KORE SAVAŞINI ANIMSAMAK

25 Haziran 1950 günü Kore Savaşlarının başladığı tarihtir.Takvim yapraklarında (Kore Savaşı Başladı – 1950) notunu okuyunca, 1950'li yıllara gittim.

25 Haziran 1950 günü Kore Savaşlarının başladığı tarihtir. Takvim yapraklarında (Kore Savaşı Başladı – 1950) notunu okuyunca, 1950'li yıllara gittim. O yıllarda 7-8 yaşlarında bir çocuktum. Ancak, Kore Savaşıyla ilgili konuşulanları, Kore'ye asker olarak sevkedilen Siirtli gençlerin adlarını, ailelerine duyuyordum.

1950'de başlayan savaş 3 yıl sürmüştü. Bu savaşın başından itibaren stratejik noktalarda görev alan Türk Tugayı kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmişti. Genelkurmay Başkanlığınca Kore savaşlarıyla ilgili bilahare yapılan açıklamalarda 37 subay, 26 astsubay, 658 er olmak üzere toplam 721 şehit, 2147 yaralı, 346 hasta, 234 esir ve 175 kayıp verildiği belirtilmişti. Bu şehitlerden 4'ü Siirtliydi.

ALİ BELKIS, ÖMER KIYAS, MURAT TAŞ ve

MEHMET KOÇ

adlı bu yiğitler, vatanlarından binlerce kilometre uzakta şehit olmuşlardı.

462 Türk şehidi Güney Kore'de Seul-Pusan Kasabası yakınlarındaki Tanggok mezarlığı içerisinde bulunan Pusan Şehitliği'nde bulunmaktadır.

O yıllarda iki isim vardı ki, adları dillerden düşmüyordu. Bunlar Kore'deki Tugayımızın Komutanı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı ve Komutan Yardımcısı Celal Dora'ydı.

Yine çocukluk yıllarımda Kore'de iki ayağını birden kaybetmiş ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş Abdullah adındaki bir babayiğidi tanımak fırsatını bulmuştum. İki ayağını da dizinin altından kaybetmiş bu Şırnaklı yiğit sık-sık Gazetemizin Kurucusu rahmetli Dayım Mehmet Emin Kılıççıoğlu'nun kütüphanesine gelir sohbet eder, bu arada Kore hatıralarını anlatırdı. Ayaklarını, Kunuri Savaşında  kaybetmişti.

Kore Gazilerinden tanıdığım bir Hemşerimiz daha vardı. Aslen Mardinliydi ama uzun yıllar Şehrimizde ikamet etti. İşi marangozluk ve mobilyacılıktı. Savaşlarda bomba seslerinden kulakları sağır olmuştu. İşyeri, evimizin yanında, bugün Özgen Caddesi olarak bilinen yolun üzerindeydi. Onunla konuşurken çok bağırarak sesimizi duyurmak zorunda kalırdık.

Kore Gazilerinden tanıdığım bir Kahraman da, Lise yıllarında Milli Savunma Derslerimize hariçten giren

KEMAL SALDIRANER

adındaki subaydı. O da Kunuri savaşına katılmış kahraman gazilerdendi. Savaşırken yaralanmıştı. Ancak yarası ölümcül olmamıştı. Sık-sık Kore hatıralarını ve özellikle

KUNURİ SAVAŞINI

anlatırdı. Gür bir sesi ve hitabeti vardı. Diğer öğretmenler, normal şekilde derse girerlerken, sınıf mümessiline talimat vermiş, dersinin olduğu saatte içeriye girecekken,

(DİKKAT)

komutu vermesini istemişti. Sınıf mümessili arkadaş da Milli Savunma Derslerinde kapının önünde bekler, Hoca sınıfa adım atacakken

(DİKKAT)

komutu çeker, bütün sınıf ayağa kalkarak esas duruşa geçerdik.

Milli Savunma dersini dört gözle beklerdik. Çünkü Kemal Saldıraner Hocamız savaş hatıralarını anlatmak yanında, nükteli ve esprili konuşmalarıyla bütün öğrencilerin sevgisini kazanmıştı. Ders notu olarak bütün sınıfa da hep 10 üzerinden (on) verirdi.

(Türk olmanız, bu dersten ON almanız için yeterli bir sebeptir. Çünkü biz asker doğar, asker yaşar ve asker olarak ölürüz)

derdi.

Yine o yıllarda Siirtli halk ozanlarının

KORE SAVAŞI

için yaktıkları Siirtçe türküler dillerde dolaşıyordu. O türkülerden aklımda kalan bir

DÖRTLÜK

şöyleydi:

UYE IMMİ YE IMMİ

RIHNAL ASKAR U CİNE

VEDDEVNE KORE HARBİ

IFTAĞARU FİNE

Bu dörtlüğün Türkçe tercümesi şudur:

OY ANAM, OY ANAM

ASKERE GİTTİK GELDİK

KORE HARBİNE GÖTÜRDÜLER

BİZİMLE ÖĞÜNDÜLER

Evet, 1950 yılında Birleşmiş Milletlerin çağrısına uyarak

KORE'YE ASKER GÖNDERDİK.

Kore'de ilk 3 yılımız savaşlarla geçti. Orada büyük kahramanlıklar gösterdik. Çin Ordusunun çemberini süngüyle ve

(ALLAH-ALLAH)

nidalarıyla yararak büyük destanlar yazdık.

Kore'de savaşmasaydık, büyük bir ihtimalle kendi ülkemizde Rusya ile savaşmak zorunda kalacaktık. Çünkü o yıllarda Sovyetler Birliği Kars'ı, Ardahan'ı ve diğer bazı doğu illerimizi istediğini dillendirmeye başlamıştı.

NATO'YA GİREREK,

o yıllar için büyük bir tehlike olan Sovyetler Birliği taarruzlarından sınırımızı emniyete almış olduk.

Kore Savaşı 27 Temmuz 1953'te Sovyetlerin Amerika'nın yapmış olduğu önerileri kabul etmeleri ile son buldu. Ancak Türk Tugayı savaşın sona ermesinden itibaren Kore'de kalmaya devam etti. 1960 yılında bir bölüğe indirildi ve 1965 yılında ise sembolik anlamda bir manga bırakıldı. O da daha sonra yurda döndü.

Bu savaş, Türk askerinin yalnız kendi memleketi için değil dünya barışını koruma adına vatanından binlerce kilometre uzaklarda da ne büyük fedakarlıkla savaştığını kanıtlaması açısından önemlidir.

Artık çok az sayıda kalan KORE GAZİLERİMİZİ DE BİRER BİRER KAYBEDİYORUZ. Şehitleri ve gazileriyle meknları cennet olsun.

TAŞLAMALAR

EMEKLİLER, MEMURLAR

ZAMLARINI BEKLİYOR

ENFLASYONA EZİLMEK

İNANIN KAHREDİYOR

KEPÇEYLE ALMAKTAYKEN

VERİR ÇAY KAŞIĞIYLA

ASGARİ ÜCRETLİNİN

HALİNİ BİL VE ANLA

ASGARİ ÜCRETİN DE

ALTINDA KALANLAR VAR

KİMLER DERSENİZ ŞAYET

EMEKLİ GARİBANLAR

ÜLKENİN KAYMAĞINI

BİR AVUÇ KOPRADOR YER

AYRANIN SUYU BİLE

EMEKLİYE YOK BEYLER

Bakmadan Geçme