'ÖLÜLERİNİZİ İYİLİKLE YADEDİNİZ!'
'Üzküru mevtaküm bi'l hayr' İslam dininin kuralıdır.'Ölülerinizi iyilikle yadediniz' anlamına gelir.
'Üzküru mevtaküm bi'l hayr' İslam dininin kuralıdır. 'Ölülerinizi iyilikle yadediniz' anlamına gelir. Kişi öldüğü ve mezara defnedildiği zaman telkinini yapan Hoca:
-Merhumu nasıl bilirdiniz?
diye sorar, hazır olanlar da:
-İyi bilirdik, ALLAH rahmet etsin!
derler ya! İşte, işin püf noktası budur! Ölen ölmüş, sevapları ve günahlarıyla Rabbinin sonsuz merhametine sığınmıştır. Kul hakkı hariç,
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN AFFETMEYECEĞİ HİÇ BİR GÜNAH YOKTUR.
Durduk yerde, böyle bir konuyu niye gündeme getirdik diye sorulursa, cevabını verelim.
Geçtiğimiz hafta Eski Başbakanlardan zamanının KARAOĞLAN'I Merhum Bülent Ecevit'le ilgili bir polemik
yaşandı.
ABD Başkanlarından Bil Clinton ile çekilen bir fotoğraf üzerinden 5 Kasım 2006 tarihinde Rahmeti Rahman'a kavuşmuş bir Devlet Büyüğünün ruhunu rencide edecek açıklamalar yapmak, öncelikle İslam dininin kurallarına aykırıdır. Hayattayken, birbirlerine etmedik hakaretler yapmayı itiyat haline getiren ehl-i siyaset, bari ölmüş olanları mezarlarında rahat bıraksınlar. Çünkü ölülerin, rakipleri olmaları mümkün değildir! Böyle bir vehme kapılmasınlar…
Merhum Bülent Ecevit nezaket kurallarına uyan, yazar, şair, edip bir devlet adamıydı. Siyasi amacını
(Ne ezilen, ne ezen, insanca, hakça bir düzen)
söyleminde vurgulamıştı. Bu bakımdan, 10 küsur yıl önce Rahmet-i Rahman'a intikal etmiş bir devlet adamını bir fotoğraf üzerinden hedef tahtasına oturtmak, re İslami ve de insani bir davranıştır.
Yeri gelmişken, ölülerin iyilikle anılmalarının önemine vurgu yapan iki anekdotla yazımızı noktalayalım:
BİRİNCİ ANEKDOT
Zararı sadece kendisine olan günahlar işlemiş bir kişi öleceğine yakın, birkaç fakire para vererek, öldüğü zaman, mezarı başına gitmelerini ve Hoca'nın, cemaate:
-Merhumu nasıl bilirdiniz?
sorusunu sorduğu zaman:
-İyi bilirdik!
demeleri konusunda anlaşır. Öldüğü zaman, paralı tuttuğu o adamlar, gerçekten de defin günü mezarı başında hazır bulunurlar. İmam Efendi:
-Merhumu nasıl bilirdiniz?
sorusunu yönettiği zaman, içtenlikle:
-Çok iyi bilirdik. ALLAH TAKSİRATLARINI AFFETSİN!
derler.
Öyle anlatılır ki, paralı şahitler o gece rüyalarında ölüyü cennete görürler. Kendilerine şöyle söyler:
-YÜCE ALLAH, ŞAHADETİNİZİ KABUL ETTİ VE BENİ CENNETİNE KOYDU. ALLAH, SİZDEN DE RAZI OLSUN!
İKİNCİ ANEKDOT
Ömrü boyunca her türle melanete bulaşmış, kul haklarına riayet etmemiş, zulümler işlemiş biri emri Hak vaki olup mezara götürülüp defnedilince, yine Hoca Efendi, usulden mevcut cemaate:
-Merhumu nasıl bilirdiniz?
diye sormuş. Ama hiç kimsenin içinden:
-İyiydi, ALLAH RAHMET ETSİN!
demek gelmemiş!
Bu sessizlik içinde, bir ses yükselmiş. Bir çocukluk arkadaşı şöyle demiş:
-Merhum, küçükken çok güzel GÜLLE OYNARDI!