Siirtli Hemşerimiz Murat Akdemir'in Kaleminden İletişim Çağındayız Lakin Birbirimizin Hal Ve Hatırını Sormaz Olduk

-İlerleyen yaşım gereği ilk dönemde telefon görüşmelerimizde, manyetolu telefonlarla önce santral aranırdı, telefona çıkan santral görevlisine bana şu numarayı bağlar mısınız diye talimat verildikten bir süre sonra, hatlar müsait olduğunda santral göre

-İlerleyen yaşım gereği; ilk dönemde telefon görüşmelerimizde, manyetolu telefonlarla önce santral aranırdı, telefona çıkan santral görevlisine; bana şu numarayı bağlar mısınız diye talimat verildikten bir süre sonra, hatlar müsait olduğunda; santral görevlisinin önünde mevcut olan şifrelerden görüşülmek istenen numaranın kablosuyla, sizin telefonun kablosunu bir 'jak' yardımıyla birbirine bağlanır, öylece görüşmenize imkn sağlanırdı.

-  O zamanlar telefon abone sayısı o kadar azdı ki; koca mahallede 3-5 kişinin ancak telefonu vardı. Belli başlı resmi kurumlarda da; sınırlı sayıda telefonlar vardı.

-Vatandaşlar ve özellikle gurbettekiler, yakınlarıyla görüşmek için postaneye gider, görüşmek istediği numarayı yazdırır, görüşebilmek için saatlerce beklerlerdi.

-Hiç unutmuyorum, 1980'li yılların hemen başlarında, İzmir'de üniversite öğrencisi iken, bir pazar günü Siirt'teki ailemle görüşmek için tam 8 saat beklemiş ve görüşemeden yurdun yolunu tutmuştum.

-Yine; o zamanlarda; uzun uzun mektuplar yazar, ailemiz ile haberleşmeye çalışır, olup biteni anlatmaktan geri kalmazdık. Lakin İzmir'den Siirt'e bir mektubun gidişi genellikle bir haftayı buluyor, bazen de 10 günü geçiyordu. Hiç unutmam; bir keresinde, yazdığım son mektup, benden sonra Siirt'e gelmişti. O nedenle; acil durumlarda telgraf yazardık. Yalnız telgrafta kelime başına ciddi para alındığı için telgraflar çok kısa tutulurdu. En acil durumlarda; Acele telgraf seçeneğini tercih eder, bu durumlarda çok daha fazla para öderdik.

-Bir de bayramlarda; birbirimizin bayramını kutlamak için, resimli kartpostalların arkasına bayram mesajlarımızı yazar, zarfa koyup öyle gönderirdik. Kırtasiyeler ve gazete bayisi büfeler; çeşitli resimler içeren ve bilhassa şehirlerin merkezi ve turistik yerlerini görüntüleyen kartpostallar satardı. Kış ve sonbahar gibi manzaraları içeren; romantik kartlar da, revaçtaydı.

- Bu denli meşakkatli ve uğraştırıcı bir haberleşme sürecinde iken, uğraşır didinir ve bir yolunu bulur, bizi sevenlere merak edenlere ulaşır, halimizi bildirir, hal hatır sorardık.

-Bu gün ceplerimizde telefonlar, görüntülüsü de dhil olmak üzere, her dakika görüşme imknı varken. Tarifesi gereği, genelde ortalama her birimizin bin dakika gibi konuşma hakkı ile wattsapp, facebook, messenger ve mail vasıtasıyla bedava görüşüp mesajlaşma imkanı varken, hatta bir tıklamayla onlarca, hatta yüzlerce kişiye metin, ya da; görsel mesaj ve ileti gönderme imkanına sahipken, neden bu kadar üşengeç olup, akraba, dost ve sevdiklerimizi ihmal ediyoruz.

-Acaba; gelişen olağanüstü imknlar, bizi düşüncesizliğe götürecek kadar, tembelleştirip bencilleştiriyor mu? diye kendi kendimize sormanın zamanı geldi de, insani hassasiyetlerimizi daha fazla kaybetmeme adına, geç mi kalıyoruz.

Bakmadan Geçme