(HANİ BENİM PAYIM!)

Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK ) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi ( TÜFE ) Eylül'de yüzde 0,65, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE ) yüzde 0,24 arttı.Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,20, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 16,2

Türkiye İstatistik Kurumu (

TÜİK

) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (

TÜFE

) Eylül'de yüzde 0,65, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi

(Yİ-ÜFE

) yüzde 0,24 arttı. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,20, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 16,28 olmuş. Buna göre Eylül ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 9,98, yurt içi üretici fiyatları yüzde 13,26 artmış görünüyor.

Gerçi TÜİK'İN enflasyon rakamları da yüksek ama size inandırıcı geliyor mu! Doğrusunu isterseniz, resmi rakamlar bana hiç inandırıcı gelmedi. Yaşam şartlarına bakarak enflasyonu iliklerimize kadar yüzde 20-30 dolaylarında hissediyoruz. TÜİK'İN elinde sihirli bir değnek olmalı ki, enflasyonu olduğundan düşük gösterme maharetini sergilemekte.

Bir başka yalan da kişi başına düşen milli gelirle ilgili. Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir 21 bin 146 dolar olarak ifade ediliyor. Yani TL olarak hesaplandığında bugünkü dolar kuruyla aşağı yukarı 75 bin TL. Bu durumda 2 nüfuslu bir ailenin yıllık gelirinin 150 bin, 3 nüfuslu bir ailenin yıllık gelirinin 225 bin, 4 nüfuslu bir ailenin yıllık gelirinin ise 400 bin TL olması gerekmez mi.

Daha geniş nüfuslu aileleri hesaba dahil etmeden, işsizleri, taşeronları, ve asgari ücretlileri bir yana bırakarak, en yüksek devlet memurlarının maaşlarına bir bakalım. 4 nüfuslu aile sahibi bir yüksek bürokratın yıllık gelirinin 400 bin lira olması için ayda 33 bin TL maaş alması gerekmekte. Yani, Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan hiçbir üst düzey bürokrat, hatta (çok yüksek maaş alıyorlar) diyerek hep kınadığımız milletvekili maaşı bile bu kadar değil. Yüksek bürokratların, memurların, işçilerin, emeklilerin, taşeronların ellerine geçmeyen bu yüksek gelir kimlerin ceplerine gidiyor. Bu ülkede yaşayanların yüzde 10'luk diliminin eline geçen yıllık ücret baz alınıyorsa, vatandaşlar olarak bizi ne ilgilendirir. Bu ülkede yaşayan insanların yüzde 90'ının milli gelirdeki payı yılda 3 bin-5 bin dolar bile değilken, kişi başına düşen milli geliri 21 bin dolar olarak açıklarsanız, bu paranın onda birini bile alamayan vatandaş haklı olarak

(HANİ BENİMPAYIM)

diye sormayacak mı!

Enflasyonda rakamları istediğiniz kadar düşük, milli gelir hesaplamasında istediğiniz kadar yüksek gösterin, vatandaş bunların hiç birine kanmaz, sonuç itibarıyla kendi cebine bakacaktır!!!

'BU SAATTEN SONRA, ELİNİ ÖPMEM!'

Geçmiş yıllarda (bu gelenek, şimdi de devam ediyor) Şehrimizde, Hac farizasını if edip geri dönenleri ziyaret edenler, özelikle Hacıların

AVUÇLARININ İÇİNİ ÖPERLERDİ.

Çünkü, Hacca giden kişilerin,

RAVDA-İ ŞERİFİN PARMAKLIKLARINI

elleriyle sarmış oldukları ve dolayısıyla o kutsal mahalle dokunmuş olmaları sebebiyle

MÜBAREK

kabul edilmelerindendi.

Öyle anlatılır ki, Hicaza atların, develerin sırtlarında gidildiği dönemlerde şakacı bir hemşerimiz, Hac görevini if etmekten dönen bir dostunu, Şehre vardığının ertesi günü ziyarete gitmiş. Dostu da, adetten olduğu üzere, sağ elinin avucunu öpsün diye uzatmış.

Ama, şakacı dostu:

-Seni, dün görseydim, TEBERRÜK NİYETİNE avucunun içini öperdim ama, üzerinden bir gece geçtikten sonra, artık, teberrük yanı kalmamıştır. Bunun için de öpmem!

demiş.

Arkadaşı:

-Dün ile bugün arasında ne fark var ki?

diye soracak olmuş.

Şakacı dostu cevap vermiş:

-Senin, Hac görevini if etmek için Siirt'ten ayrıldığın neredeyse altı ay olacak. Dün gece, muhakkak HATUNA SARILMIŞ, hasretlik gidermişsin. Kim bilir, MÜBAREKTİR niyetiyle öpeceğim avucunun içi HATUNUN NERELERİNE DOKUNMUŞ, NERELERİNİ OKŞAMIŞTIR. VALLAHİ ARTIK AVUCUNU ÖPMEM!

demiş. Dostunun bu esprisi karşısında kahkahalarla gülen yeni hacı:

-Sen daha önce gittiğin için, anlaşılan bu işi çok iyi biliyorsun

diye cevap vermiş.

Bizim de hemşerilerimize tavsiyemiz var. Hacdan döndüklerinin ilk gününde, dostlarınızı görürseniz, avuçlarının içini öpünüz. Ama, arada bir gece geçmişse, o elin bereketi artık gitmiştir. Haberiniz olsun…

Bakmadan Geçme