ŞEYH ABDULVEHHAB'IN BEDDUASI
Siirt'in geri kalmışlığı, hep bir BEDDUA İLE yorumlanmıştır.Tabii, böyle bir bedduanın olup olmadığının tespiti de mümkün değildir.
Siirt'in geri kalmışlığı, hep bir BEDDUA İLE yorumlanmıştır. Tabii, böyle bir bedduanın olup olmadığının tespiti de mümkün değildir. Doğrusu şu ki, böyle bir bedduanın yapılmış olacağı kanaatinde de değiliz. Siirt'in geri kalmışlığının böyle bir beddua ile yorumlanarak, arkasına sığınamayacağımızı da belirtmekte yarar görüyoruz. Ancak, çok yaygın olması açısından
'SİİRT'E BEDDUA'
ile ilgili bu anekdota yer vermekte yarar var.
Öyle anlatılır ki, çok eski yıllarda Şehrimizde ilmiyle irfanıyla yöreye ün salmış ŞEYH ABDULVEHHAP adında büyük bir zat varmış. Bu Zatın, bir ALLAH DOSTU (EVLİYA) olduğu söylenir. Nitekim MEZARININ, ŞEYH MUSA TÜRBESİNDE olması, bunun delili olarak kabul edilmektedir.
Öyle anlatılır ki, Şeyh ABDULVEHHAB'IN yaşadığı dönemde, Siirt'e, çok zalim bir bey musallat olmuş. Siirt halkı, artık bu beyin ellinden 'İLLALLAH' diyormuş. Şehrin ileri gelenleri, Şeyh ABDULVEHHAB'A giderek, bu zulme karşı tavır koymasını istemişler. Şeyh Abdulvehhab'ın başkanlığında oluşturulan bir heyet, Siirt'in bağlı olduğu BEYLERBEYİNE, beyi şikyet etmeğe karar vermişler. Ancak, Beylerbeyinin sarayına yaklaşıldığı zaman Şeyh Abdulvehhap Hazretleri kapının önünde yalnız başına kaldığını fark etmiş. Çünkü, diğer ileri gelenlerin hepsi, zlim beyi şikyet etmekten korkarak sıvışmışlar.
Yine de Beylerbeyinin sarayına giderek durumu anlatmaktan çekinmeyen Şeyh Abdulvehhap Hazretlerinin, beylerbeyinin sarayından çıkarken, kendisini yalnız başına bırakan ekabirlerden duyduğu öfke ile şöyle bedduada bulunduğu iddia edilir. İşte Şeyh Abdulvehhab'ın Siirt hakkında yaptığı öne sürülen beddua:
-'Bİ HAKKIL İSE VE BİHAKKIL MESİH, VELEYIT SİİRT VELE TUSTERİH, MİN FİLİL KABİH'
Bedduayı Türkçeye şu şekilde tercüme edebiliriz:
-'MESİH OLAN İSA HAKKI İÇİN SİİRT VİLAYETİ, BU ÇİRKİN DAVRANIŞINDAN DOLAYI HİÇ BİR ZAMAN RAHAT VE HUZUR GÖRMESİN!'
Dediğimiz gibi, böyle bir duanın yapılmış olduğu kanaatini taşımamakla beraber, her haksızlığa uğradığımızda (ŞEYH ABDULVEHHAB'IN BEDDUASI) denilmesi sebebiyle, istedik ki, bu bedduanın ne olduğunu, gelecek kuşak hemşerilerimiz de bir ANEKDOT OLARAK hatırlasınlar.
Hem, inşallah Şeyh Abdulvehhap Hazretleri böyle bir BEDDUADA BULUNMUŞ OLSA BİLE, ARTIK SİİRT'İ VE SİİRTLİLERİ AFFETMİŞTİR.