'KONTROLLÜ SOSYAL HAYAT' VEYA 'YAŞAMAK BU MU YANİ'!!!
Artık, hiç bir şey 11 Mart 2020 öncesi gibi olmayacak.Hayatımıza giren Koronavirüs pandemisi yüzünden birkaç ay değil, belki birkaç yıl eski günlerimize geri dönemeyeceğiz.
Artık, hiç bir şey 11 Mart 2020 öncesi gibi olmayacak. Hayatımıza giren Koronavirüs pandemisi yüzünden birkaç ay değil, belki birkaç yıl eski günlerimize geri dönemeyeceğiz. Sevdiklerimize sarılıp, kucaklaşamayacağız. Bayramda bile el öptürmeyeceğiz, el öpmeyeceğiz. 11 Mart öncesi olduğu gibi AVM'lere serbestçe giremeyeceğiz. Yolda gördüğümüz tanıdıklarımızla fiziksel mesafeyi korumadan sohbet edemeyeceğiz. Yani, aramızda 2-3 metre mesafe olacak. .sesimizi duyurmak için bağırarak konuşacağız. Çayhanelerde, meyhanelerde kadeh tokuşturamayacağız. Gangsterler gibi, hep maskeli olacağız.
Türkiye'nin koronavirüse karşı mücadelede ilk dönemi tamamladığını açıklayan Sağlık Bakan Fahrettin Koca özgür olurken tedbirli olmamız gerektiğini de vurgulayarak yeni dönemin adını,
''Kontrollü sosyal hayat''
olarak açıkladı.
Salgınla mücadelede ilk hedefin hastalığı kontrol altına almak olduğunu belirten Bakan, Koronavirüsle mücadelede ikinci dönemde hedefin hastalığın önündeki fırsatları ortadan kaldırmak, hayatı yeniden düzenlemek olduğunu söyledi.
Kuaföre giderken, alışveriş yaparken, asansöre binerken ulaşıma, yoğunlaşmaya dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan, 'İki temel tedbir var. Birincisi dışarı çıkmamız gerekiyorsa mutlaka maske kullanacağız; ikincisi sosyal mesafeyi dikkatli bir şekilde ayarlayacağız. Virüsün solunum yoluyla kesinleşmiş bilgidir. Eğer sosyal mesafeyi ayarlamazsak maske tek başına yeterli olmayacaktır. Maske ve sosyal mesafe birbirini tamamlayan iki tedbirdir. Kontrollü sosyal hayat salgınla mücadelede sorumluluğun paylaşıldığı hayattır. Asansörden, stadyuma, iş yerinden her yere işbirliği ve uyum içinde uygulamalıyız. Fiziki etkileşimi asgariye indiren düzene kavuşturmalıyız. Toplumumuzun pratik zekası yeni ortama uyacaktır. Biz mücadelede olduğu gibi yeni hayata da öncülük edebiliriz. Sağlık ordumuz olarak bu süreçte test kapasitemizi arttıracağız.'
Görüldüğü gibi, uzun bir süre için 11 Mart 2020 öncesi günlere dönmemizin imknı yok gibi. Camiye, kiliseye, havraya girmek, dua etmek, sinemaya, tiyatroya, stada, gitmek, kahvede oturup okey oynamak, tavlada zar atmak, düğünlerde, derneklerde halay çekmek yok. Yok olan daha neler var neler. Böyle tatsız, tuzsuz bir yaşam olmuş, olmamış ne yazar! Bana kalırsa, eski yaşama dönülmeli. Pandeminin bulaşı oranı yüzde 60'a ulaştığı zaman, insanlar artık muafiyet kesbediyorlarmış. Bu arada, çok sayıda ölüm olayları yaşanabilir. Özellikle 65 yaş ve üstü yaşlılar için risk oranı oldukça yüksek.
'Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir'
diyerek, bırakalım, nüfus gençleşsin! Yaşlılar kızmasınlar diye anti parantes anımsatayım. Ben kendim, 77 yaşındayım.
'Ölmeden mezara koydular beni' şeklinde dillendirilen bir türkümüz var ya! Pandemiyle yaşamak galiba öyle bir şey
olacak.
Evet 'Kontrollü sosyal hayat' denilmişken, biz de diyoruz ki 'Yaşamak bu mu yani!'
TAŞLAMALAR
KONTROLLÜ OLACAKMIŞ
BUNDAN BÖYLE YAŞAMAK
ALAŞIR MIYIZ DERSİN
ZORDUR ELBET ALIŞMAK
TATSIZ, TUZSUZ BİR YAŞAM
HA OLMUŞ HA OLMAMIŞ
BOŞA KOYMA KENDİNİ
YENİ ORTAMA ALIŞ
KUCAKLAŞIP SARILMAK,
HALAY ÇEKMEK KALMADI
DÜĞÜN, DERNEKLER YAVAN
BOŞVER BÖYLE HAYATI
BEN ESKİYİ ÖZLEDİM
11 MART ÖNCESİNİ
BİRİ ELİMDEN TUTSA
ÇEKİP GÖTÜRSE BENİ