyerarşi, bir ordunun kalbidir. O yüzden hiyerarşiyi sağlamak ve devam ettirmek ordunun en önde gelen görevlerindendir.
Türk askerlerinin, disiplinli ordular arasında gösterilmesinin en önemli nedeni
(HİYERARŞİ)
konusuna verilen önemdir. Alt rütbeler, üst rütbelere saygıda kusur etmeyecekleri gibi, üst rütbelerdeki komutanların da, kendi altlarına sevgiyle yaklaşmaları esastır.
15 Temmuz 2016'da yapılmak istenilen hain darbe girişimi neden başarısız oldu. Çünkü emir-komuta zinciri içinde olmamıştı. Ordu içinde, daha alt rütbede olmalarına karşılık,
FETÖ
tarafından verilen talimatlar çerçevesinde bir astsubayın, general rütbesindeki bir
FETÖCÜYE
emir verebildiği anlaşıldı.
Ordudaki
FETÖCÜLERİ
bile daha temizleyememişken, yerlerini
METÖCÜLER
alırsa, gerçekten çok tehlikeli bir durum olur ve yeni bir darbe teşebbüsüne yol açılabilir. Orduyu dizayn etmek için yapılan en tehlikeli girişimlerden biri de Harbiye'nin ve askeri liselerin kapatılmış olmasıdır. Bunların yerine kurulan Milli Savunma Üniversitesinin,
HARBİYE'NİNRUHUNU
yaşatabileceği inancında değiliz. Askerliğin, daha çocuk yaşlardan itibaren meslek olarak benimsetilmesi gerekir. Askerlik, öyle sonradan edinilebilecek bir meslek değildir.
Kılıçdaroğlu, Ordu konusunda dikkatleri çekerken, gerçekten Kahraman Türk Ordusu üzerinde hesapları olanlar var mı, yok mu bilemeyiz ama askeri siyasete çekmenin ve hele-hele tarikatların yönlendirmelerine teşne etmenin ne kadar tehlikeli olduğunu
FETÖ DARBE TEŞEBBÜSÜYLE YETERİNCE ÖĞRENMİŞ OLMAMIZ, GEREKMEZ Mİ!
ANEKDOT
Birinci Dünya Savaşı sırasında bir Türk Subay ile bir Alman Subay uçuruma yakın bir alanda oturmuş, sohbet ederlerken, aralarında askerlerinin kendilerini ne kadar sevdikleri konusunda bahis tutuşmuşlar.
Türk subay, erlerinden birini çağırmış:
-Mehmet, beni ne kadar seviyorsun
diye sormuş.
Asker cevap vermiş:
-Ölümüne Komutanım!
-Peki, sana desem ki, benim için bu uçurumdan kendini at. Yine de atar mısın?
Asker tereddütsüz cevap vermiş:
-Elbette Komutanım!
-O halde kendini uçurumdan aşağı at!
Mehmetçik:
-Emredersin Komutanım!
diyerek ve tereddüt etmeden koşarak kendisini uçurumdan aşağı atmış!
Bu durumu gören Alman Subay da, askerlerinden birini çağırmış. Türk subayını taklit ederek, aynı soruları kendi askerine sormuş. Alman asker de Komutanının emretmesi durumunda ölüme bile tereddütsüz gideceğini söyleyince, Alman Subay:
-Öyleyse bu uçurumdan kendini at!
demiş.
Alman asker, koşarak uçurumun kenarına kadar gelmiş ve (ZINK) diye durmuş. Komutanı ona:
-Neden durdun, uçurumdan aşağıya atlamıyorsun?
Alman asker cevap vermiş:
-Ben seni buraya kadar seviyorum Komutanım!
Bu anekdot Türk askerinin komutanının emriyle çekinmeden ölüme gideceğini vurgulamak açısından uydurulmuş olsa bile, hiçbir Türk askeri, komutanın ölümüne vereceği emirden geri kalmayacağının ifadesidir.
Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN (Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum) demesi ve kahraman askerlerimizin bu emri yerine getirmeleri de bunun ispatıdır!
TAŞLAMALAR
SURİYE'DE GÜVENLİK
BÖLGESİ İSTEMEMİZ
AKILLI BİR İŞ DEĞİL
BUNU BÖYLE BİLİNİZ
SURİYE'NİN BÜTÜNLÜĞÜ
BUDUR GEREKLİ OLAN
BÜTÜN YABANCI GÜÇLER
ÇIKMALILAR ORADAN
ABD'NİN HEDEFİ
BİR KORİDOR AÇMAKTIR
GÜVENLİ BÖLGE İNAN
TÜRKİYE'YE TUZAKTIR
SURİYE'NİN BÜTÜNLÜĞÜ
TALEBİMİZ BU OLSUN
ANLAŞMA ABD'YLE
DEĞİL ESAD'LA OLSUN