RAHOT IR RAHHAN INDOR EL ÇAKÇAKOYE!
Bugünkü yorumumuzun başlığı da Siirt Arapçasıyla söylenmiş bir atasözüdür.(RAHOT IR RAHHAN, INDOR EL ÇAKÇAKOYE!) Bu atalar sözünü Türkçeye (Değirmen yitirdik, biz düdüğünü arıyoruz) şeklinde tercüme edebiliriz.
Bugünkü yorumumuzun başlığı da Siirt Arapçasıyla söylenmiş bir atasözüdür.
(RAHOT IR RAHHAN, INDOR EL
ÇAKÇAKOYE!)
Bu atalar sözünü Türkçeye
(Değirmen yitirdik, biz düdüğünü arıyoruz)
şeklinde tercüme edebiliriz.
Peki, bu atasözünü yorumumuzun başlığına almak nereden icap etti diyorsanız, onu da anlatalım.
12 Eylül 2017 tarihli Resmi Gazete'de İlimizin dört köyünün Batman'a bağlandığına dair karar yayınlanmıştı. Kararda (Siirt İli Merkez İlçe Gaziler, Güneşli, Kayıklı ve Kelekçi Köylerinin, Batman İli Hasankeyf İlçesine bağlanması, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2 nci maddesinin (B) bendine göre uygun görülmüştür.) denilerek 4 köyümüz Batman'a bağlandı ya! Duyarlı hemşerilerimiz haklı olarak tepkilerini dile getirmekte, bu konuda bizi de sessiz kalışımızdan dolayı tenkit etmektedirler.
Siirt, tarihinin en büyük operasyonunu 1990 yılında yaşadı. 2 ilçesi Batman ve Şırnak) il yapılırken Kozluk, Sason, Beşiri, Güçlükonak ve 200'ün üzerinde köy de yeni illere bağlanmıştı.
16 Mayıs 1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Batman ve Şırnak'a il statüsü verilmiş, Siirt topraklarının yarısına yakınını kaybetmişti. İşte
(değirmenin gitmesi)
olayı budur. Biz, ta 1990'lı yallarda değirmeni yitirmişiz, şimdi bu büyük kaybın yanında
DÜDÜK
bile olmayan 4 köy için mi ah-vah edelim. Hem zaten iş olmuş bitmiş,
ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇMİŞTİR.
Batman ve Şırnak Siirt'ten koparıldıklarında duyduğum üzüntüyü dile getirmek açısından ta o zamanlarda yazdığım, kitaplarımda da yer alan bir şiirimi yaralarımın deşilmesi sebebiyle yeniden okuyucularımla paylaşmak istedim.
İşte Siirt'in üçe bölünmesine duyduğum tepkiyi dile getirmek amacıyla ta 1990'lı yıllarda yazdığım şiir:
KANADINI KOLUNU
KIRDILAR MI SİİRT'İM
ALLI TURNALAR GİBİ
VURDULAR MI SİİRT'İM
ŞIRNAK'I ŞEHR-İ NUH'U
BATMAN OLAN İLUHU
SASON İLE KOZLUK'U
ALDILAR MI SİİRT'İM
BEŞİRİ, GÜÇLÜKONAK
ARTIK SENİN DEĞİL BAK
NİCE KÖYÜNÜ NAHAK
ÇALDILAR MI SİİRT'İM
SENİ BULUP SAHİPSİZ
HEP KODULAR NASİPSİZ
GİDENE KARŞI BİR GİZ
VERDİLER Mİ SİİRT'İM
BİD SAYDILAR HİÇE
HALİMİZ OLA NİCE
İKİYE DEĞİL, ÜÇE
BÖLDÜLER Mİ SİİRT'İM
SİİRTLİYLE, YILANIN DOSTLUĞU!
Anlatılır ki, zamanın birinde bir Siirtli ile
BİR YILAN DOST OLMUŞLAR.
Yılan, Siirtlinin ambarını farelere karşı koruyormuş. Adam da yaptığı hizmetin karşılığı olarak her gün yılana bir yumurta yediriyormuş.
Bir gün, her nasılsa Siirtlinin çocuğu ambara gitmiş. Yılan da, ona saldırarak zehirlemiş. Adam, depoya girip de yerde yatan çocuğunun başında yılanı görünce, eline geçirdiği kürekle kafasını ezmiş. Sonra da yılanın kuyruğunu ve başını ayrı ayrı iplerle bağlayıp iki direk arasına gerdikten sonra:
-Ben böyle dosdoğru dostluk istedim. Senin gibi eğri, büğrü dostluk değil, demiş.