DİYARBAKIRLI KADINLARIN EYLEMİ VE PKK/YPG/PYD GERÇEĞİ!

Diyarbakır'da HDP binası önünde oturma eylemi yapan aile sayısının bugün itibarıyla 40'a ulaştığı söyleniyor.Peki, Türkiye sınırları dahilinde kaç PKK'lı var.

Diyarbakır'da HDP binası önünde oturma eylemi yapan aile sayısının bugün itibarıyla 40'a ulaştığı söyleniyor. Peki, Türkiye sınırları dahilinde kaç PKK'lı var. Bunların yanında PKK'nın uzantıları olduğunu bildiğimiz sınır dışındaki YPG/PYD militanlarının sayıları ne kadardır!

PKK, Kürtçe'de (Partiya Karkerên Kurdistan) yani (Kürdistan İşçi Partisi)nin kısaltmasıdır.

PYD

'

nin

açılımı

Demokratik Birlik Partisi'dir. Kürtçe

adı

ise (Partiya Yekîtiya Demokrat)tır. PYD'nin Türkçe karşılığı (Demokratik Birlik Partisi)dir.  2003 yılında Suriye'de Kürtler tarafından kurulmuş olan yapılanmanın lideri Salih Müslim'dir. Hani,

BARIŞ SÜRECİNDE

ayaklarının altına kırmızı halı sererek karşıladığımız terörist var ya!

YPG ise PYD'nin silahlı yapılanmasıdır. Yaklaşık olarak 5000 gerillası olduğu tahmin edilmektedir. YPG'nin açılımı  (Yekîneyên Parastina Gel)dir. Türkçeye  (Halk Koruma Birlikleri) olarak tercüme edilebilir.

Kayıp çocuklarının bulunması için HDP il binası önünde oturma eylemi yapan ailelerin sayısı 40'a ulaşırken, diğer PKK'lıların, YPG'lilerin, PYD'lilerin anneleri nerede!

Diyarbakır'daki

ANNELERİN

EYLEMİ

bilindiği gibi Hacire Akar adındaki kadının 21 Ağustos'ta kaybolan oğlu Mehmet'in (21) HDP'liler tarafından dağa kaçırıldığını iddia edip, 1 gün sonra parti il binası önünde oturma eylemi başlatmasıyla start almıştı. Oturma eyleminin 3'üncü gününde ortaya çıkan Mehmet Akar, mahkemece ev hapsiyle cezalandırılmıştı. Oğluna kavuşup, eylemine son veren Hacire Akar da çocukları kayıp annelere eylem yapmaları için çağrıda bulunmuştu. Akar'ın çağrısıyla harekete geçen çocukları kayıp aileler ve özellikle Anneler 3 Eylül'den itibaren HDP önünde oturma eylemine başlamış bulunuyorlar.

3 Eylülden bu yana eylem yapan aile sayısının 40'a ulaşması zihinlerde istifhamlara yol açmaktadır! Sayıları binlerle ifade edilen diğer PPK'lıların, PYD'lilerin ve YPG'lilerin anneleri nerede, neden eyleme katılmıyorlar! Korkularından mı, çocuklarını umursamadıklarından mı! Yoksa, eylemi benimsemediklerinden mi!

Elbette, terör örgütleri tarafından dağa kaçırılan çocuklar, gençler vardır. Ancak, binlerce PKK'lının, PYD'linin, YPG'linin kaçırılarak dağlara götürüldükleri pek inandırıcı değildir. Bu açıdan konuya gerçekçi yaklaşmak lazımdır. Bugün teröre bulaşmış ve bu örgütlere kapak atmış çocukları, gençleri beş grupta mütalaa edebiliriz.

1-Türkiye'de, Kürt halkına zulmedildiği konusundaki yalan propagandalara kapılarak kendi istekleriyle örgüte katılanlar,

2-Ailelerinin teşvikiyle bu yola girenler!

3-Özellikle darbe dönemlerinde haksız yere tutuklanarak cezaevlerinde gördükleri aşırı işkencelerin etkisiyle intikam duygusuna kapılanlar!

