ESAD VE ÖSO GÜÇLERİNİ, BİRLEŞTİRMEK LÂZIM!

İdlib, Türkiye açısından oldukça önemlidir.Terör örgütlerinin bu alana yerleşmeleri durumunda, ABD ve İsrail tarafından hedeflenen Kürt koridorunun Akdeniz'e açılma olanağı sağlanmış olacaktır.

İdlib, Türkiye açısından oldukça önemlidir. Terör örgütlerinin bu alana yerleşmeleri durumunda, ABD ve İsrail tarafından hedeflenen Kürt koridorunun Akdeniz'e açılma olanağı sağlanmış olacaktır. Bunu önlemek için de TSK her tedbiri almış durumda.

Özgür Suriye Ordusu, İdlib operasyonuna başlarken Türkiye tarafından da fırtına obüsleri ateşlenerek bu güçlerin bölgedeki 'ön temizliğine' destek sağlanmakta, bu suretle (ÖSO'nun arkasında ben varım!) mesajı vermektedir. Aslında bu işi, Suriye'nin Esad güçleriyle yapmak daha iyiydi. Ancak, öyle anlaşılıyor ki Erdoğan'la, Esad arasına sokulan KARA KEDİDEN henüz kurtulmuş değiliz.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Hatay-Reyhanlı sınır hattındaki varlığını her gün yapılan takviyelerle güçlendirirken, Cilvegözü ve Oğulpınar sınır karakollarında konuşlu 40 kilometre menzile sahip Fırtına obüsleri yaptıkları atışlarla ÖSO'ya destek verdi. Askeri kaynaklar destek atışlarının, Türkiye'ye kuş uçuşu 34 kilometre mesafede olan İdlib'in Batı kırsalında ilerleyen yaklaşık 500 kişiden oluşan ÖSO gücüne 'ön temizlik' amacıyla yapıldığını, gerekirse devam edeceğini söylemektedirler.

İran ve Rusya ile yapılan anlaşmalar, Türkiye'nin İdlib'e girmemesini gerektirmekte. Askeri kaynaklar, Astana'da varılan anlaşmaya eklenen angajman kuralları uyarınca Türk askerine, ancak kendisine müdahale edilmesi durumunda anında misliyle karşılık verme yetkisi verildiğini, anlaşmalar gereği bunun dışına çıkamayacağını vurgulamaktadırlar.

Bölge ülkelerinin elbirliği etmeleri, ABD'nin ve İsrail'in Büyük Ortadoğu plnlarına takoz oldu. ABD bile, yapılan harekta sözde destek çıkıyor!

İdlib, Türkiye için olduğu kadar, Şam için de çok önemli. İdlib, Suriye rejiminin bütünüyle kontrolü dışında kalan tek eyalet ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yönetimine karşı savaşanların kalesi olarak görülmekte. Türkiye ise PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'nin İdlib üzerinden bir hat oluşturmasını engellemek istiyor. YPG, Irak sınırından başlayarak Akdeniz'e kadar kesintisiz bir koridor oluşturmak için İdlib'in bir bölümünü ele geçirmek istiyor. Türkiye'nin İdlib içerisinde oluşturacağı askeri bölge, YPG'nin İdlib'e yayılmasının önünde engel olacak. Aynı zamanda buradaki sivillere güvenli bir bölge sağlanması ve bunun da olası bir göç dalgasının önünü kesmesi planlanıyor. Suriye'nin en büyük kentlerinden olan İdlib'de şu anda 3 milyon 700 bin kişi yaşıyor.

Türkiye'nin, Esad'la; Esad güçlerinin de Türkiye ile çatışma ihtimalleri hiç yok, gibi. Özgür Suriye Ordusu ise zaten Türkiye'nin desteği ve kararları doğrultusunda İDLİB'E doğru ilerliyor. Türkiye'de eğitilen ÖSO güçleri gruplar halinde Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan ve Fırat Kalkanı Operasyonu'yla terör örgütü DEAŞ'tan temizlenen Azez bölgesinden İdlib'e doğru harekete geçmiş bulunmakta.

Türkiye'nin yapacağı önemli bir hamle daha var. Artık, Özgür Suriye Ordusu ile Esad'ın kuvvetlerini barıştırmak! Suriye'nin bölünmesinin önüne geçilmesi için atılacak en önemli adım bu olacaktır.

Ve Türkiye isterse bu birleşmeyi çok rahatlıkla sağlayabilir!

'KIZLARI SİZE, ANNELERİ BANA!'

Geçmiş yıllarda, Eruh'ta medrese hocalığı yapan meşhur bir molla varmış. Gayet mütevazi olan hoca, kendi ev işlerini de kendisi görür, zaman-zaman, çırpı toplamak için ormana gider, topladığı çırpıları deste haline getirir ve iple bağlayarak sırtında evine götürürmüş.

Bu hoca, bir gün yine sırtında taşıdığı çalı-çırpı ile ormandan, evine gitmekteyken, iki genç görmüş. Nereye gittiklerini sormuş. Hocanın adını bilen, ancak kendisini hiç görmemiş olan gençler:

-Eruh'ta meşhur bir hoca var. Medresesine gidip FAKİH OLACAĞIZ

diyerek, adını vermişler.

Hoca, yine kendisini tanıtmadan gençlerle sohbete devam etmiş. Gençlerden biri:

-Duyduk ki, Hoca'nın çok güzel iki kızı da varmış. Büyüğünü ben, küçüğünü de benden küçük arkadaşım alır, böylece postu medreseye serdik mi, ömür boyu rahata kavuşuruz!

demiş.

Hoca yine kendisini tanıtmadan:

-Siz, Hoca'nın kızlarını alacaksınız, bari Annelerini de bana verin, sizin kayınpederiniz olayım!

demiş.

Gençler gülüşerek:

-Olsun, neden olmasın! Anneleri de senin olsun…

demişler.

Eruh'un girişinde Hoca ile gençler ayrılmışlar. Gençler sora, sora Medreseye giderlerken, Hoca da önce evine gitmiş, sırtındaki yükünü bırakmış, Medresenin yolunu tutmuş.

Hoca'nın geldiğini gören talebeler, ayağa kalkmışlar,

FAKİH OLMAK

için medreseye yeni gelen öğrenciler de tabii onlarla birlikte ayağa kalkmışlar. Bir de ne görsünler, Hoca, yolda görüp sohbet ettikleri kişi değil mi. Tabii, çok utanmışlar.

Hoca, gençleri yanına çağırmış ve şöyle söylemiş:

-Medreseye gelerek, FAKİH OLMAK istemeniz iyi. Hatta, hocanın yani benim kızlarımla evlenmek istemenizi de makul karşılarım. Ne de olsa gençsiniz, bekrsınız. Ama, ben 'Siz, Hoca'nın kızlarını alacaksanız, bari annelerini de bana verin!' dediğim zaman, sizin itiraz etmeniz ve 'Evli bir kadını sana nasıl verelim!' demeniz gerekirdi. Siz bunu yapmayarak haram bir işe rıza gösterdiniz. İşte, bu sebeple sizi talebe olarak kabul edemeyeceğim!

Bakmadan Geçme