ERKEK, KADINA BAKINCA HARAM OLUYOR DA!!!

Türkiye'de gerçekten garip işler oluyor.Bu garip işlerden biri de Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde yaşanmakta.

Türkiye'de gerçekten garip işler oluyor. Bu garip işlerden biri de Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde yaşanmakta. Bazı kız öğrencilerin

PEÇE

takarak Fakülteye gittiklerine dair haberlerin yaygın medyada yer alması üzerine tepkiler yükseldi. Biz de bu konunun bir tahlilini yapalım istedik.

Peçe takmak İslami bir kıyafet mi, bir mesaj, bir sembol mü. Peçe takan kız öğrenciler, bunu İslamiyet adına yaptıklarını söylüyorlarsa, o zaman onlara şu soruyu sormak gerekir.

Erkekler, bir kıza, kadına bakınca, haram oluyor da; Kadınlar, kızlar bir erkeğe bakınca haram olmuyor mu!

Peçe takan kız-kadın, sözde yüzünü erkeklerden gizlemiş olmakta. Yani, kendi inancına göre, harama girmediğini vehmediyor. Ama açık tuttuğu gözleriyle erkekleri görüyor. Yani kendisi kendi tabiriyle

(GÖZ ZİNASI)

işliyor! Ha erkek, kadına-kıza bakmış, ha kadın, erkeğe bakmış, hiçbir fark yok!

Gerçi, Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED'in (O'na, al ve ashabına salat ve selam olsun) mübarek dilinden

birçok hdis uydurulmuştur. Öyle ki, ortalıkta dolaşan hdislerin yüzde doksanına yakınının uydurma oldukları söylenmektedir. Bunu belirttikten sonra, şimdi yine sıhhat derecesini bilmediğimiz bir hadisin mealini okuyucularımızın takdirine arz edelim.

Bir gün,

Peygamber Efendimizin

hane-i saadetlerine bir misafir gelir. Bu misafir iki gözü de görmeyen ma bir sahabedir. Sahabe içeriye girince, Peygamber Efendimizin yanında bulunan muhterem zevceleri Hazret-i Aişe Anamız, hemen odayı terk ederek, diğer bir odaya geçer.

Sahabe, ayrıldıktan sonra, Peygamber Efendimiz Aişe anamıza sınamak amacıyla  sorar:

-Ya Aişe, neden ayrıldın. Adam ma! Seni görmüyordu ki.

Hazret-i Aişe şu cevabı verir:

-Ey Allah'ın Resulü, o beni görmüyorsa, ben onu görüyorum ya!

Yani, peçe takarak fakülteye giden kız öğrenciler, açık olan gözleriyle, erkekleri görmüyorlar mı! Sadece erkeklerin mi, şehveti var. Kızların şehveti yok mu! Bakın, yine dini olduğu iddia edilen söylemlere göre,

Kadının-kızın şehveti, erkeklerin şehvetlerinin iki katıdır. Benim aşka hürmetim var ama, kızlar, kadınlar da erkeklere şık olmuyorlar mı. Adem-Havva, Leyla-Mecnun, Aslı-Kerem, Ferhat-Şirin ve daha milyonlarcası karşılıklı bir sevginin ifadesi değil mi. Demek ki kadınlar da, kızlar da erkeklere şık oluyormuş.

Fakültelere peçe takarak giden genç kızlar, yine de erkeklerle göz-göze geldiklerine göre, değişen nedir. Eğer yaptıkları gerçekten kendilerine göre İslami bir davranışsa, o zaman hiç fakültelere gitmemeleri, hatta çarşıya dahi çıkmayarak, kafes arkasında gizlenmeleri gerekir. Çünkü haram varsa, tek taraflı değil, iki taraflıdır. Erkeğin, kadına-kıza bakması haram ise, kadının-kızın da erkeğe bakması haramdır. Bunun böyle olduğunu ayet-i kerimenin meali alisiyle kanıtlayalım:

'Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar.'

Hem, İslam dininde

PEÇE

şeklinde bir örtünme yoktur. Örtünmeyle ilgili ayet-i kerimenin meali alisi şöyledir:

'Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah Gafurdur, Rahim'dir.'

Sonuç itibarıyla

ALLAH'IN (CELLE CELELÜHÜ)

Gafur ve Rahim olduğunu bilelim…

'

ELLERİN DERT GÖRMESİN, ALLAH SENDEN RAZI OLSUN!'

Gelinine kızan Siirtli kaynana:

-Seni bu gece kocana dövdürtmesem, Allah canımı alsın! Hele bir oğlum eve gelsin, gününü görürsün!

diye meydan okumuş. Akşam oğlu eve gelince de gelininin huysuzluklarından ve kendisine karşı saygısızlıklarından yakınarak:

-Bu gece KARINI 'eşek sudan gelinceye kadar' dövmezsen, sana sütümü hell etmem'!

demiş!

İşin gerçeği, çocuk, annesinin ne kadar huysuz biri olduğunu, her fırsatta, gelinini ezmekten geri kalmadığını biliyormuş. Ayrıca, karısını da çok seviyormuş. Bu bakımdan, karısına kıyıp, dövmeyi aklından bile getirmiyormuş. Amma, annesinin de gönlünü almak istiyormuş. Bunun için, odalarına gittiklerinde, karısına yavaş sesle:

-Annem, seni dövmem için bana yemin verdirdi. 'Karını dövmezsen, sana sütümü hell etmem!' dedi. Şimdi, ben seni dövüyor gibi yaparak, elimdeki sopa ile yatağa vuracağım. Sen de, dövülüyormuşsun gibi, feryat-u fign et ki, Annemin bedduasını almayayım!

demiş.

Hanımı da, Kocasının bu teklifine razı olmuş:

-Hadi, senin dediğin gibi olsun!

diyerek anlayış göstermiş. Çünkü, o da kocasını çok sevdiği için, onu üzmek istemiyormuş.

Bunun üzerine Kocası elindeki sopayla yatağı döverken, beri yandan da:

-Sen benim anneme karşı gelir, sözünü dinlemezsin ha! Al öyleyse!

diye bağırıyormuş.

Kapılarının önünde duran ve gelininin dövülmesini beklemekte olan Kaynana, odanın içinden gelen çığlıkları gerçek zannederek, oğlunun ve gelininin duyacakları kadar yüksek bir sesle:

- OĞ! ĞOŞŞIK! ALLAH İ ĞAFFOR İDEYK! ALLAH YIRZA ELEYK! 'Oh! Ne hoş! Allah ellerini yeşertsin! Allah senden razı olsun!'

diye söyleniyormuş!

Bakmadan Geçme