RAHŞAN AFFI'NDAN, KORONAVİRÜS AFFI'NA!
Hafızalarımızı tazeleyelim.2000'li yıllarda cezalarda 10 yıl indirim öngören 4616 sayılı kanun 21 Aralık 2000 tarihinde TBMM'inde kabul edilmiş ve 22 Aralık 2000 yılında Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmişti Kamuoyu tarafından Adına (RAHŞAN AFFI)
Hafızalarımızı tazeleyelim. 2000'li yıllarda cezalarda 10 yıl indirim öngören 4616 sayılı kanun 21 Aralık 2000 tarihinde TBMM'inde kabul edilmiş ve 22 Aralık 2000 yılında Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmişti Kamuoyu tarafından
Adına (RAHŞAN AFFI)
da denilen bu af 21.5.2002 tarihinde 4758 sayılı kanunla 4616 sayılı kanunda değişiklik yapılarak kanunun kapsamı genişletilmiş, Ayrıca Anayasa Mahkemesi Madde 1'in (2) numaralı bendini, 6.11.2002 tarih ve 24928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 28.5.2002 gün ve K.2002/51 - E.2002/99 sayılı kararı ile iptal etmişti. Böylece yasanın kapsamı genişlemişti.
Bugünlerde de TBMM'nde yeni bir af yasası görüşülecek ve büyük bir ihtimalle AKP ve MHP'nin oylarıyla Meclisten geçecek. Muhalefet partileri de AF YASASINA sıcak bakmakla birlikte, hangi konularda af çıkarılması gerektiği konusunda değişik talepler var. İşin içinde yine siyasi tercihler var. Siyasi partiler, kendilerine yakın buldukları hükümlülerin ve tutukların serbest bırakılmasını istemektedirler.
Türkiye'de cezaevlerinde yaklaşık 240 bin tutuklu ve hükümlünün bulunduğu belirtilmektedir. Mevcut cezaevlerin kapasitelerinin ise 150 bin hükümlü ve tutukluyu bile normal şartlarda kaldıramayacağı belirtilmektedir. Zaten, yeni cezaevlerinin yapılması konusunda yapılan çalışmalar da bunun göstergesidir.
Çıkarılması düşünülen af yasasıyla takribi 150 bin hükümlü ve tutuklunun tahliye edilecekleri tahmin ediliyor. Tabii, yasa çıktıktan ve tahliyeler başladıktan sonra aftan yararlandırılmayanların Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını ve anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık gerekçesiyle kendilerinin de af kapsamına alınmayı isteyecekleri muhakkaktır.
2000 yılında çıkarılan af yasasına vatandaşlar (RAHŞAN AFFI) adı verilmişti. Çünkü bu affın çıkmasında o yıllarda Başbakan olan merhum Bülent Ecevit'in Eşi, Merhume Rahşan Ecevit'in büyük katkısı olduğu biliniyordu. Bugünlerde çıkması beklenen affa da kamuoyu muhtemelen (KORONAVİRÜS AFFI) adını verecektir. Çünkü çıkarılması düşünülen affın en önemli gerekçesi, bu salgın hastalığın cezaevlerine sirayet etmesi durumunda çok sayıda ölümlerin gerçekleşeceği korkusudur.
Biz, affa karşı değiliz.
Peygamber efendimiz Hazret-i MUHAMMED'İN (O'na al ve ashabına salat ve selam olsun)
af konusundaki dualarını da bu vesile ile anımsatmak isteriz.
(Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afve fa'fu annî - Allah'ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle)
buyurmuşlardır.
YÜCE RABBİMİZ (CELLE CELELÜHÜ) AFFI SEVDİĞİNE GÖRE, AFFA KARŞI OLMAMIZ ELBETTE MUHALDİR.
Ancak, af çıkarılacaksa öncelikle gazetecilerin, yazarların, düşüncelerinden dolayı cezaevlerine tıkılmış akademisyenlerin ve hükümleri kesinleşmemiş tutukluların affedilmelerini isteriz. Bu gibileri kapsamayacak bir af, af olmaktan çıkar zulme dönüşür.
Evet, RAHŞAN AFFINDAN SONRA, SIRA KORANAVİRÜS AFFINDA. BİR AN ÖNCE ÇIKARILMASI DİLEKLERİMİZLE…
ANEKDOT
Maiyetiyle birlikte cezaevini gezen ve bu arada mahkûmlara ne için cezaevine düştüklerini soran Kral'a, bütün mahkûmlar suçsuz olduklarını ve haksız bir şekilde cezaevinde tutulduklarını yana yakıla dillendiriyorlardı.
Mahkûmlardan sadece biri:
-Kral Hazretleri, şeytana uydum, bir suç işledim. Cezamı çekiyorum!
diyerek samimi bir itirafta bulununca, Kral maiyetindekilere emir verir:
-Bu suçluyu, derhal cezaevinden tahliye edin. Diğer suçsuz ve günahsız mahkûmların aralarında kalarak ahlaklarını bozmasın!!!