KEKLİKLER
Kış bastırdı ve havalar soğudu.Her kış mevsiminde eski yıllarda avlanan keklikler gelir aklıma.
Kış bastırdı ve havalar soğudu. Her kış mevsiminde eski yıllarda avlanan keklikler gelir aklıma. Sokul Meşayih ile Rasıl Fokani'de yani tarif etmek gerekirse Çarşı Camiinin hemen üst tarafında bulunan Çarşı ile Kuyumcular Çarşısının üst tarafında yer alan çarşıda hemen her bakkal dükkanının önünde avlanmış, boyunları kesilmiş onlarca keklik ayaklarından bağlı bir şekilde ipe dizili halde teşhir edilerek satışa çıkarılırdı. Öğlen saatlerine kadar bu iki çarşıda bazen 100 civarında keklik satıldığı olurdu ve özellikle perde pilavların olmazsa olmazı keklik etiydi.
Bunların dışında özellikle kış aylarında kurulan tuzaklar sayesinde yakalanmış kekliklerde canlı olarak pazara getirilerek satılıyordu. Birçok kişi de keklikleri canlı olarak satın alıp kendisi kesiyordu.
Yine o yıllarda soğuk ve kar yağışlı geçen kış mevsimlerinde başta Siirt Lisesi bahçesi olmak üzere kentin birçok yerine keklikler gelirdi. Hem de, birer ikişer tane değil. Yüzlerce keklikten oluşan sürüler halinde. Keklikler evlerin artıklarından, çöplerinden beslenmeye çalışıyorlardı.
1976 yılında Eruh ile Şırnak arasında telefon hattı çeken PTT ekibinde geçici işçi olarak çalıştım. Hiç unutmam günde 50 TL. yevmiye alıyorduk. Bir kekliği o zamanlar 5 yada 6 TL'den satıyorlardı. Yani bir işçinin bir günlük ücretiyle yaklaşık on keklik alınabiliyordu.
Yine Eruh ilçemize bağlı meşhur Paris yeni adıyla Üzümlük Köyünde bir vatandaşımız kır lokantası açmıştı. Kır lokantasının menüsü tek yemekten oluşuyordu. Keklik haşlama ve tandır ekmeği. Yanına birde organik sebze ve meyveler; domates biber salatalık üzüm ve incir gibi. Menü tek olduğu gibi ücret tarifesi de tekti; 5TL.
Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda bu konuda da içler acısı bir durumla karşı karşıyayız. Hovarda mirasyediler gibi hiç düşünmeden keklikleri avladık, yuvalarını, yemlenebilecekleri alanları bir-bir yok ettik ve bilinçsizce zirai ilaçlamalarla onları zehirledik.
Artık dağlarımızı keklikler süslemiyor ve dağlarımızın boynu bükük. Başka yerlerden getirttiğimiz keklikleri doğaya salarak dağlarımızı ve gökyüzümüzü eski zenginliğine kavuşturmak istiyoruz . Bakalım bunda ne kadar başarılı olabileceğiz? İşin doğrusu çok umutlu olmak isterdim ama, o kadar umutlu olamıyorum. Çünkü her şeyden önce doğaya saldığımız kekliklerin yasak olmasına rağmen zalim avcılar tarafından avlanıp avlanmadıklarından emin değilim.