BİZ BİZE YETERİZ

Taşına, toprağına, bayrağına kurban olduğum memleketimin üç dilli kardeş şehrimin güzel insanlarına selam ve saygılarımla… Yeni haftaya merhaba..

Taşına, toprağına, bayrağına kurban olduğum memleketimin üç dilli kardeş şehrimin güzel insanlarına selam ve saygılarımla…

Yeni haftaya merhaba.. İnşallah bu hafta ülkemiz ve tüm dünya için güzellikler getirir, öncelikle geçen haftadan aklımızda kalanlarda covid probleminin günden güne azalarak seyretmesi ve memnuniyet verici olanıysa vaka sayısının azalarak teşhisteki paralelliğe gerileyerek seyretmesi, bu da vatandaşlarımıza moral olarak geri dönüyor.. Fakat bazı problemlerinde göz ardı edilmesine sebep oluyor, şöyle ki bizler hemen gevşiyoruz ve millet olarak sıkıntıyı atlattığımızı zannederek kendimizi normal yaşamın seyrine kaptırıyoruz.. Aman dikkat! henüz tehlike geçmiş değil, yeni bir dalga bizlere çok uzak olmayabilir ki, uzmanlar bu konuda görüş belirtiyorlar.. Her şey yoluna girmek üzereyken bu durumun farkında olarak ve tedbiri elden bırakmayarak yaşamımızı biraz daha sosyal yaşamdan entegre ederek gerçekleştirebiliriz.. Şöyle bir düşünelim ve çevremizdeki doğanın yeniden doğuşunu izleyelim, bizim dışımızda  yaşayan canlı hayatının nasıl bir uyanış içinde olduğunu gözlemleyelim.. Nehirler temizleniyor, denizler coşku içerisinde ve her denizde uzun zamandır görmediğiniz doğrultuda yeni bir hayat yükseliyor, çok uzun zamandır görmediğiniz yaban hayvanlarının kendi yaşamlarına geri dönebilmek için vermiş oldukları var oluş mücadelesini gözlemliyoruz.. Bu çok önemli bir olgu, doğa bize rağmen kendini yenilemeyi başarıyor, işte burada çok önemli olan merkezi hükümet ile birlikte yerel yetkililerin  bir araya gelerek yeni bir yaşam felsefesi üzerinde uzlaşmaları gerekiyor, geri planda bıraktığımız tarım ekonomisini canlandırıp yeniden kendimize yetebilecek kendi tohumlarımızla ülkemizin dört bir yanında seferberlik başlatmalıyız ki, bu konu bizim ve geleceğimiz için çok önemli.. Denizler demişken şu andan itibaren çok büyük bir hamle yapılır ve denizcilikle özel olarak ilgili özel bir kanun çıkarılıp denizlerimizden önümüzdeki seneden itibaren bereket ve bolluk olarak geri dönmemiz sağlanabilir.. Yapılması gerekenler çok zor değil, aslında sadece denizin dibine sahip çıkarsak inanıyorum ki bizim eski dönemlerdeki balık bolluğuna ulaşabiliriz, sadece büyük balıkçı teknesi adı altında denizin dibini trolleyen deniz canavarlarını 1 seneliğine engellersek  göreceğiz ki bu cennet vatanda 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizde büyük bir bolluk yaşanacaktır.. Üstelik balığın bol olması et fiyatlarında sirkülasyon olmasını engelleyecektir ve hepsinden önemlisi temiz denizlerde var olan canlıların yaşamları bizim yaşantımıza umut olacaktır.. İşin özüne dönecek olursak ne kadar uğraşırsak uğraşalım Avrupa'nın geliştirmiş olduğu ağır sanayi zenginliğine ulaşamadık, yanlış anlaşılmasın bu hamleden vazgeçelim demiyorum bugünde olduğu gibi bunda ısrarcı olalım, lakin her an yeni bir saldırıyla karşı karşıya kalabileceğimizi öngörerek bu ülkede yeni bir öze dönüş hamlesini başlatalım ve bunun için gerekli adımları atalım.. Haydi Türkiye'm biz bize yeteriz.. Allah'a emanet olun...

Bakmadan Geçme