Prof. Dr. Süleyman Çelik: Gelişmeleri Kim Yönlendiriyor?
PKK ve Hizbullah , Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyen iki terör örgütü… PKK 'nın partisi Çözüm Süreci nde, genel başkan olduğundan beri Kılıçdaroğlu'nun göz kırpmasına aldırmaksızın CHP'ye yüz vermedi, AKP ile kol kola yürüdü… AKP tarafından Çözüm Süre
PKK
ve
Hizbullah
, Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyen iki terör örgütü…
PKK
'nın partisi
Çözüm Süreci
nde, genel başkan olduğundan beri Kılıçdaroğlu'nun göz kırpmasına aldırmaksızın CHP'ye yüz vermedi,
AKP ile kol kola
yürüdü…
AKP tarafından Çözüm Süreci bitirilince, resmen olmasa bile
CHP ile yan yana
geldiler…
Bu ortamda gidilen 2023 genel ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde,
AKP Hizbullah'ın partisi
ile resmen ittifak yaptı…
PKK'nın partisi CHP
ile resmen ittifak yapmadı ama, 2019 yerel ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekledi…
2024 yerel seçimine doğru giderken CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel PKK'nın partisi ile resmen görüştü ve destek istedi…
Bu konuda görüşmeler ve pazarlıklar sürerken, sanki
birileri topa girdi
ve
Başak Demirtaş
, '
aday olabileceğini
' açıklayarak ortalığı karıştırdı…
Cumhuriyet yazarı Işık Kansu,
AKP
ile
PKK
'nın partisi arasındaki
gizli pazarlık
tan söz etti…
Bu arada AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, '
AKP bir Türk partisi değil. Kürt partisi de değil. Türkiye partisi'
diyerek PKK'lılara göz kırptı…
AKP'li Galip Ensarioğlu da Selahattin Demirtaş'ı överek onu destekledi…
Sonrasında PKK'nın önde gelenlerinden
Leyla Zana
'nın, Erdoğan'dan '
Çözüm Sürecini buzdolabından çıkarmasını'
istemesi ve ardından
Ahmet Türk
'ün '
CHP ile bir yere varılmaz. Çözüm AKP ile olur'
demesi ile gelişmeler anlam kazanmaya başladı!..
Başak Demirtaş'ın adaylıktan çekilmesinden sonra konuşan
Selahattin Demirtaş
AKP ile de görüşülmesini istedi…
Bu gelişmelere koşut olarak iktidar medyasında, daha önce CHP'ye payanda olmakla suçlanan PKK'nın partisine övgüler dizilmeye başladı…
***
Gelişmeler son günlerde dış politikada yaşananlarla birlikte değerlendirildiğinde, tablo daha iyi görülebilir!..
Türkiye'nin öne sürüdüğü koşulların hiçbiri yerine getirilmediği halde, CHP ve
MHP
'nin de desteği ile
İsveç
'in
NATO
'ya girişi kabul edildi…
Halk arasındaki deyimle, '
ne ölüme ne ölüne
' dercesine aradaki köprüleri yıkmış olan Erdoğan, bir gün aniden Atina'ya gidip
Micotakis
'le kucaklaştı…
14 Şubat'ta da Mısır'a gidecek ve
Sisi
ile kucaklaşacak…
Fakat Şam'a gidip
Esad
'la kucaklaşmak gündemde yok!..
Oysa ulusal çıkarlarımız öncelikle Esad'la kucaklaşmayı gerektiriyor…
Öyle görülüyor ki topa giren
Amerika
ve her şey onun istediği gibi oluyor…
Irak Kürdistanı
'ndan sonra
Suriye Kürdistanı
'nı da kurmaya çalışan ve sona yaklaşan Amerika, Esad'la barışmamızı istemiyor…
İstiyor ki Suriye'de rejim karşıtlarını desteklemeye devam edelim ve onlarla mücadele eden Esad, Suriye Kürdistan'ı kurulana kadar PKK/ PYD'ye dokunamasın!...
***
Suriye Kürdistanı'ndan sonra sırada
Türkiye Kürdistanı
mı var,
İran Kürdistanı
mı?..
Aslında Çözüm Sürecinin amacı Türkiye Kürdistanı'nı kurmaktı…
Epey de yol alındı ama muhalefetin direnmesi ile değil, gelişmeleri sessizce izlemiş olan halkın tepkisini AKP'yi iktidardan düşürerek göstermesiyle doğum gerçekleşmedi, düşük oldu!...
Şimdi Amerika bir kez daha denenmesini mi istiyor?..
Irak'ta ve Suriye'de gördük:
iç savaş
olmadan bu iş olmuyor!..
Amerika'nın istediği de bu…
Çünkü iç savaş çıkınca parçalanma Kürdistan'la sınırlı kalmaz, BOP haritası gerçekleşir, Montrö ortadan kalkar ve Karadeniz'e çıkacak Amerika Rusya'yı kıskaca alır!..
Bununla birlikte Amerika'nın hedefindeki asıl ülke Rusya değil, Çin!..
Çünkü Çin, Amerika için en tehlikeli ticari rakip…
Bu nedenle doğudan Japonya-Güney Kore- Tayvan ile, Güneyden Hindistan ile kuşattığı Çin'i orta doğudan da İsrail ve Kürdistan ile kuşatmak istiyor…
***
Yerel seçimden sonra önümüzde
4 yıl seçimsiz
bir dönem var, yani bu sürede halk devre dışında olacak ve ne yazık ki TBMM'de de bu gidişe direnecek bir muhalefet partisi yok!..
Elbette bölünme yasayla olmaz, fakat buna yönelik adımlar atılabilir…
Örneğin,
yerel yönetimlere özerklik
vermek, Anayasa'nın
ilk dört madde
sini değiştirmek gibi!..