GÖĞE ÇEKİLEN ADALET!
Dün Şehrimize gelen Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi (Ombudsman) Sayın Şeref Malkoç, Siirt Üniversitesinde konferans verdi.İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen 'Adalet, Ombudsmanlık ve Üniversiteler' konulu konferansta konuşan Malk
Dün Şehrimize gelen Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi (Ombudsman) Sayın Şeref Malkoç, Siirt Üniversitesinde konferans verdi. İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen
'Adalet,
Ombudsmanlık ve Üniversiteler'
konulu konferansta konuşan Malkoç, Türkiye'de demokratikleşme, insan hakları, refahın yaygınlaştırılması ve gelişmesi ile üniversiteler açısından önemli mesafeler aldığını söyledi.
'İnsan adaleti koruduğu, adaletli olduğu, yöneticiler adaletli davrandığı müddetçe o ülkede huzur ve barış, refah ve kalkınma olur'
diyen Sayın Malkoç'un bu sözlerine katılmamak mümkün değildir. Vatandaşlar olarak, bizim de istediğimiz ve aradığımız budur!
Tabii, bu durumda Türkiye'de adalete olan güvenin neden dibe vurduğu ve
(ADALET GÖĞE Mİ ÇEKİLDİ)
istifhamını duyanların sayılarının neden arttığı zihinleri kurcalamaktadır.
Hukukun bağımsızlığı, gerçekten, bütün bağımsızlıkların üstündedir. Hukukun bağımsız olmadığı yerlerde, bağımsız olan hiçbir şey yoktur. Bunun için
'ADALET,
MÜLKÜN TEMELİDİR'
denilmiştir. Adalet varsa, temel sağlamdır. Temeli sağlam olan binalarda, çatırdamalar olmaz!
Hukukun üstünlüğü, kğıt üzerindeki bir üstünlük değildir. Fiilen, hayatın kendisi olan ve yaşanan durumdur. Ayrıca, yasalar ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, yasaların tatbikatından sorumlu olanlar iyi değil, hele art niyetliyseler yine hukuk, hukuk olmaktan çıkar guguk olur!
Yasaların iyi olmaları kadar, uygulayıcıların da iyi olmalarının gereğine özellikle dikkatleri çekelim. Yasalar iyi, uygulayıcılar art niyetli ise vay o milletin haline! Şunu da anti parantez olarak vurgulayalım ki, demokrasiyle idare edilmeyen ülkelerde bile, adalet mefhumuna önem veren yöneticiler sayesinde, o ülke insanlarının huzur içinde yaşadıkları çok görülmüştür. Tarihin derinliklerine göz attığımızda, mesel bir
'HAZRET-İ ÖMER'İN ADALETİ'
hal örnek olarak gösterilir. Elbette, Hazret-i Ömer döneminde Arabistan'daki idare şekli ne demokrasiydi ve ne de cumhuriyet! Amma, Hazret-i Ömer'in Halifelik dönemi, adaletin en yaygın olduğu ve altın çağını yaşadığı dönemlerden biri olmuştur.
İslmiyet öncesinde de, adaletleriyle meşhur hükümdarlar gelmiş geçmiştir. Bunlardan biri de
'KASRE NEŞİRVAN'
adlı hükümdardır. Bu hükümdar adaleti öylesine parlatmıştı ki,
Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED (O'na al ve ashabına salat ve selm olsun)
bile, böyle ADİL BİR HÜKÜMDARIN DÖNEMİNDE DÜNYAYA GELMİŞ OLMAKTAN DUYDUKLARI MEMNUNİYETİ DİLE GETİRMİŞLERDİR.
Nuşirevan, İran'daki Sasani Devleti hükümdarlarındandır. Sasani Hanedanının yirminci hükümdarı olduğu belirtilir. Asıl adı Hüsrev'dir.
'NUŞİREVAN'
Pehlevi dilinde
'Anoşek - revan = Ölmez, ebedi ruh'
manasına gelir. Yani, unvanıdır. Putperestlerin zulümlerinden kaçarak kendisine sığınan bir Müslüman kafilesini, putperest Araplara karşı korumuş ve onlara teslim etmemiştir. Dertlerini, sıkıntılarını anlatmak için huzuruna çıkmak isteyenlere, adamları tarafından engel çıkarılmasın diye, sarayının kapısına büyük bir çan astırdığı, çanı çalanları huzuruna kabul ederek sorunlarını dinlediği, çözebilmeye muktedir olduklarını mutlaka çözdüğü anlatılır.
(ADALET ARAYAN EŞEK)
başlıklı bir yorumumuzda, bu konuya geniş bir şekilde yer vermiş, yaşlanıp, hastalanınca sahibi tarafından terk edilen bir eşeğin, sarayın yanından geçerken çanın bağlı olduğu ipe ayağının takılması sonucu yaşanan gelişmeleri aktarmıştık.
Hazret-i Ömer'in (Allah Ondan razı olsun) Halifeliği döneminde, kendisi ile bir Yahudi arasında meydana gelen hukuki bir sorunu çözmek için, Halifenin, Yahudi'yle birlikte, kadı'nın (hkim) huzuruna çıktıkları, Kadı'nın, Hazret-i Ömer'i suçlu bulduğu, bu durumdan memnun kalan Ömer'in 'Eğer, Yahudi'ye karşı beni koruyup gözetleseydin, bu kılıçla boynunu vururdum' dediği, buna karşılık, Kadı'nın da, döşeğinin altında sakladığı kılıcı göstererek, 'Sen de, eğer verdiğim karara razı olmasaydın, ben de senin boynunu bu kılıçla vururdum' diye söylediği belirtilir.
Adalete aykırı icraatları da
(HIKEM ÇIRÇIRO = ÇIRÇIRO'NUN
HÜKÜMLERİ)
başlıklı bir yorumumuzda işlemiştik.
(KARAKUŞİ HÜKÜMLER)
ile ilgili örnekler sunmuştuk.
Bu örnekler, adı cumhuriyet veya demokrasi olmayan rejimlerde bile, adaletin önemini vurgulamak açısından büyük önem taşırlar.
Sonuç olarak diyoruz ki ADALET! ADALET ve yine ADALET!!!
TAŞLAMALAR
ADALET İÇİN (GÖĞE
ÇEKİLMİŞ) DENİLİYOR
ADALETE DUYULAN
GÜVEN NEDEN TEKLİYOR
İŞİ EHLİNE VERMEK
İLE BAŞLAR ADALET
EHLİNE VERİLMEZSE
DOĞAR BİN-BİR MUSİBET
İŞLER EHLİNDE MİDİR
BUNA DİKKAT ETMELİ
İŞLER EHLİNDE OLSA
RAYINDA GİDER BELLİ
İŞİ EHLİNE VERİN
GVUR OLSUN İSTERSE
GVURA ADALETİ
VERİR ALLAH DİLERSE