SEÇMENDEKİ TEPKİ, SÜSLÜ SÖYLEMLERLE GİDERİLEMEZ!

Siyasetle uğraşanların kimileri siyasetle ulaştıkları ellerindeki gücü bırakmamak, kimileri de o güce ulaşmak için nasıl ince hesaplar yapıyorlarsa, seçmen vatandaşlarımız da kendi muhasebelerini yapıyorlar iki önemli seçime doğru yol alıyorken… Yaşanan

Siyasetle uğraşanların kimileri; siyasetle ulaştıkları ellerindeki gücü bırakmamak, kimileri de o güce ulaşmak için nasıl ince hesaplar yapıyorlarsa, seçmen vatandaşlarımız da kendi muhasebelerini yapıyorlar iki önemli seçime doğru yol alıyorken…

Yaşanan olumsuzluklarda, günümüze dek ülkemizi yönetme şansı bulan tüm iktidarların elverişsiz icraatlarının payı olduğu görüşünü paylaşan vatandaşlarımız; 'Ülkemizin muasır medeniyet düzeyine ulaşması için dikkat çekilen hususlar önemsenseydi, bugün bizler de kalkınmış ülkeler safında yerimizi alacak ve önemli konularda söz sahibi olacaktık. Ne var ki akan yıllar içinde millet ve memleket menfaatlerini her şeyin üstünde tutması gerekenler; tatlı koltuklarını, ulaştıkları iktidar gücünü muhafaza etmeyi daha çok önemsediler ve bu görüş içinde siyasette sürdürdükleri  rekabet sonucu, halkımızı arzu ettiği huzur ve refahı bulmaktan yoksun kıldılar. 24 Haziran'da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi nedeniyle meydana inenler, süslü söylemlerini oy'a tahvil etmek için var güçleriyle çırpınacaklardır. Ancak, süslü söylemlerin bu kez hiçbir kıymeti harbiyesi olmayacaktır. Vekilliğimize talip olanların tümü, son zamanlarda insanca yaşam koşullarından daha da uzaklaştığımızı çok iyi biliyorlar ve olumsuzlukların aşılacağına yönelik vaatler sıralıyorlar… İyi de, ifade edilmek istenen güzellikler niçin gerekçeleştirilmedi? Bizleri huzur ve refaha hasret bırakanlar, bugüne dek yapamadıklarını, şimdi ellerinde sihirli asa var mı ki yapacaklarını vaat edecekler? Biz daha iyisini yaparız diye iddia edenlere gelince, ekonomik açıdan sıraladıkları vaatler için nasıl kaynak bulacakları konusunda neden mantığın kabul edebileceği önlemleri dile getirmiyorlar?...' diye tepki göstermekteler bir araya gelerek sohbet ettikleri mekanlarda…

Hatadan ari sadece yüce yaradandır ve bu nedenle ülke yönetiminde söz sahibi olan herkesin, karşı karşıya bulunduğumuz olumsuzluklar için kendilerini sorgulayarak bundan böyle aynı hatalara düşülmeyeceğini ikrar etmeleri, sıkıntıya soktukları halktan özür dilemeleri gerekir evvel emirde… Dış odakların ekonomimizi de hedef aldıkları ifadelerini dinlerken, hak veriyorum 'Demek ki hedeflerine ulaşmaları önlenemiyor' diyenlere… Ülkemizdeki olumsuzlukları aşabilecek güce sahibiz aslında ve siyasetteki kısır çekişmeler bu beklentiye sekte vurmaktadır maalesef… Her alandaki savurganlıklara dur demek için gereken önlemler alınır ve adil paylaşım noktasında azami duyarlılık gösterilirse; çiftçimiz, asgari ücretlimiz ağlamaz, oluşacak güven ortamı sayesinde girişimcilerin açacakları tesislerde ekmek kapısı aralanmış olur işsizlerimize… Örneğin işsizlerden sonra en çok mağdur olan milyonlarca emekli vatandaşlarımıza iki dini bayramda 1000'er TL ikramiye vermek, insanca yaşam koşullarındaki beklentilerine derman olmaz kesinlikle!... Muhalefet de 'Biz iki maaş oranında iki ikramiye vermiş olacağız..' diye ahkam keserken,  gerçeği dikkate almıyor kanımca… Çünkü bir milletvekili emeklisinin, maaşı oranında alacağı iki bayram ikramiyesi, yıllık maaş tutarına tekabül edecektir bir asgari ücretlinin… Ama;   'B

iz milletvekilleri seçilecek olanlar başta olmak üzere, yüksek ücret alan diğer tüm zevatın ücretlerine bir müddet zam yapmayarak, sadece düşük olanların ücretlerine zam yapmak suretiyle ücret dengesizliğini gidereceğiz…'

diyerek gerçekçi bir vaat seslendirebilirler elbet…

Kurum ve kuruluşların her alandaki savurganlıklarının asgari düzeye çekilebileceği ve olası yolsuzlukları önlemek için de caydırıcı cezaların yaşama geçirilebileceği de vaat edilebilir diyerek, hür irademize başvuran tüm siyasilerimize, artık seçmenlerin aklıyla dalga geçmemeleri gerektiği uyarısında bulunuyorum gözlemlerim doğrultusunda…

Bakmadan Geçme