İŞGÂL ALTINDAKİ ADALARIMIZ

Ege Denizinde Türkiye'ye ait 18 ada, adacık ve kayalığın Yunanistan tarafından işgal edildikleri uzun bir süreden beri dillendirilmektedir. Konu ana muhalefet partisi CHP tarafından TBMM Genel Kuruluna soru önergesi olarak taşınmış,hala tatmin edici bir cevap verilmemiştir. İşgal altındaki adalardan Keçi Adasının Yunanistan tarafından turizme bile açıldığı belirtilmekte.  Koçbaba ve Ardıççık adalarına ise Yunanistan tarafından güneş ve rüzgar enerji santrali kurulduğu iddiaları var. İşgal edilen ada, adacık ve kayalıkların Türkiye'nin oluğunun kanıtı uluslararası belgelerin 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmaları olduğunu belirtilmekte.

18 adamızı işgal etmiş olmalarına karşılık, Yunanistan Başbakanı Çipras'ın İsviçre'de gerçekleşen Davos Forumu'nda Türkiye'yi 'Ege'de tahmin edilemeyen agresif askeri hamleler yapan agresif bir komşu' olarak tanımlaması ve Türkiye'nin Afrin'de başlattığı ZEYTİNDALI harektına karşı çıkması bitlerinin kanlandığının işaretidir. Yunan Başbakanının sözlerini, Dışişleri Bakanı Kocias da destekleyerek 'Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesi, bütün Orta Doğu ve uluslararası hukuk için yeni sorunlar getiriyor. Kıbrıs sorunu gibi açık bölgesel sorunlar üzerindeki yan etkileri konusunda ayrıca endişeliyiz. Bu nedenle adil bir çözüm için her yeni girişimi destekleyeceğimiz hususunu tekrar ediyoruz.' ifadelerini kullanmış bulunmakta.

Evet, Ege denizindeki 18 ada, adacık ve kayalığımızı işgal eden Yunanistan'ın Türkiye hakkındaki görüşleri böyle. Afrin harektından çok önce, Ege Denizinde işgal edilmiş olan 18 adamızla ilgili sorununları çözümlenmeye odaklansaydık, daha iyi olmaz mıydı!

GERÇEK AMCA KİME DENİLİR!

Şehrimizde, Ermenilerin yaşadıkları yıllarda, Müslüman bir genç, iş yeri açmak için çok zengin olan öz amcasından destek istemiş. Ama amcası, destek olacak yerde, elinden gelse yeğenini bir kaşık suda boğacak meymenetsizin biriymiş. Tabii, isteğini geri çevirmiş ve destek vermemiş…

Müslüman gencin bir de zengin Ermeni bir komşusu varmış. Genç, iyi niyetli gördüğü ve hemen her gün

'SABAH-IL ĞEYR=HAYIRLI SABAHLAR'

diyerek selmlaştığı Ermeni'nin evine giderek, halini anlatmağa, maddi destek istemeğe karar vermiş. Kararını da uygulamış. Ermeni komşusu, çok yakın bir hüsnü kabul göstermiş. İş kurmak için, ümit ettiğinden çok daha yüklü bir parayı borç olarak vermiş.

Bir gün bu Ermeni'yi , elinde ciğer, evine gitmekteyken gören genç arkasından:

-Amca, Amca!

diye koşmaya başlamış.

Zorla ciğeri elinden almış ve:

-Sen zahmet etme, müsaade et, evine ben götüreyim, demiş!

O zamanların

'DABAKLAR'

çarşısında meydana gelen bu durum, gencin, öz amcasının çok gücüne gitmiş. Genç, ciğeri Ermeni'nin evine götürüp, geri döndükten sonra, öz amcası olan şahıs, genci yanına çağırmış. Yanında, çarşının ileri gelenlerinden birkaç kişi de varmış. Yeğenine hiddetle:

-Bunca kişinin ortasında bir Ermeni'nin arkasından 'amca, amca!' diye bağırmaya utanmadın mı?

demiş!

Genç, fırsatını bulmuşken, taşı gediğine koyacak bir cevap vermiş:

-Ben anlatayım, yanındaki hacı, hocalar da kim haklı, kim haksız karar versinler, demiş.

Sonra, Amcasının yanında oturmakta olan çarşının ileri gelenlerine anlatmağa başlamış:

-Biliyorsunuz, ben yetim olarak büyüdüm. Yıllarca, Amcamın yanında çırak gibi çalıştım. Üstelik, bu amcam, babamın mirasına da konmuştu. Benim gibi çıraklar 5 kuruş alırlarsa, amcam bana 1 kuruş verirdi. Yine ses etmez, sadakatle çalışırdım. Vakti gelince, Kendi iş yerimi kurmak için kendisinden borç sermaye istedim. Beni, kovmaktan beter etti. Borç  talep ettiğim bu Ermeni komşumuz ise, istediğim borcun 2-3 katı borç verdi, bana yardımcı oldu. Şimdi söyleyin bakalım, bana amcalık yapan kim. Babamdan kalan hakkımı da gasp eden ve borç istediğim zaman beni kovmaktan beter eden bu sözde Amcam mı, Ermeni bile olsa, insanlık gösterip, bana borç veren mi!!!