Prof.Dr.Süleyman Çelik'in Kaleminden: Dünyanın Lanetlileri
' Dünyanın Lanetlileri ' Frantz Fanon 'un, Jean-Paul Sartre 'ın geniş önsözü ile 1960'ın başlarında yayımlanan kitabının adıdır.Kitapta sömürgeci Fransızlar ın, Cezayir Bağımsızlık Savaşı 'ndaki insanlık dışı uygulamaları ekseninde emperyalistler lanetlen
'
Dünyanın Lanetlileri
'
Frantz Fanon
'un,
Jean-Paul Sartre
'ın geniş önsözü ile 1960'ın başlarında yayımlanan kitabının adıdır. Kitapta sömürgeci
Fransızlar
ın,
Cezayir
Bağımsızlık Savaşı
'ndaki insanlık dışı uygulamaları ekseninde emperyalistler lanetlenmektedir…
Dinciler, '
içki bütün kötülüklerin anasıdır
' der. Bana göre ise '
bütün kötülüklerin anası emperyalizmdir/ sömürüdür.'
Dünyanın en kötüleri, lanetlileri de emperyalistlerdir/ sömürgenlerdir.
***
16.Yüzyıla kadar Avrupa geri, Avrupalılar açlıkla boğuşan, dünyanın en yoksul halklarıydı.
Ünlü tarihçi
Y.
N.
Harari, 'SAPİENS- İnsan türünün kısa bir tarihi'
adlı kitabında şunları yazmaktadır (sayfa 278): 'Roma İmparatorluğu, g
ücünü ve zenginliğini, esas olarak Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar'dan sağlıyordu.
Batı Avrupa
eyaletleri yoksul bir
Vahşi Batı
'ydı; maden ve köle dışında imparatorluğa çok az katkıları vardı.
Kuzey Avrupa
o kadar ıssız ve
barbar
dı ki, fethetmeye bile değmezdi
.'
Knut Hamsun
1890'da ilk baskısı yapılmış, en büyük romanı kabul edilen
Açlık
'ta, yeni keşfedildiği yıllarda kapağı
Amerika
'ya atarak açlıktan kurtulmak isteyen bir insanı anlatmaktadır. Bilet alacak parası olmayan adam bir gemiye gizlice binebilmek için günlerdir limanda aç olarak beklemektedir. Yazar kitabında roman kahramanın şahsında
aç
bir
insanın iç dünyası
nı betimlemektedir…
Aynı şekilde,
sosyal medya
da uzun süredir dolaşan bir iletide,
1500'ler
de
İngiliz
halkının
yoksulluk
içindeki yaşamı anlatılmaktadır. Örneğin, evlerin
çatılar
ının üst üste yığılmış
kamışlardan
yapıldığı, kamışların arasına
kuş, fare
vd
börtü böcek
lerin yuva yaptığı, özellikle yağmurlu havalarda bunların kayarak
evin içine
düştüğü; bugün İngiliz usulü yatak denilen, çevresinde 4 direk ve üstünde örtü bulunan yatakların, bunların gece uyurken üzerlerine düşmesinden korkanlar tarafından o zaman geliştirildiği bildirilmektedir. Evlerin zeminin toprak olduğu, yağmur yağdığında çatıdan akan suyun zemini çamurlaştırdığı, çare olarak yere saman serildiği, özellikle kış aylarında sürekli saman serilmesine bağlı olarak kapı açıldığında samanın dışarıya taştığı, bunu önlemek için kapının önüne bir tahta konduğu ve buna '
saman tutan
' anlamında '
thresh hold
' adı verildiği, zamanla iki sözcüğün birleşerek Türkçemizdeki '
eşik
' karşılığı '
threshold
' sözcüğüne dönüştüğü anlatılmaktadır. Ki zenginleri soyup yoksullara dağıtan ünlü İngiliz masal kahramanı
Robin Hood
kitap ve filmlerindeki yaşam koşulları, anlatılanlara uymaktadır...
***
Avrupalılar, tarihte '
Keşifler ve İcatlar
' adı verilen dönem başladıktan sonra, ipten kurtulmuş haydutlar gibi,
Afrika'dan Güneydoğu Asya'ya, Amerika'dan Avusturalya'ya
kadar gidip yağmaya/ sömürgeciliğe başlayınca açlık ve yoksulluktan kurtulmuş, varsıllaşmış ve dünyanın efendileri(!) olmuşlardır…
Dünyanın en
zengin doğal kaynaklar
ına ve en
güçlü insanlar
ına sahip
Afrika
'yı, posasını çıkarırcasına
iliklerine kadar sömürmüş
ve günümüzde açlıkla boğuşur duruma getirmişlerdir.
Amerikan yerlileri
ne, sözcüğün tam anlamıyla
soykırım
uygulamışlar;
İnka, Aztek
ve
maya
uygarlıklarına ait eserleri yağmalayarak yok etmişlerdir.
