GÜZEL ÖLÜM!!!

Türkiye'de, en ucuz olan şey ÖLÜMDÜR.Tabii, cinayet gibi kazalarla gelen ölümler! Maden kazaları, inşaat kazaları, trafik kazaları, iş kazaları ve diğer kazalar.

Türkiye'de, en ucuz olan şey

ÖLÜMDÜR

. Tabii, cinayet gibi kazalarla gelen ölümler! Maden kazaları, inşaat kazaları, trafik kazaları, iş kazaları ve diğer kazalar. Ülkemizin, iş kazalarıyla yaşanan ölümler açısından Avrupa birincisi olduğu belirtilmekte. Böylece, bir birincilik elde etmiş olmamız da takdire şayan bir durumdur!!!

Bizim yetkililer ve etkililer bu gibi iş cinayetleri sonunda genelde şu cümleleri kullanırlar:.

-Şehit oldular!

-Saatleri dolmuştu!

-Mukadderat!

-Çok güzel öldüler!

Bu Milleti kandırmanın en geçerli yolu, dini duygularını istismardan geçer. Bunun adına

(ALLAH İLE KANDIRMAK)

da denilir!

Ölümün güzeli var mı! Bütün ölümler acıdır! Hele gencecik insanların, kendilerinden ekmek beklenen çoluk, çocuk sahibi aile reislerinin. Bu gibi ölümleri

GÜZEL

bulanlara bizim de bir çift sözümüz olacak:

-Darısı başınıza!

ANEKDOT

Yaşlı adamın tek oğlu, genç yaşta ölmüştü. Cenaze törenine katılanlardan bazıları:

-Yüce ALLAH sabırlar versin

diyerek, yerinde bir üslupla taziyelerini sunarlarken, bazıları da:

-Hadi, başın sağ olsun!

Gibi kalıplaşmış sözlerle bilinçsiz bir şekilde taziyede bulununca adamcağız dayanamamış:

-Yahu, başım sağ olmuş, olmamış. Ne yazar! Ben, soğan başı kaybetmedim. Filinta gibi bir genci toprağa verdim

diyerek taziye tarzlarına karşı duyduğu tepkiyi  dile getirmiş.

BİR ANEKDOT DAHA

Bir kadıncağızın, hayatta tek dayanağı olan oğlu genç yaşta ölmüştü. Genci tekfin edip mezara götürecek ve toprağa verecekler amma, kadın bir türlü oğlunun cenazesini vermiyor.

Bunun üzerine köyün bilgesine durumu iletmişler. Onlara taktik vermiş:

-Bu acuzeye, hiçbir şekilde su ve ekmek verilmeyecek. Aç bırakılacak. Evinde, Oğlunun cesedinin bulunduğu duvara ekmek ve su kabı asılacak. Sonra, ölü evi terk edilerek anne, oğlunun cesediyle baş başa bırakılacak. Bekleyin bakalım o zaman ne olur!

Köyün bilgesinin dediğini yapmışlar. Evin bir odasında Çocuğun cesedinin dayalı olduğu duvara bir ekmek ve içi su dolu bir maşraba asmışlar. Sonra:

-Madem oğlunun cenazesini götürmemize ve gömmemize müsaade etmiyorsun, biz de seni oğlunun cesediyle baş başa bırakarak ayrılıyoruz.

Demişler. Kadıncağız razı olmuş. Ama aradan 2-3 gün geçince, öylesine acıkmış ve susamış ki, oğlunun cesedine basmak pahasına duvardaki ekmeği ve su maşrabasını almış. Kendi kendisine:

-Eyvah, ben ne yaptım!

diyerek, oğlunun cesedini tekfin, teçhiz etmek ve toprağa vermek için, komşularını çağırmak zorunda kalmış.

(

Yüce Allah, kimseleri açlık ve susuzlukla terbiye etmesin) özdeyişini anımsatarak diyoruz ki, cinayet gibi ölümlerin ardında yatan temel sorun, insanların aç kalma korkularıdır. Bunun için kendilerine ve ailelerini kuru ekmek yedirmek pahasına ölümü göze alabiliyor ve ölüm riski yüksek işlerde çalıştırılabiliyorlar…

Bakmadan Geçme