HIZLANDIRILMALI!
Başbakanımız Binali Yıldırım, bir basın mensubunun deprem konusundaki sorusunu yanıtlarken, ülkemizin her noktasında bu afetin riski altında bulunduğunu, afetin önüne geçmenin mümkün olmadığını ve her zaman için böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalınabi
Başbakanımız Binali Yıldırım, bir basın mensubunun deprem konusundaki sorusunu yanıtlarken, ülkemizin her noktasında bu afetin riski altında bulunduğunu, afetin önüne geçmenin mümkün olmadığını ve her zaman için böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalınabileceğinin altını çizerken, bu nedenle afetin az zararla atlatılmasına yönelik önlemler dışına yapılabilecek bir şey olmadığına vurgu yaptı ayrıca… Sayın Başbakanın dile getirdiği bir başka gerçek ise, ülkemizde depreme dayanıklı konuma getirilmesi gereken mesken sayısının da yaklaşık 7,5 milyon olduğu ifadesidir kanımca da…
Teknolojik ve bilimsel gelişmeler sayesinde depremlerdeki can ve mal kaybının en aza indirebildiği, afetin sık sık yaşandığı bazı ülkelerde alınan önlemlerden biliniyor ve ülkemizde de aynı önlemlerin alınmasına yönelik çalışmaların hızlandırılması gerektiğinin kaçınılmazlık arz ettiği görüşü paylaşılıyor kamu oyumuzda…
Hiçbir şey can kadar önemli olmadığına göre, depremle yaşamak mecburiyetinde kalan başka ülkelerde olduğu gibi afete yönelik önlemler, her türlü hizmetin üzerinde görülmelidir elbet… Başbakanımızca, depreme dayanıklı konuma getirilmesi gereken yaklaşık 7,5 milyon meskenin 15 yıllık bir zaman alacağı açıklamasının, olası bir depremde yaşanabilecek can kaybı açısından endişelendirdiğine tanık oluyorum önemli konudan konuşulan sohbetlerde ve son zamanlarda bazı değişik yörelerde yaşanıp ölümlere yol açmayan depremlerle nüfusu 20 milyona doğru yol alan metropol ilimiz İstanbul için olası bir depremde can kaybının yüksek oranda gerçekleşeceğini dile getiren açıklamaların, başkaları gibi 'Felaket tellallığı' içerdiğini düşündüğümden, bundan bir müddet önce aktardığım naçizane görüşüme dikkat çekmek isterim bir kez daha… Sayın Başbakanın belirttiği gibi, doğa afetinin önüne geçmek mümkün değil ama, yaklaşık 7,5 milyon olarak tahmin edilen depreme dayanıksız meskeni dayanıklı hale getirme sürecini 15 milyonun çok altına düşürmek mümkün… Bu beklentinin her türlü hizmetten çok daha önemli olduğu dikkate alınırsa, sözü edilen 15 yılı 7-8 yıla indirmek hiç de zor değil… 1999 yılından önce birçok kez deprem gerçeğiyle yüz yüze kalan ülkemizde çok sayıda can kaybı yaşandı, mal ziyan oldu maalesef… Bunun içindir ki, olası deprem afetlerinde can ve mal kaybının en aza indirilmesi noktası, her türlü hizmetten daha çok önemsenmelidir derken, bu önlemler içinde depreme dayanıklı olmayan meskenleri bir an önce dayanıklı hale getirmenin öncelik arz ettiğini de vurgulamak isterim aynı zamanda… Bu arada, ilimizin birinci derecede deprem kuşağında yer aldığının deprem uzmanlarınca ifade edildiğini de anımsatarak 'Yukarı Siirt' denilen yöresinin bir an önce kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilmesi beklentisine dikkat çekiyorum tekrardan!.