HAN-I YAĞMA SOFRASI!
Geçenlerde internette sosyal içerikli mesajları okuyordum.Vatandaşın biri devlet büyüklerimizin iki ayrı fotoğrafını paylaşmıştı.
Geçenlerde internette sosyal içerikli mesajları okuyordum. Vatandaşın biri devlet büyüklerimizin iki ayrı fotoğrafını paylaşmıştı. Birinin altına (SEÇİM ÖNCESİ SOFRA), diğerinin altına ise (SEÇİM SONRASI SOFRA) diye not düşmüştü. Seçim öncesi sofra gayet mütevazi bir yer sofrasıydı. Devlet büyüklerimiz gittikleri mütevazi bir alinin evinde yere çömelmiş, serginin üzerine serili sofrada, gittikleri ailenin bireyleriyle yemek yirorlardı.
Seçim sonrası sofrada ise aynı devlet büyüklerimiz
ortada, çapı 10 metre olan ve maliyeti 6,5 milyon TL olarak tahmin edilen büyük bir yemek masası etrafında lüks koltuklara oturmuşlar, birlikte yemek yiyorlar!
Lüks altın şeritli, yemek tabakları, altın varaklı bardaklar. Masanın ortasında, gökten zembille indirilmiş gibi kondurulan ve Hollanda'dan geldiği belirtilen güller. Sadece işçilik maliyeti 14 bin TL olarak hesaplanan masa örtüsü! Tabii, böyle masaya yakışacak mükellef bir iftar menüsü!
Bütün bu şatafatı görünce, akıllara ilk gelen elbette ki
Şair Merhum Tevfik
Fikret'in (HAN-I YAĞMA!)
adını verdiği meşhur şiir oldu.. Sözü fazla uzatmadan gelin bu güzel şiiri birlikte okuyalım, okuyalım da gerekli dersi alalım:
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!