Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu Tecrit Altında Temsiliyet, Abdullah Öcalan'ın PKK Kongresine Telekonferans Yoluyla Katılımının Siyasal Anlamı
Özet: Remzi Kartal'ın açıklamaları, Abdullah Öcalan'ın PKK 12.Kongresi'ne telekonferans yoluyla katılımını ve bu katılımın önemini vurgulamaktadır.
Özet:
Remzi Kartal'ın açıklamaları, Abdullah Öcalan'ın PKK 12. Kongresi'ne telekonferans yoluyla katılımını ve bu katılımın önemini vurgulamaktadır. Kartal, Öcalan'ın kongreye sunduğu perspektifin, PKK hareketinin geleceği ve ideolojik doğrultusu açısından kritik olduğunu belirtiyor. Bu durum, Öcalan'ın fiili olarak cezaevinde olsa da hareket içindeki liderliğinin ve etkisinin devam ettiğini ortaya koymaktadır. Kartal'ın ifadesine göre, Öcalan'ın video mesajı kongreye katılanlara bir yön vererek, PKK'nin ideolojik çerçevesini şekillendirmiştir. Bu bağlamda, Öcalan'ın telekonferansla kongreye katılması, Kürt hareketinin liderlik figürünün sürekliliği ve PKK'nin barış sürecine ilişkin duruşunu yeniden pekiştirmektedir. Ancak bu açıklamalar, PKK'nın barışa dair somut bir adım atıp atmadığı sorusunu da gündeme getiriyor. Kartal'ın vurguladığı bu durum, Türkiye'deki çözüm süreci için hala önemli soruların ve engellerin olduğunu ortaya koymaktadır.
Giriş:
2025 yılının Mayıs ayında KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal'ın Stêrk TV'de yaptığı bir açıklama, Türkiye'de kamuoyunu ve akademiyi yeniden çalkaladı. Kartal'ın belirttiğine göre, Abdullah Öcalan, PKK'nin 5-7 Mayıs tarihlerinde Medya Savunma Alanları'nda düzenlediği 12. Kongresi'ne telekonferans yoluyla katılmış ve kongrede bir video mesajı izletilmiştir. Bu iddia, sadece teknik bir detaydan ibaret olmayıp, örgütsel meşruiyet, devletin egemenlik algısı ve olası bir müzakere paradigmasının yeniden çerçevelenmesi açısından dikkate değerdir.
1. Hukuki ve Siyasal Egemenlik Bağlamında Tezatlar
Abdullah Öcalan, 1999 yılından bu yana İmralı Cezaevi'nde tutulmakta olup, özellikle son yıllarda tam bir iletişim yızığına (total tecrit) maruz kalmaktadır. Ne avukatlarıyla ne de ailesiyle görüşmesine izin verilmemektedir. Bu koşullar altında bir 'telekonferans' aracılığıyla kamuya hitap etmesi, ya Türk devletinin bilgisi ve izni dışında gerçekleşmiş bir eylem anlamına gelir ki bu teknik olarak zordur, ya da bu mesaj daha önceden kayda alınıp örgütsel strateji gereği kongreye yansıtılmıştır. Her iki durumda da, Türkiye'nin örgüt liderliğine yönelik 'etkisizleştirme' siyasetiyle taban tabana zıt bir durum ortaya çıkmaktadır.
2. Liderlik Figürü Olarak Öcalan ve Temsiliyetin Devamlılığı
Telekonferans iddiası, Abdullah Öcalan'ın fiziki varlığından bağımsız olarak ideolojik ve stratejik liderliğinin PKK içinde sürekliliğini koruduğunu gösterir. Öcalan'la ilişkili her türlü mesaj, PKK için hem siyasal meşruiyet kaynağı hem de yönsel bir istikamet işlevi taşımaktadır. Bu bakımdan, cezaevinde bulunması liderlik etkisinin sona erdiği anlamına gelmemektedir; aksine, sürekli güncellenen bir politik figür olarak varlığını sürdürmektedir.
3. Barış Müzakeresi Perspektifi ve Dolaylı Çağrı
Öcalan'ın mesajının bir şekilde kongrede yer alması, PKK tarafından barışçı çözüme dair yeni bir irade sunumu olarak da okunabilir. Zira Öcalan, 2013-2015 çözüm sürecinde hem Türk devleti hem de örgüt nezdinde ana aktör olarak kabul edilmişti. Bu nedenle kongrede yer alan mesaj, Ankara'ya dolaylı bir 'müzakere masasına dönülmelidir' çağrısı niteliği taşıyabilir. Örgütsel açıdan Öcalan'ın gür sesi olmadan bir barış sürecinin meşruiyet kazanamayacağı düşüncesi yeniden öne çıkmaktadır.
Sonuç:
Remzi Kartal'ın çıkışı, basit bir medya görüntüsü olmaktan çok öte, hem PKK'nin örgütsel devamı hem de Türkiye'de barış politikalarının yeniden inşası bağlamında önemli sinyaller içermektedir. Bu gelişme, siyasal liderliğin sadece fiziksel mevcudiyetle sürmediğini, aksine ideolojik temsille devam ettiğini gösteren çarpıcı bir örnektir. Türkiye'de barışın yeniden inşa edilebilmesi için, bu sembolik görüntülerin arkasındaki yapısal taleplerin ciddiyetle analiz edilmesi gerekmektedir.