DİNDAR, KİNDAR KİNDAR, DİNDAR OLMAZ!
Evet, bu bir gerçektir.Dindar olan, kindar olamaz kindar olan da dindar olamaz.
Evet, bu bir gerçektir. Dindar olan, kindar olamaz; kindar olan da dindar olamaz. Dinimizin en önemli özelliğinden biri şüphe yok ki hoşgörüdür.
Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED (O'na al ve ashabına salat ve selam olsun)
dindarlıkla, kindarlığın uyuşmadıklarının en güzel örneğidir. Amcası Hazret-i Abbas'ı Şehit eden VAHŞ ile, mübarek ciğerlerini çiğneyen HİND'İ bile affeden Peygamberimizin bu davranışı, dindarlıkla, kindarlığın asla uyuşmadıklarının delili değil midir!
Tabii, örnek sadece bu değildir. Misalleri çoğaltmak mümkün. Bir örnek daha verelim. Taif'e gittiklerinde, çocuklar tarafından taşlattırılması üzerine huzuruna gelen
CİBRİL'İ EMİN'İN (Eğer istiyorsan, Taif'i iki dağ arasında sıkıştırır, yok ederiz)
diyerek, Taif halkını cezalandırma isteğinde bulunması üzerine Peygamber Efendimizin buna müsaade etmeyerek
(Umulur ki, bu Şehrin halkından ileride İslam diniyle şereflenenler olacaktır)
buyurarak müsaade etmemesi, dindarlıkla, kindarlığın asla uyuşmadıklarının kesin kanıtları değil mi!
İnsanlar olarak her an için hata yapıyoruz, günah işliyoruz. Hatta
ALLAH (Celle Celelühü)
korusun, küfre düşenlerimiz oluyor.
Yüce ALLAH
dilerse, anında cezalandıracak amma, hemen cezalandırmıyor. Tövbe etmelerine fırsat bırakıyor. Tövbe edenlerin, tövbelerini kabul ediyor. Nitekim, aşırı derecede küfür içindelerken, bilahare ihtida ederek en iyi dindarlar arasına katılanlar dün de vardır, bugünde var. Yarın da olacak!
Bir Devlet büyüğümüzün bir7 zamanlar
'Dindar ve kindar bir nesil
yetiştireceğiz'
dediklerini anımsadım da, böyle bir yazıyı kaleme almak ihtiyacını hissettim. Evet, gerçek olan şu ki
DİNDAR OLAN, KİNDAR OLAMAZ; KİNDAR OLAN DA, DİNDAR OLAMAZ!