DEMİRYOLU VE UÇAK HASRETİMİZ!
Siirt olarak iki hasretimiz hep ön plâna çıkmıştır.Bunlardan biri, Devlet Demir Yolları hattının Şehrimizden geçecek şekilde sınır ülkelere bağlanması, diğeri de 1991'li yıllarda İlimizin kendi imkânlarıyla kurduğu ve uzun süre açık kaldıktan sonra zırt-p
Siirt olarak iki hasretimiz hep ön plna çıkmıştır. Bunlardan biri, Devlet Demir Yolları hattının Şehrimizden geçecek şekilde sınır ülkelere bağlanması, diğeri de 1991'li yıllarda İlimizin kendi imknlarıyla kurduğu ve uzun süre açık kaldıktan sonra zırt-pırt kapatılmağa başlanan hava limanımızın artık kapanmayacak şekilde hizmete açılmasıdır.
Bilindiği gibi, Devlet Demir Yollarının bölgemizdeki en uç noktası Kurtalan hattıdır. Tren, 1945 yılında Kurtalan'a kadar gelmişken, 30 kilometre uzakta olan Siirt'e gelmeyişi ile ilgili bir anekdot anlatılır. Kurtalan'a gelen trenin Siirt'e gelmesi için hiçbir talep ve girişim olmayınca
'Madem istemiyorlar, biz de
yapmayalım!'
denilerek çekilip gidilmiştir!
Tabii, bu durum bize pek inandırıcı gelmiyor. 1945'li yıllarda kazma küreklerle tren hattını Kurtalan'a kadar getirebilen Türkiye Cumhuriyeti, elbette 30 kilometrelik Kurtalan-Siirt hattını da rahatlıkla yapabilirdi. Gerçekten, konu üzerinde gereken hassasiyet gösterilmemişse, bunda o zamanın ileri gelen Siirtlileri hatalıdırlar. Ama o yılların ikinci cihan savaşının devam ettiği yıllar olduğunu ve savaş yüzünden bütün ülkelerin zor durumlara düştüklerini anımsayalım. Bizce, Cumhuriyet Türkiye'sinin hızlı bir şekilde başlattığı devlet demiryolları hattının duraklamasının en önemli sebeplerinin başında ikinci dünya savaşının şartları gelmektedir. hizmet ihtiyaca göre yapılır, talebe göre değil. Tabii, cihan savaşı bittikten ve yaralar sarıldıktan sonra, devlet demir yollarının yeniden atağa geçmesi ve yurdun dört bir yanını demir ağlarla örmeğe devam etmesi gerekirdi.
1950'li yıllarda iktidara gelen Demokrat Partinin demiryolları konusundaki görüşü müspet değildi. Emperyalist güçlerin dümen suyuna giren hükümet, demiryollarını ihmal ederek, karayollarına yönelmiş, bu suretle trenlerin yerine otobüslerin, kamyonların, tırların almasına yol açan bir politika izlemiştir. Bunun sonucu olarak demiryollarına rağbet azalmış, vatandaşlar, karayollarına yönlendirilmişlerdir. Bunu düşündüğümüz zaman, Devlet Demir Yolları politikasının yanlışlığı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Devlet Demir Yolları hattının Bağdat'a kadar uzatılması projesi, aslında Osmanlı Padişahlarından Abdulhamid Han'a aitti. Hatta sadece Bağdat'a değil, tren hattının Mekke ve Medine'ye kadar uzatılması yolunda çalışmalar yapılmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti madden en fakir ve teknik alanında en geri olduğu 1945'li yıllara kadar tamamen kazma küreklerle Devlet Demir Yolları hattını Kurtalan'a kadar getirebildi ama 65 yıldan beri tek bir metre demiryolu döşeyemediyse, sonraki hükümetlerin acizlerinin eseridir.
Son zamanlarda, tren hattının Siirt Merkez ilçe üzerinden dış ülkelere bağlanacağı yolunda söylentiler vardır ve bu elbette memnuniyet vericidir.
Hava limanının durumuna gelince, bu konuda çalışmaların devam ettiği ve içinde bulunduğumuz Aralık ayı içinde yeniden seferlere başlanacağı söylentileri, daha doğrusu vaatleri var. İnşallah gerek trene ve gerekse uçağa olan hasretimiz yakın bir süre zarfında sona erecektir.
Hem ne demişler, 'Köre gerek bir göz, ikisi olsa ne söz!'