'SABRIN SONU SELAMETTİR'
'Sabrın sonu selamettir' ata sözümüz, karşı karşıya kalınan güçlükleri sabırla aşmaya çalışanların, sonunda istediklerini elde etmede başarıya ulaşabileceklerini dile getiren bir sözdür.Yarım asrı aşkın zamandır şemsiyesi altına girmeye çalıştığımız AB il
'Sabrın sonu selamettir' ata sözümüz, karşı karşıya kalınan güçlükleri sabırla aşmaya çalışanların, sonunda istediklerini elde etmede başarıya ulaşabileceklerini dile getiren bir sözdür. Yarım asrı aşkın zamandır şemsiyesi altına girmeye çalıştığımız AB ile devam eden görüşmelerden birinin geçen Pazartesi günü Varna'da gerçekleştiğine yönelik haberleri izlerken, bu atalar sözümüzü anımsadım.
Avrupa Birliği liderleriyle Bulgaristan'ın Varna kentinde bir araya gelen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile AB arasında birliğe üye olmanın yanı sıra, bölgesel ve küresel konuları da masaya yatırarak, ilişkilerde zorlu bir dönemin geride kaldığını belirtirken, ülkemiz önceliğinin terör olduğunun altını çizdi ve yapılan operasyonların Avrupa'nın güvenliğine katkı sağlayacağını vurguladı. Vatandaşlarımız için talep edilen vize serbestisinin yazılı olarak AB Komisyonuna sunulduğunu da dile getiren Erdoğan; 'Çalışmaların bir an önce tamamlanması gerekiyor…' diyerek bu beklentinin siyasi malzeme yapılmamasını istedi.
Türkiye-AB zirvesine ev sahipliği yapan Bulgaristan'ın Başbakanı Boyko Borisov, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean Jeladue ile ortak basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanımızın zirvede verdiği ılımlı mesajların bundan sonra nasıl değerlendirileceği konusunda, Haziran veya Temmuz ayında yapılması planlanan yeni zirvede sanırım bir tahmin yapılabilecektir.
AB üyeliği konusunda 60 yıldır verilen bir mücadelede pes etmek doğru değildir. Unutmamak gerekir ki, AB çatısı altına girmemiz için bize davetiye çıkaran olmamıştır ve biz AB üyeliğine girmeye çalışıyoruz. Gerçi, zaman-zaman bu beklentimizde çifte standartlarla karşı karşıya kalıyoruz ama, yine de yarım asrı aşkın zamandır bu konuda verilen mücadeleden vazgeçmekle herhangi bir kazancımız olmayacak, tam tersine önemli bir pazarı kaybetme durumunda kalabiliriz. Keşke, işaret edilen muasır medeniyet düzeyine ulaşmada rötar yapmasaydık ve AB ülkeleri bizleri çatıları altına almak için koşuşturmuş olsaydılar. Türkiye ve AB ülkeleri arasındaki ilişkilerde zorlu bir dönemin geride kalması için, dile getirilen taleplerde samimiyet içine girmek gerekir. Kabul edilmesi mümkün olmayan taleplerden kaçınmak, tarafların istenilen sonucu elde etme sürecini kısaltmış olacaktır. Bu düşünceler içinde gerçekleştirilen zirvenin, zorlu bir dönemi geride bırakmaya vesile olmasını temenni ediyorum.