Bu insanlık suçlarını işlerken uyguladıkları yöntem, kısaca '
böl ve yönet
' olarak tanımlanır. Aslında, '
böl, vuruştur ve yönet
' demek daha doğrudur. Önce insanlar arasında
ayrımcılık
oluşturarak
birbirleriyle vuruştur
ur/
iç
savaş
çıkartır. Bunun için her iki taraftan da kendi ulusuna
ihanet edecek
yaratılışta olan
lanetliler
i satın alır. Bunlar, emperyalist ülkelerin haber alma örgütleriyle birlikte çalışarak ayrımcılığı sürekli kışkırtır,
yeni ayrımcılık
alanları oluşturmaya çalışırlar. Bu arada emperyalist ülke, bir yandan sureti haktan görünüp
hakem
rolü oynarken, bir yandan da
bölünme
sonucu ortaya çıkan
küçük devletler
in
koruyucu
luğunu üstlenerek sömürüyü sürdürür!..
Bunun en güzel örneğini,
Ruanda
'da görüyoruz. Sömürgeci
Belçika
lılar, ortak dil, gelenek, etnik geçmiş ve kültüre sahip
Tutsi
ve
Hutu
kabileleri arasında, bir tür yapay ırksal ayrımcılık oluşturmuş ve birbirlerine düşmanlaştırmışlardır. Onlar birbirleriyle vuruşurken Belçika, ülkenin zengin maden kaynaklarını yağmalamıştır. Aralarında o kadar düşmanlık oluşturulmuş ki ülke 1960'larda bağımsızlığını kazandıktan sonra da çatışmalar sürmüştür. Yeni sömürgecilik yöntemi
neoliberalizm
in ortaya çıkmasıyla bu kez
Fransa
ülkeye göz dikmiş ve bunların kışkırtmasıyla,
1994
yılında Tutsiler ve Hutular arasında çıkan çatışmalarda,
800 bin insan ölmüştür
…
Neoliberalizmin ilk kurban ettiği ülke
Yugoslavya
'dır. İnsanların yıllardır barış içinde yaşadığı
Avrupa'nın en büyük ülkesi
ni, küresel emperyalistler
ırk, din
ve
mezhep
farklılıklarını kışkırtıp
iç savaş
çıkartarak parçalayıp, sömürüye uygun
7 küçük ülke
yaratmışlardır…
***
Yarattıkları
komünizm fobisi
yle kendi halklarını ve uydularını kontrol altında tutan emperyalistler,
Sovyetlerin çökmesi
yle
yeni bir fobi yaratmak
gereksinimi duydular. Bu kez Hristiyanların bilinç altında bulunan
İslam fobisi
ni kullanmaya karar verdiler. Bu amaçla üç bin yurttaşını öldürme pahasına,
11 EYLÜL Senaryosu
nu uyguladılar:
Bisiklet çalmayı beceremeyecek sözde
Müslüman teröristler
11 Eylül 2001'de, aynı saatte dört yolcu uçağını kaçırdılar! Uçan sinek kadar küçük dronun saptandığı ABD hava sahasını kullanarak, New York'taki Dünya Ticaret Merkezi
İkiz Kuleler
ine, Waşhington'daki
Pentagon
'a (ABD ordusunun karargahı) ve bir başka
Federal Hükümet binası
na karşı
intihar saldırısı
yaptılar! Her ne hikmetse
İkiz Kuleler
e yapılan saldırılar başarılı oldu. İki bina
yerle bir
olarak içindeki
üç bin
insan
öldü. Buna karşı
diğer iki saldırı başarısız
oldu ve bu binalarda bir hasar oluşmadı. Çünkü bu binadakiler ABD için çok önemliydi. İkiz Kulelerdekiler yerleri doldurulabilecek sıradan insanlardı!..
Sahip olduğu büyük
propaganda gücü
ile yalnız kendi yurttaşlarını değil, başta Müslümanlar olmak üzere dünyanın tüm
sıradan insanlar
ını inandıran Amerika, bu olaydan sonra İslam dünyasına karşı, zamanın Başkanı G.W.
Bush
'un deyişiyle,
Haçlı Seferi
başlattı! Haçlı Seferi, daha sonra
Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi
(GOP) adı verilecek, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu
25 ülkenin sınırları
nı değiştirecek, bir projeye dönüştü.
Bunlar açıkça konuşulur ve uygulamalar yapılırken
Müslümanlar
gelişmeleri
aldırmazlık durumunda
izlediler. Hatta bazı devletler uygulamalara yardımcı oldular. Zaten yöneticilerin çoğu Amerika'nın adamıydı. Aralarında 'projenin eşbaşkanı olduğunu' söyleyenler bile vardı!..
Proje
Afganistan, Pakistan, Irak, Libya
ve
Suriye
'de uygulandı…
Bugün, projenin sona erdiğini öne sürenler var. Oysa Amerikalıların, Lozan'da Sevr çöpe atıldığında söyledikleri bir söz vardır: '
biz büyük devletiz. Projelerimizi er ya da geç gerçekleştiririz!..'
Bunları bilelim. Bu kapsamda açık ya da örtülü olarak ülkemiz üzerinde oynanan ve son zamanlarda yoğunlaşan oyunları aklımızı kullanarak değerlendirelim. Yoksa çok büyük acılar yaşayacak ve yok olacağız!...