4-Ağaların ve aşiret reislerinin zulümlerinden bunalarak çıkış yolu arayanlar!

5-Yoksulluktan ve işsizlikten bunalarak terör örgütüne katılanlar!

Terör örgütünün varoluş sebebini iyi tahlil etmeden, çözüm bulmak mümkün değildir. Çözümü antidemokratik yollarda aramak ise çözümsüzlüğün ta kendisidir!

Bugün dağa çıkmış teröristlere vakti zamanında sadece iş vermiş olsaydık, acaba onda biri bile dağa çıkıp, terörist olur muydu. Denilebilir ki, (Türkiye'de on milyon işsiz var. On milyon kişiye nasıl iş bulalım!) O sorunun cevabını da vereyim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, terörle mücadele için bugüne kadar 1 Trilyon dolar harcandığını biz değil, yetkililer iddia ediyorlar. Bir doların minimum 5 TL olduğunu hesaplayarak bu bir trilyon doları 10 milyon kişiye bölerseniz, kişi başına 500 bin TL düşer!

Sadece Suriyeli göçmenlere harcadığınız 40 milyar doları terör örgütündeki militanları yeniden ülkelerine kazandırmak için dağıtsaydınız, ihya olurlardı!

Sonuç olarak diyoruz ki, BARIŞ SÜRECİ yeniden başlatılmalı. Ancak, bu süreç terör örgütlerinin lider kadrolarına değil, bizatihi teröristlerin kendilerine ve ailelerine hitap edecek tarzda düzenlenmelidir. Bizden söylemek!

ANEKDOT

Ağaların ve ağalaşan şeyhlerin hükümlerinin çok etkili olduğu dönemlerde, Siirt'in çok büyük bir köyünün gençleri kendi aralarında toplanarak bir karar almışlar:

Gençler, o günden sonra 'Şeyhlerden, ağalardan köyün kahvesine gelen olursa, önünde kalkılmayacak!' kararıyla, kendilerini sömürdüklerine inandıkları ağalara, şeyhlere karşı böylece tavır koymuş olacaklar.

Amma, kararın alındığı günün ertesinde, gençler kahvede otururlarken, köyün ağalarından birinin genç oğlu içeriye girmiş, bir gün önce 'Hiçbir ağanın, hiçbir şeyhin önünde kalkılmayacak!' kararını almış olan gençlerin hepsi de ayağa kalkmışlar.

-Buyur ağam, bir emrin var mıydı?

diyerek saygı ve hürmetlerini sunmuşlar.

Genç ağa, bir süre kahvehanede oturduktan sonra çekip gitmiş. Kendi aralarında 'hiçbir şeyhin, hiçbir ağanın önünde kalkılmayacak!' kararı almış olan gençler, birbirlerinin suratlarına hayretle bakmışlar.

İçlerinden biri söylenmiş:

-Hani, 'hiçbir şeyhin, hiçbir ağanın önünde kalkmayacağız!' diye söz vermiştik. Ne oldu bize! Ağayı görünce, ben dahil, hepimiz saygıyla ayağa kalktık!

İçlerinden biri de şu cevap vermiş:

-Öyle anlaşılıyor ki ağaları, şeyhleri görünce, önlerinde kalkmaya KIÇLARIMIZ ALIŞMIŞ!

TAŞLAMALAR

ANNELER AĞLAMASIN

BUDUR BENİM DİLEĞİM

BAŞKA BİR MELEK YOKTUR

ANNEM BENİM MELEĞİM

(AĞLARSA ANAM AĞLAR

KALANI YALAN AĞLAR)

DEMİŞ ATALARIMIZ

BU SÖZ HERKESİ BAĞLAR

ANNELERİN SESİNE

KULAK VERİN NE OLUR

ANA KALBİ YANIKTIR

İŞİN ÖZETİ BUDUR

ANALARIN KALBLERİ

YANAN VOLKAN GİBİDİR

SEVGİ DOLU YÜREĞİ

YANARDAĞLAR SÖNDÜRÜR

Bakmadan Geçme