OLMADI HOCAM, OLMADI!
Maalesef İslam Dini hurafelerle kuşatılmıştır.Dinin özünden sapılarak, halkı uyutma ve avutma aracı haline getirilmiştir.
Maalesef İslam Dini hurafelerle kuşatılmıştır. Dinin özünden sapılarak, halkı uyutma ve avutma aracı haline getirilmiştir. İslam lemini geri bırakan ve medeni dünyadan koparan da budur. Oysa İslam dini akıl, mantık ve ilim dinidir. Bu mübarek dini hurafelerle beslemeğe kalkışmak, yapılan hataların en büyüğüdür. Tahsili yetersiz mahalle camii imamlarının, Fethullah Hocaların(!), Adnan Oktar'ların, Müslim Gündüz'lerin, Ali Kalkancı'ların, Cübelli'lerin ve benzeri cinci hocaların dini hurafelere boğmalarına gönlümüz razı olmazsa bile, güler geçeriz. Ama, unvanı Profesörse ve İlahiyat Fakültelerinde ders veren bir yetkili konumundaysa, bu gibilerin İslam Dini adına hurafelere takılmaları gerçekten üzüntü vericidir.
İlahiyat konusunda Türkiye çapında şöhret olan, katıldığı televizyon programlarında binlerce kişiyi çevresinde toplayan bir Hoca'dan, Prof. Dr. Sayın Nihat Hatipoğlu'ndan bahsediyorum. Yazımın başlığını teşkil eden
(Olmadı Hocam, olmadı!)
başlığını O'na hitaben yazdım. Bilindiği gibi Nihat Hoca 4 Kasım 2018 Pazar günü Baykan Veyselkarani'de ve Siirt'te birer konferans vermişti. Baykan ilçemizdeki etkinliği Baykan Kaymakamlığı, Şehrimizdeki etkinliği ise Siirt Belediyesi organize etmişti. Maalesef, Nihat Hoca'nın her iki konferansını da izlemek fırsatım olmadı. Ancak, yine de merak ettim ve İslam Dini adına ne gibi mesajlar verdiğini medyaya yansıyan haberlerden takip ettim. Elbette ki, Nihat Hoca önemli bazı mesajlar vermiştir. Ancak, yazılanlar doğruysa, Veyselkarani Hazretleri hakkında sözün tam anlamıyla hurafe sayılacak bir görüşe yer vermiştir. Önce, sosyal medyaya yansıyan paragrafı aynen okuyucularımıza sunalım, sonra, özellikle bu paragrafın bir bölümü üzerinde yorumlarımızı yapalım.
Paragraf aynen şöyle:
'Salonu dolduran Baykan, Veysel Karani ve Atabağlılara hitap eden İlahiyatçı Prof. Dr. Hatipoğlu Peygamber Efendimizin (S.A.V)'ın hayatından çarpıcı kesitler anlattı. İlahiyatçı Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Veysel Karani'nin sevginin timsali olduğunu belirterek, 'Veysel Karani, sevgili uğruna mesafeleri yok saymış bir kişidir. Onu anlatmak büyük mutluluktur. Veysel olmak çok zordur. Veysel Sevgili Peygamberi görmeden şık olmuş bir kişidir. Öyle bir sevgi ki, Peygamber Efendimizin Uhud'da bir dişinin şehit olduğunu duyunca kuytu bir köşeye çekilerek, 'Acaba şehit olan hangi dişidir' diyerek düşünmüş, 'O sevgilinin dişi yoksa benim de dişim olmasın' diyerek bütün dişlerini tek tek kırmıştır.'
Bu sözlerin hepsi güzel de, Peygamber Efendimizin (O'na al ve ashabına salat ve selm olsun) Uhud savaşında bir dişi şehit oldu diye, Veyselkarani Hazretlerinin bütün dişlerini kırması işi
HURAFENİN
DANİSKASI
değil de nedir!
Hoca, Veyselkarani Hazretlerinin dişlerini kırmasını anlatırken diyor ki
(KUYTU BİR KÖŞEYE
ÇEKİLEREK)
bu eylemi yaptı. Yani, bu cümlede bile (kimse görmesin, kimse haberdar olmasın) mesajı var. Peki, Veysekarani Hazretleri bu eylemi gizli bir şekilde yaparken(!) kim nasıl duydu, nasıl haber aldı!
İslam Dini akıl ve mantık dinidir. Kişinin, kendi bedeni üzerinde tahribat yapmasına asla müsaade etmez. Kişinin, kendi vücuduna bilerek zarar vermesi katiyetle haramdır. Şimdi, Hazret-i Veyselkarani'nin, Peygamber Sevgisini anlatmak için böyle bir hurafeyi nakletmenin sebebi nedir! Gaye, cemaati coşturup dişlerini kırmağa teşvik etmek mi!
Peygamber Efendimizi sevdiğimizi ispat için dişlerimizi kırmak değil, bilakis sünnetine uyarak MİSVAK (Peygamber Efendimizin kullandığı ve kullanılmasını tavsiye ettiği, misvak ağacından yapılan bir nevi diş fırçası) kullanmamız gerekir.
Evet, İslam Dinini hurafelerle beslemeğe(!) gerek de yok, ihtiyaç da yoktur! Kur'an-ı Kerim'in ışığında anlatmak yeterlidir.
TAŞLAMA
ÇIKARMIŞSA SATIŞA
VATANDAŞ BÖBREĞİNİ
KİMDİR DEYİN YİYENLER
DEVLETİN BÖREĞİNİ
EKMEK BULMAYANLARA
PASTA YİYİN DİYORLAR
KAYMAKLI KADAYIFI
ONLAR GÖTÜRÜYORLAR
MİLYONERLER ARTIYOR
BAKINIZ BU TEZADA
ASGARİ ÜCRETLİLER,
İŞSİZLER AÇ KALMADA
(BİRİ YER, BİRİ BAKAR,
KIYAMET BUNDAN KOPAR)
DEMİŞ ATALARIMIZ
KIYAMETE ÇOK MU VAR