BİR AVUÇ TOPRAK!
İnsanlar, genelde çok muhteris ve doyumsuzdurlar.Sonunda, bir kefene kalacaklarını bildikleri halde ellerindekilerle yetinmezler, hep isterler.
İnsanlar, genelde çok muhteris ve doyumsuzdurlar. Sonunda, bir kefene kalacaklarını bildikleri halde ellerindekilerle yetinmezler, hep isterler. Oysa sonuç itibarıyla azami 100 yıl olan dünyadaki hayatları dolacak ve bitecektir. (Kıyamet ne zaman kopacak!) diye düşünmeye de gerek yok! Her insanın kıyameti, kendi öldüğü zaman kopmuş olmaktadır. Büyük kıyametin peşine düşmemize ne gerek var.
-İnsanların doyumsuzlukları dini tabirle (ENANİYET!) olarak tabir edilir. Enaniyet, doyumsuzluğun ve bencilliğin doruk noktasıdır.
Bir kimsenin kolunda 700 bin liralık saat olması hiçbir şekilde onu büyütmez. 5 Liralık bir kol saati kullanıyorsa da bu onu küçültmez! Sonuç itibarıyla her iki saatin yaptıkları görev aynıdır. Klozetin kapağı on bin lira değerinde ve altından da olsa, netice itibarıyla tuvalette yapılacak iş, s.ıçmaktan ibarettir. Ha taşın üstüne oturmuş, def-i hacet yapmışsın, ha altın kaplı klozetin üzerinde!
Bin liralık altın bardaklarda su içmekle, cam bardakta su içmek arasında da hiçbir fark yoktur. Hangi bardakta su içilirse içilsin, amaç, susuzluğun giderilmesidir. Geçmişte kalmış bir özdeyiş vardı. (Testi yapanın su içtiği testi hep kırık olur!) diye.
Saraylarda, debdebe ve ihtişam içinde yaşayanlarla, gecekondularda yaşayanların sonları da aynıdır. Her ikisi de öldüklerinde iki metre derinliğinde bir metre genişliğinde bir mezara gireceklerdir. Birinin mezar taşları kırık dökük, diğerinin mermerden olsa ne fark eder. Mezarların karanlığı aynı değil mi. Asıl olan inançlarımıza göre Münker Nekir geldiklerinde cevap verebilmektir.
Sonuç itibarıyla, insanların gözlerini doyuracak bir avuç toprak olacaktır. Şairin dediği gibi:
Kaderde ne ise o olur hiç etme merak
Uyma havi nefsine Hak'kın emrine bırak
Altından ağacın olsa, zümrütten yaprak
Akıbet gözünü doyuracak bir avuç toprak
ANEKDOT
Mezarlıkta ölü ziyaretine giden iki kişiden zengin olanı, fakir olan ziyaretçiye:
-Babanın mezarının taşları kaybolmak üzere, mümkünse mermer yaptır da kaybolmasın der.
Zengin kişinin bu ikazı karşısında beriki kinayeli bir cevap vermiş ve demiş ki:
-Merak etme, Hazret-i İsrafil Sur'u çalınca, benim babamın ruhu toprağın altından rahatlıkla çıkıp arasat'a uçacak. Ama senin babanın ruhu, bu ağır mermerlerin altından kim bilir ne zorluklarla çıkabilecek!
TAŞLAMALAR
GERÇEKTEN DE VATANDAŞ,
SADAKAYA MUHTAÇTIR
NEYLESİN Kİ ZAVALLI,
YARI TOK, YARI AÇTIR
ÜÇ-BEŞ TORBA KÖMÜRLE,
ÜÇ-BEŞ TORBA MAKARNA
BAŞINDAN DA FAZLADIR(!),
VERİLEN BUDUR ONA
SADAKAYA BAĞLADIK,
EKONOMİYİ ŞÜKÜR
KÖMÜR VE MAKARNAYA,
YÜZBİNLERCE TEŞEKKÜR
PEKİ, KİMDEN ÇIKIYOR,
BUNLARIN PARALARI
YİNE VATANDAŞLARA,
ATARLAR KAZIKLARI