DİNDARLAR VE DİNSİZLER!

Türkiye'nin neden böylesine kutuplaştırıldığı, adeta iki düşman kamp haline dönüştürüldüğü geçmiş yıllarda da hep sorgulanmış ve cevabı aranmıştır.Yıllar öncesinden bu durumu sade bir BEYİTLE çok güzel dile getiren bir şairimiz vardır.

Türkiye'nin neden böylesine kutuplaştırıldığı, adeta iki düşman kamp haline dönüştürüldüğü geçmiş yıllarda da hep sorgulanmış ve cevabı aranmıştır.

Yıllar öncesinden bu durumu sade bir

BEYİTLE

çok güzel dile getiren bir şairimiz vardır. BEYİTİNDE şöyle der:

'DİNDARIMIZ CAHİL, AYDINIMIZ DİNSİZ

BÖYLE BİR CEMİYET YAŞARMI, NİFAKSIZ, KİNSİZ'

Yaşadığımız durumu özet olarak bundan daha iyi ifade edecek bir söylem bulamıyorum.

Evet, yaşadığımız toplum ne çektiyse, hep cahil dindarlar ve dinsiz aydınlar yüzünden olmuştur. Ülkemizi geren, kutuplaştıran zihniyetler de budur. Dindarlara, kindar olmak gibi bir görev yükümlenmiştir! Gerçeği söyleyen aydınlar ise hep diniz olarak yaftalanmıştır!

Osmanlı döneminde

(MEKTEPLİLER)

ve

(ALAYLILAR)

diye iki sınıf vardı. Bunlar da hep birbirlerine karşıydılar. Şimdi de

(İLAHİYATÇILAR)

ve

(MEDRESELİLER)

diye iki sınıf var. Bunlar da  birbirine karşı!

Cumhuriyet devrimlerinin vazgeçilmemesi gereken erdemlerinden biri

(TEVHİD-İ TEDRİSAT)

iken, bunun hep göz ardı edilmesi sonucu Türkiye bu hale getirildi. Kutuplaştırılan Türkiye'de birlik ve beraberliği sağlamak elbette çok zordur. Laiklik ilkesinin, aslında ne kadar önemli olduğu,

(senin dinin sana, benim dinim bana)

ilkesinden hareket edilmesi gerektiği ortaya çıkmakta.

Dindar ve dinsiz olarak ayrıştırdığınız zaman, toplum gerilir. İnsanlar arasına tefrikayı kendi ellerinizle sokmuş olursunuz. Dünyada 7 milyar insan var. Bunların sadece 1,5 milyarı Müslüman'dır. Müslümanlar da kendi aralarında mezheplere, tarikatlara bölünmüşler bulunuyorlar. Bu mezhepler ve tarikatlar içinde birbirlerine kfir gözüyle bakanlar bile var.

Anlayacağınız, din üzerinden toplumu germemek lazım. Gerdiğiniz zaman, bugün gibi, toplumsal olaylar da kaçınılmaz olur.

ENVER AYTEKİN ERBAB-I KALEMDİR, NE İSTERSE ONU YAZAR!'

Merhum Haydar Kılıççıoğul'nun

SİİRT GAZETESİ'NİN

Mes'ul Müdürü (Sorumlu Yazı İşleri Müdürü) olduğu dönemlerde, aşırı sol fikirleriyle bilinen ve o zamanın tabiriyle

(KOMÜNİST)

olmakla itham edilen Siirtli Merhum Yazarlardan Enver Aytekin de

SİİRT GAZETESİNDE

yazılar yazmaktadır.

Bir gün, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Merhum Haydar Kılıççıoğlu'nu zamanın Emniyet Müdürü makamına davet eder ve kendisiyle önemli bir hususu konuşmak istediğini bildirir.

Bu davet üzerine Emniyet Müdürünü ziyarete giden Merhum Haydar Kılıççıoğlu'na Emniyet Müdürü sözü döndürüp dolaştırdıktan sonra, konuyu Merhum ENVER AYTEKİN'E getirerek:

-Gazetenizde yazı yazan bu şahıs müseccel bir komünisttir. Ya yazılarına son verin, ya da, dikkatli yazması konusunda uyarın!

diyerek, sözü asıl konuya getirir.

Bunun üzerine Merhum Haydar Kılıççıoğlu şu cevabı verir:

-ENVER AYTEKİN, ERBAB-I KALEM bir hemşerimizdir. Onun yazılarına müdahale etmeyiz. Ne isterse onu yazar!

Bakmadan Geçme