NERDE YOLSUZLUK, ORDA YOKSULLUK!

Bir yerde YOLSUZLUK varsa, o yerde YOKSULLUK da mutlaka vardır.Çünkü yolsuzluk ve yoksulluk birbirlerine paraleldir.

Bir yerde

YOLSUZLUK

varsa, o yerde

YOKSULLUK

da mutlaka vardır. Çünkü yolsuzluk ve yoksulluk birbirlerine paraleldir. Bir toplumda yolsuzluk ne kadar çoksa, yoksulluk da o kadar çok demektir!

İnanınız ki,

yolsuzluklar

olmasaydı, Türkiye'de

yoksulluk

da olmazdı. Bu ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynakları değil 80 milyon, 180 milyon nüfusa bile yetecek kadar zengindir.

'Peki, o zaman neden bu ülkede yaşayanların yüzde 90'ı aç veya yarı aç yarı tok insanlardan

oluşuyor!'

diye sorulacak olursa, onun cevabı da belli. Çünkü ortalama her on kişinin payını bir kişi kapıyor. Bu işin ortalaması! Tabii bin kişinin, onbin kişinin hatta yüzbin kişinin hakkını yiyenler var!

Yaşadığımız toplumda bir değil birkaç yatları, katları, arabaları, villaları Karun gibi paraları olanları var! Hani

(Biri yer, biri bakar, kıyamet

bundan kopar)

denilir ya! İşte, sebebi bu!

Konuyla ilgili anlatılan bir anekdotu naklederek yazımızı noktalayalım:

İki eski arkadaş, yıllar sonra karşılaşmışlar. Biri gayet zayıf, cılız, çelimsiz ve hırpani kılıklı durumda. Diğeri balkon göbekli üzerinde marka katlık, gözlerinde çerçevesi altın gözlük, kolunda 700 bir liralık saat!

İyi kıyafetli, pejmürde arkadaşına söylenmiş:

-Dostum, seni gören millet açlıktan kırılıyor, zanneder!

Diğeri cevabı yapıştırmış:

-Seni görünce de, bu durumun sebebini fark eder!

Evet, çevremizde ne kadar çok yoksul varsa, o kadar da üç kğıtçı, sahtekr, dalavereci var demektir. Bunu böyle bilelim.

'SANA FARZ DEĞİL!'

Şehrimizde, geçmiş yıllarda bir kamu kuruluşunda

RÜŞVETÇİLİĞİ

ile bilinen bir memur, Cuma günü, Cuma namazı için kurum mirinden izin isteyecek olmuş. Memurun durumunu ve hakkında yapılan şikyetleri bilen kurum miri:

-Yok gitme, sana farz değil, demiş!

Memur, hemen kurumdaki hacı-hoca takımı olarak bilinen diğer bürokratlara gitmiş, müdürün aleyhinde kışkırtmak için:

-Gördünüz mü, sizin neredeyse 'evliy' dediğiniz müdür, 'Cuma namazına gitmeyin, farz değil!' diyor…

demiş. Bürokratlar içinde, söz konusu Cuma namazı olunca, istifa etmeyi bile göze alacak kadar gözü kara bir memur varmış. Bu söz üzerine hemen müdürün odasına gitmiş ve:

-Müdür Bey, bugün Cuma, arkadaşlar Cuma namazına gitmek istiyorlar. Siz 'Cuma namazı farz değil, gidilmeyecek' demişsiniz, bu ne demek oluyor, şimdi!

diyerek biraz da sert bir tonla açıklama istemiş:

Durumu anlayan Müdür, cevap vermiş:

-Ben, benden izin isteyen o şahıs için söyledim. 'Sana farz değil!' dedim. Diğer arkadaşlar gidebilirler!

Bakmadan Geçme