İKİ MUSTAFA'MIZ VAR, İKİSİNE DE KURBAN OLURUM!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları olarak bu hafta içinde iki büyük bayramı peş-peşe kutlayacağız.Kutlayacağımız ilk Bayram yarın idrak edeceğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramı'dır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları olarak bu hafta içinde iki büyük bayramı peş-peşe kutlayacağız. Kutlayacağımız ilk Bayram yarın idrak edeceğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramı'dır. 30 Ağustos Zafer bayramı ülkemizde her yıl büyük bir coşkuyla kutlanır. Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni

(Büyük Taarruz)

anmak için kutlanan bayramdır.

Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı iln edilmesi ise 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur.

30 Ağustos Zafer Bayramını bu yıl da büyük bir coşku ve heyecanla kutlayacağız. Türkiye Cumhuriyeti var oldukça da kutlamağa devam edeceğiz. İnşallah kutlanması ilelebet devam edecektir.

30 Ağustos Zafer Bayramının hemen ardından dini bayramlarımızın en büyüğü ve en önemlisi olan

KURBAN BAYRAMI

var. Hicri takvime göre kutlanan dini bayramlar, bu sebeple yıl içinde değişik günlere denk gelirler. 2017 miladi yılında Kurban Bayramı günleri 1-4 Eylül arası günlere denk gelmektedir ki, Cuma günü bayramın birinci günüdür. Kurban Bayramı, bilindiği gibi 4 gündür.

Kurban Bayramı hicretin ikinci yılından, yani;

'Hz. İsa'dan (O'na ve cümle

peygamberlere salat ve selam olsun)

sonra 623 yılında kutlanmaya başlanmıştır. O gün bugün kurban bayramları, bütün İslam diyarlarında büyük coşku ve heyecanla kutlanır. Hatta bu kutlayışlar birbirini çok seven iki kişi arasında, güzel söz anlamını taşıyacak deyişlere bile konu olmuştur. Bir şığın, sevdiğine karşı olan hislerini belirtmek için; '

Ey sevgili bir gün birbirimize bayram olursak! Sen bana 'şeker' (Ramazan Bayramı anlamında) ol. Ben sana 'kurban'

(Kurban Bayramı anlamında)

olurum'

der. Duyulan aşkın büyüklüğünün vurgulanması açısından, bu deyiş gayet anlamlıdır. Çok güzel bir betimlemedir.

Zafer Bayramı ile Kurban Bayramının kısa olarak tanımlarını yaptıktan sonra gelelim asıl konumuza.

Millet olarak TEK BİR ÖNDERİMİZ VE TEK BİR LİDERİMİZ VARDIR. Dini Önderimiz elbette ki Peygamberimiz Efendimiz MUHAMMED MUSTAFA (O'na al ve ashabına salat ve selam olsun) dır. Ondan başka önderimiz yoktur. Milli  Liderimiz ise Mustafa Kemal ATATÜRK'TÜR. Ondan başka liderimiz de yoktur. YANİ BİRİ ÖNDER, BİRİ LİDER iki MUSTAFAMIZ VAR.

MUHAMMED MUSTAFA'YA da, O'nun ismiyle müsemma Mustafa Kemale de,  KURBAN OLURUM!

'ARTIK O BİZİM ELİMİZİ ÖPECEK'

Siirtli iki kafadar genç arkadaş, gönül eğlendirmek için Adana'ya gitmişler, barlara, pavyonlara takılmışlar. Gittikleri pavyonun birinde ne görsünler. Yöremizin tanınmış şeyhlerinden birinin oğlu pavyonda oturuyor, sağında bir yosma, solunda bir yosma, önlerinde içki şişeleri…

Gözlerine inanamayarak

'acaba, gördüğümüz doğru mu!'

diye bakmışlar. Birbirlerine sorup, teyit etmişler. Sonunda, gördükleri kişinin, babasının ünlü bir şeyh olması sebebiyle zaman-zaman kendilerinin de elini öptükleri kişi olduğuna kesin kanaat getirmişler.

Bunun üzerine, gençlerden biri hemen koşmuş, etrafında olup bitenlerden ve görüldüğünden habersiz  gönül eğlendiren şeyhin oğlunun bulunduğu masaya gitmiş. Bir şey yapmasına fırsat vermeden tutup elini öpmüş, başına koymuş ve yanındaki yosmaların da duyacakları kadar yüksek bir sesle:

-Şeyhim, nasılsın!

demiş.

Kötü bir pozisyonda yakalanmanın mahcubiyeti içine düşen genç şeyh, ne diyecek ki!

Yüzü kıpkırmızı kesilen şeyhin masasından, kendi masasına dönen gence, arkadaşı çatmış:

-Ulan, görüyorsun ki, o da bizim gibi gönül eğlendirmeğe gelmiş. Ne demeye gider, elini öpersin?

diyecek olmuş. Muzip genç kıs-kıs gülmüş:

-Merak etme, bundan sonra biz onun değil, o bizim elimizi öpmek zorunda kalacaktır. Gayem, kendisini gördüğümüzü bilmesiydi.

diye cevap vermiş. Bu işin, böyle olacağı, hemen belli olmuş. Genç kafadarların pavyon hesaplarını da

şeyh efendi(!) ödemiş!

Bakmadan Geçme