SURİYE BÖLÜNÜRSE, TÜRKİYE BÖLÜNÜR!

Kahraman Mehmetçiklerimiz, jandarmamız, polislerimiz, güvenlik korucularımız Zeytin Dalı harekâtıyla destanlar yazmağa devam ederlerken, bazı TV kanallarında yorum yapan özellikle emekli generallerin dile getirdikleri önemli tespitleri var.Bu emekli gener

Kahraman Mehmetçiklerimiz, jandarmamız, polislerimiz, güvenlik korucularımız Zeytin Dalı harektıyla destanlar yazmağa devam ederlerken, bazı TV kanallarında yorum yapan özellikle emekli generallerin dile getirdikleri önemli tespitleri var.

Bu emekli generaller arasında, yıllarca terörle mücadele etmiş, nam sahibi olanlar bulunduğunu da anımsatalım. İşte bu emekli generaller, Afrin harektının Türkiye açısından hayati bir önemde olduğunun altını çizerlerken, özellikle şu konuya vurgu yapmaktadırlar. 'Madem Afrin'e harekt başlatılacaktı, neden bunca geç kalındı. Neden bunca tünellerin kazılmalarına, tahkimatlar yapılmasına fırsat verildi. 'Yılanın başının küçükken ezilmesi gerektiği' bilinen bir gerçekken, neden bu yılanın büyümesine, güçlenmesine göz yumuldu.'

Zeytin Dalı harektı devam ederken, ortaya çıkan tahkimatlar, tüneller gösteriyor ki, terör örgütleri ve onları destekleyenler, muhtemel bir Türk saldırısına karşı tedbirlerini fazlasıyla almışlar. Afrin harektı bundan 2-3 yıl önce başlatılsaydı, hedefe 2-3 gün gibi kısa bir süre içinde ulaşılabilecekken, harekt neredeyse 2 ayını dolduracak. Hala menzile ulaşılmış değil.

1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs harektını örnek gösteren askeri strateji uzmanları, Kıbrıs adasının yüzde 33'üne tekabül eden kesiminin 3-4 gün içinde alındığını, harekt devam ettirilse, 10 gün içinde tüm andın alınmış olacağının da altını çiziyorlar.

Afrin harektının geç başlatılmasının stratejik bir hata olduğu, böylece terör örgütleri ve yandaşlarına tahkimatlar kurmak fırsatı verildiği, bunun için de harektın yavaş sürdürülmesi zorunluluğu olduğunun altı çizilerken, 'harekt, davul zurnayla iln edilmez. Düşman, ancak kendisine saldırılınca durumdan haberdar olmalı' demek suretiyle diğer aksamalara da dikkatleri çekmektedirler.

Yine askeri strateji uzmanlarının özellikle vurguladıkları bir konu daha var. Esat'la anlaşmadan, bu işte istenilen netice alınamaz. Türkiye hem Esad'la, hem Irak merkezi hükümetiyle ve hem de İran'la anlaşmak, birlik ve beraberlik içinde olmak zorundadır. Tabii, bunların yanında bir de Rusya'nın desteğinin olması şart.

Ve verilen son bir mesaj. Suriye bölünürse, Türkiye bölünür…

KITELLERİ (İÇLİ KÖFTE) ÇİĞ-ÇİĞ YEMİŞ…

Oburluğuyla meşhur bir Siirtli, akşam saatlerinde eve gittiğinde bakmış ki hanım evde yok. Banyo için hamama gitmiş. Amma, zavallı kadıncağız, kocasının ne kadar obur olduğunu bildiği için gitmeden önce, Siirt'in meşhur

KİTELLERİNİ (İÇLİ KÖFTE)

hazırlamış. Banyodan dönüşünde tencerede su kaynatacak ve

KİTELLERİ

içine atıp haşlayacakmış.

Bizim Obur, tepsinin içinde haşlanmaya hazır bekleyen

KİTELLERİ

görünce dayanamamış. Çiğ, çiğ yemeğe başlamış. Bir bakmış ki, tepside

KİTEL KALMAMIŞ.

Bunun üzerine evden çıkmış, gitmiş…

Banyodan çıktıktan sonra,

KITELLERİ

haşlamak için mutfağa giren kadıncağız, ne görsün,

KITELLERİN

yerinde yeller esmiyor mu! Tabii, kocasının çiğ, çiğ yediğini anlamış.

Aynı obur hemşerimiz için anlatılan bir çok anekdotlar var. Yine anlatılan anekdotlardan biri bu:

Şehrimizde sayıları 4-5 taneden ibaretken, lokantalardan birine giden bir Hemşerimiz, lokantacıdan mercimek çorbası getirmesini istemiş. Lokantacı, oburluğuyla meşhur kişinin adını vererek:

-Vallahi, biraz önce geldi, pazarlık edip, bütün mercimek tenceresini aldı. Bir o kadar da ekmek yiyerek çekti, gitti

demiş.

Diğer lokantalara da giden ve mercimek çorbası isteyen Siirtliye, gittiği diğer lokantalar da aynı cevabı vermişler.

Meğerse, o sabah erken saatlerde kalkan bizim obur, sayıları 3-4 taneden ibaret olan Şehirdeki bütün lokantalara gitmiş ve mercimek çorbası tencerelerinin hepsini de pazarlayıp içmiş…

Aynı kişinin bir tulum pekmezle, bir tulum yoğurdu karıştırarak tümünü bir oturuşta yediği rivayet edilir. Zaten, böyle obur olduğu için lkabı da

HASUN

imiş.

HASUN

, Siirt'çe (

BOZMA

ARAPÇA

) bir kelime olup ekinleri biçen anlamına gelir…

Bakmadan Geçme