SURİYE'DE BİTMEYEN BAHAR
'Arap Baharı' Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki halkların diktatöryel rejimlere isyan etmesi olarak empoze edildiyse de gerçeğin bu olmadığı net şekilde gün ışığına kavuşmuştur.Tunus'ta start alan bölgedeki halk hareketleri sonra da Cezayir'e sıçramış müt
'Arap Baharı' Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki halkların diktatöryel rejimlere isyan etmesi olarak empoze edildiyse de gerçeğin bu olmadığı net şekilde gün ışığına kavuşmuştur. Tunus'ta start alan bölgedeki halk hareketleri sonra da Cezayir'e sıçramış; müteakiben Mısır, Libya, Yemen ve Suriye'de kendini göstermiştir.
Emperyalist güçlerin senaryoları sonucu adına 'Arap Baharı' adı verilen Arap ülkelerindeki halk hareketleri binlerce insanın yaşamını yitirmesine, milyonlarcasının ülkelerini terk etmesine yol açmıştır. Kardeşin kardeşi vurduğu ülkeler ekonomik açıdan da bir çıkmazın içine girmişlerdir ve Ortadoğu'nun bu acımasız senaryolardan nasıl ve ne zaman kurtulacağına yönelik bir tahmin yapmak, imkansızdır. Irak halkını bir diktatörden kurtarmak istediklerini iddia edenlerin 'Irak'ta kimyasal silah var' iddiasında da bulunduklarını mutlaka anımsayanlar var ve bu söylemin kuyruklu yalan olduğu da aydınlığa kavuşmuştur. Irak halkının, ya da 'Arap Baharına' sahne olan diğer ülkelerdeki halkların diktatöryel rejimlerden kurtulmaları, hiçbir emperyalist ülkenin umurunda değildir ve bu gerçeği sanırım görmeyen göz kalmamıştır.
Söz konusu Bahar'ın durağı olan komşu Suriye'de 8 yıldan beri yaşanan insanlık dışı drama siyasi bir çözüm üretmeye yönelik yarın Soçi'de gerçekleştirilecek olan Türkiye-Rusya ve İran liderlerinin katılacağı zirvede nasıl kararlar çıkacak herhalde açıklanacak derken, bu ülke üzerinde hesabı olan ABD'nin aydınlığa kavuşacak kararlar konusunda nasıl bir tavır takınacağını ise zaman gösterecektir.
Okyanus ötesinden Suriye'ye giren ABD bu ülkeden çekileceğini belirtiyorsa da, buradaki hesaplarından vazgeçeceğini düşünmek safdillik olur ve Irak'ta mevzilendiğine yönelik haberler de söz konusu görüşü teyit etmektedir. Suriye'de start alan gönül dağlayıcı olayların başlangıcında Esad'ı devirmek için ABD'nin yanında yer alan ülkemiz, yaşana gelen gelişmeler sonrasında şimdi Esad rejimine destek veren Rusya ve İran ile birlikte hareket etmeyi uygun görmektedir.
Yarın Soçi'de yapılacak olan Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin katılacakları zirveden çıkacak kararlar siyasi çözümün hızlanmasına vesile olacak mı bilmiyorum ama hemşerilerimin de belirttikleri gibi bu ülkedeki gelişmelerden en çok zarar gören ülke olmamız nedeniyle kalıcı bir çözüme vesile olmasını temenni ederken ABD'siz bir çözüm olmayacağı görüşümün de bir kez daha altını çiziyorum.