Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu'nun Kaleminden: Ortadoğu'da Nükleer Gerilim: İran-İsrail Asimetrik Çatışması
Ortadoğu'daki siyasi manzara, İran'ın nükleer programı üzerinden yıllardır süregelen bir tansiyonu içinde barındırıyor.İran'ın nükleer silah geliştirme iddiaları, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri için adeta bir 'evrensel korku hikayesi' haline
Ortadoğu'daki siyasi manzara, İran'ın nükleer programı üzerinden yıllardır süregelen bir tansiyonu içinde barındırıyor. İran'ın nükleer silah geliştirme iddiaları, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri için adeta bir 'evrensel korku hikayesi' haline gelmiş durumda. Özellikle 2018 yılında ABD'nin İran Nükleer Anlaşması'ndan (JCPOA) çekilmesiyle birlikte bu konu daha da gündeme oturdu. İran'ın nükleer alandaki potansiyelini değerlendiren birçok ülke, bu durumun bölgede bir 'güç dengesi' krizine yol açabileceği konusunda alarm veriyor. Bu çalışma, İran ve İsrail arasındaki nükleer gerilimlerin sebeplerini ve bu süreçte diğer ülkelerin nasıl pozisyon aldığını inceliyor.
İran'ın Nükleer Programının Gölgesinde Ortadoğu'da Tansiyon
Ortadoğu'da güç dengesi, tarihsel olarak farklı devletlerin bölgesel üstünlük sağlama çabaları ile şekillenmiştir. Ancak İran'ın nükleer programı, İsrail başta olmak üzere birçok ülke için varoluşsal bir tehdit olarak görülüyor. İran, nükleer silah geliştirdiği iddialarını sürekli reddetmekte, fakat son zamanlarda bazı politikacılar, İran'ın bu alanda önemli bir ilerleme kaydettiğini ileri sürüyor. Nitekim Ağustos 2024'te bazı Amerikan yetkililerinin İran'ın nükleer programının 'reddedilemez işaretler' gösterdiği yönündeki beyanları, bu durumu daha da karmaşık hale getirdi.
Asimetrik Çatışma: İran ve İsrail'in Tehdit Algıları
Gazze'de son dönemde yaşanan çatışmalar, İran-İsrail arasındaki asimetrik çatışmayı yeniden alevlendirdi. İsrail, İran'ın nükleer silah geliştirme çabalarını bir güvenlik tehdidi olarak değerlendirdiğinden, İran'ın nükleer programını uluslararası alanda tartışmaya açma çabasını sürdürüyor. Bu noktada, İsrail'in güvenlik stratejisi, bölgedeki askeri dengeyi koruma amacı taşıyor ve bu da İran'ı nükleer konusunda 'caydırıcı' bir adım atmaya zorluyor.
İran İçindeki Tartışmalar ve Nükleer Fetva
İran'ın nükleer programı ile ilgili tartışmalar sadece uluslararası alanda değil, İran'ın kendi iç siyasetinde de önemli bir mesele haline geldi. İran dini lideri Ali Hamaney'in 2003 yılında verdiği ve nükleer silah geliştirilmesini yasaklayan fetva halen geçerli, ancak İran içerisinde bu fetvanın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dair sesler yükseliyor. İran içinde bazı gruplar, İsrail'in saldırgan tavırlarına karşı nükleer silahlanmayı savunurken, resmi otoriteler bu konuda temkinli bir tavır sergiliyor.
ABD'nin Rolü ve Ortadoğu'daki Diğer Aktörlerin Pozisyonu
Ortadoğu'daki birçok ülke de İran'ın nükleer programını yakından takip ediyor ve bu durumun bölgesel güç dengelerini nasıl etkileyeceğini değerlendiriyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi ülkeler, nükleer silahlanmanın Ortadoğu'da bir güç mücadelesine dönüşmesi durumunda kendi pozisyonlarını yeniden gözden geçirme gereği duyabilirler. Ayrıca, ABD'nin bölgedeki müttefikleri üzerindeki baskısı, İran'ın nükleer programını sınırlamaya yönelik stratejiler geliştiriyor. Ancak Washington yönetiminin politikaları, yaklaşan başkanlık seçimleri nedeniyle net bir tavır sergilemekte zorlanıyor.
Sonuç
Ortadoğu'daki nükleer gerilim, İran'ın nükleer kapasitesini geliştirmeye devam ettiği iddialarıyla daha karmaşık hale geliyor. İran ve İsrail arasındaki asimetrik çatışma, bölgedeki diğer aktörleri de doğrudan veya dolaylı olarak etkiliyor. Tahran yönetimi, nükleer programına dair uluslararası kamuoyunda yarattığı belirsizlikle kendi pozisyonunu korumaya çalışıyor ve bu sayede İsrail'i savunmada kalmaya itiyor. ABD ise İran'ın nükleer gelişimini sınırlamak adına diplomatik yolları zorlarken, bölgedeki müttefikleri de bu denklemde konumlarını güçlendirmek için yeni stratejiler geliştiriyor.
Bu makalenin ana tezleri şu şekilde özetlenebilir:
İran'ın Nükleer Programının Ortadoğu'daki Güç Dengesi Üzerindeki Etkisi: İran'ın nükleer programı, Ortadoğu'da hem bölgesel hem de küresel güvenlik açısından bir tehdit olarak algılanmaktadır. Özellikle İsrail başta olmak üzere birçok ülke, İran'ın nükleer programının bir güç dengesi krizi yaratmasından endişe duymaktadır.
İran ve İsrail Arasındaki Asimetrik Çatışma: İran ve İsrail, Ortadoğu'da dolaylı olarak bir asimetrik çatışma içindedir. İsrail, İran'ın nükleer programını kendi güvenliğine tehdit olarak görmekte ve bu tehdidi caydırmaya çalışmaktadır. Bu asimetrik çatışma, diğer bölgesel aktörlerin de tutumlarını etkilemektedir.
İran İçindeki Farklı Görüşler ve Nükleer Fetva: İran'da dini liderin nükleer silah geliştirmeyi yasaklayan fetvasına rağmen, bazı gruplar İsrail'in tehditlerini gerekçe göstererek nükleer silahlanmayı savunmaktadır. Bu durum, İran içindeki siyasi tartışmaların da boyutunu göstermektedir.
ABD'nin Rolü ve Bölgesel Müttefiklerinin Pozisyonları: ABD, İran'ın nükleer programını sınırlandırmak için diplomatik ve askeri baskıyı sürdürmekle beraber, bölgedeki müttefikleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye de bu durum karşısında kendi konumlarını yeniden değerlendirme ihtiyacı duymaktadır. ABD'nin politikalarının belirsizliği, Ortadoğu'daki diğer ülkeleri İran'a karşı daha dikkatli stratejiler geliştirmeye zorlamaktadır.
Ortadoğu'da Nükleer Silahlanma Tehlikesi: İran'ın nükleer programı çevresindeki bu gerilim, bölgenin bir nükleer silahlanma yarışına girme riskini doğurmakta, böylece bölgesel istikrarı tehdit etmektedir.
Bu tezler, İran'ın nükleer programının yalnızca İran ve İsrail ilişkilerini değil, bölgedeki diğer ülkeleri de etkileyen geniş kapsamlı bir sorun olduğunu savunmaktadır.
31 Ekim 2024, Lüksemburg