METAL YORGUNU BELEDİYE BAŞKANLARI!
AKP'de (metal yorgunu) belediye başkanları olduğunu biz değil, bizzat AKP'nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan söylüyor.Bir süreden beri, bunları istifaya davet ettiği, davetine uyan Kadir Topbaş'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Ba
AKP'de (metal yorgunu) belediye başkanları olduğunu biz değil, bizzat AKP'nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Bir süreden beri, bunları istifaya davet ettiği, davetine uyan Kadir Topbaş'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından istifa etmesine karşılık, bazılarının ayak diremekte oldukları gözlemlenmekte.
Sayın Erdoğan'ın açık bir şekilde istifaya davet ettiği isimlerden biri de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek'tir. Ama öyle anlaşılıyor ki, Gökçek istifa etmemek için ayak direnmekte. İddialar odur ki Sayın Cumhurbaşkanıyla bir kere daha görüşmek talebinde bulunmuş.
Öyle anlaşılıyor ki, Melih Gökçek, ya istifa edecek, ya da İçişleri Bakanlığı kararnamesiyle görevden alınacak. Yani, HDP'li başkanlar gibi muameleye tabi tutulacak.
İstifaları istenen AKP'li belediye başkanları arasında Bursa ve Balıkesir büyükşehir belediye başkanları da bulunmakta. AKP'de metal yorgunu olarak saptanan 10'un üzerinde belediye başkanı bulunduğu ve bunlardan da istifalarının istendiği vurgulanmakta.
İstifaları istenen belediye başkanları için iki yol var. Ya metal yorgunu(!) olduklarını kabullenerek istifa edecekler, ya da ayak direnmeğe devam ederlerse, İçişleri Bakanlığı tarafından görevlerinden alınarak yerlerine kayyımlar atanacak.
İçişleri Bakanlığı, kararnamesiyle görevden uzaklaştırıldıkları zaman, onlara bir de suç isnat edilecek ve o suçtan dolayı yargılanmaya başlanacaklar. Yani
(ya kırk
katır, ya kırk satır)
deyimi gerçekleşecek.
Yeri gelmişken,
(Kırk katır mı, kırk satır
mı)
deyiminin nasıl ortaya çıktığına da açıklık getirerek yazımızı noktalayalım:
Bir masal deyimi olan anlatıma göre Sultanın biri büyük bir suç işlediğinden huzuruna getirilen suçluya ceza vermek için:
-Cezalardan ceza beğen! Kırk katır mı, kırk satır mı istersin?
diye sormuş.
Bunun üzerine kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu zanneden suçlu:
-Kırk katır!
seçeneğini tercih etmiş. Bunun üzerine bedeni katırlara bağlanan adam, her biri ayrı yönlere (deh)lenen katırlarla paramparça olmuş.
Bakalım, metal yorgunu AKP'li belediye başkanları
(kırk katırı mı, kırk satırı mı)
tercih edecekler…
'BELEDİYELER GİTSİN, ENCÜMENLER KALSIN!'
Bölgemizde il genel meclisleriyle, belediye meclislerine üye tespiti yapılırken çalışacak, işi bilecek adam aranmaz. Ağanın adamı, şeyhin yeğeni, zenginin damadı, başkanın akrabası gibi isimlerle listeler doldurulur.
Bu durum, yıllardan beri böyleydi, böyle olmağa devam ediyor. Anlatıldığına göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında, İsmet Paşa'nın Cumhurbaşkanlığı döneminde, Siirt Merkez ve diğer ilçe belediyelerinin meclis üyelerinden oluşan bir heyet, bazı işlerin takibi için Ankara'ya gitmişler.
Hele o yıllarda, Merkez ilçe dahil, belediye meclisi üyelerinin büyük çoğunluğu Türkçeyi bile doğru dürüst konuşmayı bilmiyorlarmış. Çünkü, Merkez ilçede Arapça (Siirt'çe), ilçelerin bazılarında yine Arapça (o zamanlar Sason ve Kozluk Siirt'e bağlıydı ve bu ilçelerde de Arapça konuşulurdu), diğer ilçelerde ise Kürtçe konuşulurdu. Tahsilli insanlarımızın sayıları da gayet azdı.
İşte, Siirt'in bazı sorunlarını aktarmak üzere ilimizi temsilen Ankara'ya gönderilen bu heyet mensupları, gittikleri bir bakanlıkta kendilerini tanıtırlarken:
-Siirt encümenlerinden 8 belediye geldik. Nazır hazretleriyle görüşmek istiyoruz!
demişler.
Herhalde, gidilen bakanın teşrifatçısı da (özel kalem müdürü) mukallit biri olmuş ki, bakana kastı mahsusa ile:
-Siirt encümenlerinden 8 belediye sizinle görüşmek talebinde bulunuyorlar!
diye arzetmiş.
Durumu çakan ve o zamanki Siirtlilerin, Türkçeye vukufiyetlerinin az olduğunu bilen bakan da teşrifatçısına:
-Belediyeler gitsin, encümen üyeleri teşrif etsinler!
demiş.
Teşrifatçı da, bakanın sözlerini heyete biraz da istihza ederek iletmiş. Bu durumu, heyetin Ankara'da aralarına aldığı ve yüksek tahsilde olan bir genç bilahare nakletmiş.
Gerçi, o dönemlerin Siirt'i ile bugünün Siirt'i arasında dağlar kadar fark var ama, inanır mısınız hal Türkçeleri yeterli olmayan il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerimiz bulunmakta…