BALTAYI, KENDİ AYAĞIMIZA VURDUK!!!

Suriye politikasıyla baltayı kendi ayağımıza vurduğumuz gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır.Bütün gelişmeler bunu göstermekte.

Suriye politikasıyla baltayı kendi ayağımıza vurduğumuz gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Bütün gelişmeler bunu göstermekte. Hem ekonomik anlamda büyük kayıplarımız oldu, hem de askeri ve stratejik anlamda! Suriye ile yıllık ticaret hacmimiz 20-30 milyar dolar civarlarındaydı. Şimdi sıfırlandı. Bu yetmezmiş gibi, Türkiye'ye sığınan Suriyeliler için bugüne kadar 40 milyar dolarlık harcama yapıldığı belirtilmektedir.

Bugün için Suriye'de Kürtlerin, Türkiye'nin sınırında karakollar, konseyler, mahkemeler kurdukları ve bu yapıları özerk bir yönetimin temeli olarak gördükleri anlaşılmaktadır. ABD, terör örgütlerine açık şekilde destek veriyor ve tırlar dolusu silahlar gönderiyor.

Gazetelerde yer alan ve televizyonlarda dillendirilen haberlere göre, Suriye'nin kuzey doğusunda Kürtlerin denetimindeki bölgede oluşum devam ederken ve örneğin, Kürtçe, bir güvenlik devriye arabasının yanında yeni boyanmış harflerle yerini alırken bir kaç metre yanda ya da ilerdeki binada Şam yönetiminin askeri-sivil temsilcileri bunu görmezden gelmektedir. Kürtlerin, Suriye'nin petrol kaynaklarının olduğu yerde bulundukları da belirtiliyor.

Bu oluşumları hükümetimiz de elbette yakından izlemektedir. Amma ne çare ki ellerimiz, kollarımız bağlı, duruma seyirci kalıyoruz. İstesek de istemesek de Kuzey Irak'tan sonra, Suriye'de de bir Kürt kesimi oluşturulmuş bulunuyor. Bölgemizde ABD'nin, yeniden şekillendirmek istediği Ortadoğu haritasına uygun gelişmeler yaşanmaktadır. Bir tek Türkiye'den koparılması planlanan bölge kalmış. Onu da, federasyon sistemini yeni Anayasaya koyduk ve Diyarbakır merkezli bir bölge oluşturduk mu, ABD'nin istediği şekle uygun bir Kürdistan kurulmuş olacak.

Demokrasi havarisi kesilen bazı sözde aydınlarımız, bu duruma açıkça çanak tutmakta ve sureti haktan görünüp, Türkiye'nin bölünmesi sürecine dolaylı katkı sağlamaktadırlar.

Suriye'den sonra, sıra haritanın Türkiye ayağına gelecek. Ya anayasanın değiştirilemez hükmündeki ilk üç maddesini değiştirmek yoluyla ve kendi elimizle bölünmeyi onaylayacağız, ya da ABD'nin tahrikleriyle iç isyanlar yoluyla bu işin gerçekleşmesi sağlanacak!

Ülkemiz yavaş yavaş bölünme süreci içine girerken, baştan beri yanlış olan Suriye politikasının bizleri nerelere götüreceğini ibretle izlemeğe devam ediyoruz.

ANEKDOT

Suriye belasını başımıza saranlar, vatandaşların öfkelerini yatıştırmak için olacak Türkiye'ye sığınan 5 milyon Suriyeli için (MUHACİRİN) deyimini kullanarak MUHACİRİN - ENSAR kardeşliğini öne sürüyorlar.

El insaf yani, kendi vatanlarının topraklarını korumaktan aciz olan ve savaştan kaçan bu kimselere MUHACİRİN derseniz, bundan öncelikle muhacirinlerin aziz ruhları incinir. Her işinizde olduğu gibi yine dini kavramlara sığınarak milleti kandırmaya kalkışmayın. Basiretsizliğinizi muhacirinlerle örtmeğe kalkışmayın!

Bakmadan Geçme