MAAŞLARA YAPILAN ZAM BARİ SEYYANEN OLSAYDI!
TÜİK'İN verilerine göre 2018 yılı enflasyonu TÜFE'DE yüzde 20.40, ÜFE'de ise yüzde 33.
TÜİK'İN verilerine göre 2018 yılı enflasyonu TÜFE'DE yüzde 20.40, ÜFE'de ise yüzde 33.64 olarak açıklandı. Her ne kadar çarşı ve pazarda durum çok daha yüksek bir enflasyonun kanıtı olsa bile hadi biz yine de iyi niyetle bu rakamların doğruluğuna inanalım. Peki, enflasyon oranı asgari yüzde 20 olarak belirlenmişken 2019 yılı için emeklilere, işçilere ve memurlara yapılan zam oranının yüzde 10.19 olmasının açıklaması nedir.
Devlet, kendi kurumu olan TÜİK verilerinin belirlediği enflasyon oranının yarısı oranında zam yaparken, asgari yüzde 10 kaybı olan emeklisini, işçisini, memurunu hiç mi kale almıyor! Bu insanlar nasıl geçinecek, yaşamlarını nasıl sürdürecek düşüncesini hiç mi dert edinmiyor!
Emin olun, 2018 yılının gerçek enflasyon oranı, açıklananın çok üstündedir. Bunu devletin yetkilileri ve etkilileri de gayet iyi biliyorlar ama gözlerini yummak işlerine geliyor. Hadi, biz 2018 enflasyonunu yüzde 20 olarak kabul ettik diyelim. Yüzde 10'luk kayıp ne olacak. Emekli, memur, işçi bu durumda ne yapacak!
Tabii, şöyle bir durum da var. Yüzde on artış, aylığı 10 bin olan üst düzey bürokratların maaşlarında 1000 TL artış sağlarken, aylığı 2 Bin TL olan küçük memurun, işçinin, emeklinin maaşına 200 TL olarak yansıyacaktır. Yani, az maaş alanlarla, maaşı yüksek olanların arasındaki makas daha da açılacaktır.
Oysa emekliye, işçiye, memura mesela seyyanen 500 TL zam verilseydi, maaşlar arasındaki makas açılmayacağı gibi, devlete maliyeti de pek yüksek olmayacaktı.
Küçük memur ile yüksek memur maaşlarda büyük bir dengesizlik olduğu ortada. Bu dengesizliğin giderilmesi ise, maaş zamlarının birkaç sefer seyyanen ve eşit olarak yapılmasına bağlıdır! Şunu da belirtmekte yarar var. İşin yükünü çekenler, aslında düşük maaş alan küçük memurlardır. Çoğu kere üst düzey bürokratların yaptıkları imza atmaktan ibarettir.
Artık,
(altta kalanın canı çıksın)
anlayışından bir an önce kurtulmak gerekmiyor mu…