TALİH KUŞU, BU YILBAŞI BAŞIMIZA KONSA YA!
Yeni yıl yaklaşıyor.Noel Baba kıyafetleri piyasada yok satmakta! Peki, kim bu Noel Baba! Türkler olarak, her icadın arkasında kendimizi görürüz.
Yeni yıl yaklaşıyor. Noel Baba kıyafetleri piyasada yok satmakta! Peki, kim bu Noel Baba! Türkler olarak, her icadın arkasında kendimizi görürüz. Ay'a çıkan ilk insanın bile aslında Türk kökenli olduğunu söyleriz. Atomu da biz bulmuş, biz parçalamışız. Yani, bizim dışımızda hiçbir iş olmaz. Bütün icatlarla, direkt olarak olmazsa bile endirekt olarak alakamız vardır. Hatta
Hazret-i Muhammed'in (O'na al ve ashabına salat ve selam
olsun)
köken itibarıyla Türk olduğunu bile iddia etmişizdir!
Peygamberlerin kökenleriyle ilgili bir anekdot vardır. Namık Kemal'e:
-Neden hiç Türk Peygamber yok?
diye sormuşlar:
-Kim demiş bunu!
diyerek itiraz etmiş ve itirazı mümkün olmayan bir cevap vermiş:
-Hazret-i Adem Türk'tü!
Hıristiyan leminin
NOEL BABASININ
da Türk ve asıl adının
NAİL BABA
olduğunu bile iddia etmişizdir. Hatta, bununla ilgili bir de anekdot uydurmuşuz. İşte, o anekdot:
4.Murat döneminde İstanbul'da Eminönü'nde ayakkabıcılık yapan
NAİL BABA
adında bir esnaf varmış. Uzun beyaz sakalı ve kocaman göbeğiyle çok sevimli olan bu esnafın bir tek kusuru kekeme olmasıymış.
İşte, bu
NAİL BABA'NIN
dükknına bir gün çarşının bekçisi telaşla girerek uyarıda bulunmuş:
-Aman NAİL BABA, Dördüncü Murat tebdili kıyafet geziyormuş haberin olsun!
Kekeme olan Nail baba:
-Ho.. ho.. ho..
diyerek cevap vermeğe çalışırken, Bekçi konuşmaya devam etmiş:
-Dördüncü Murat neden bu kadar sinirli biliyor musun?
Cevap aynı:
-Ho.. ho.. ho..
-İlk üçe giremediği için.
-Ho.. ho.. hoop n.. n'oluyor yahu?!
Nail Baba hayli telaşlanmış, ne yapacağını şaşırmış. Ya Dördüncü Murat dükknına gelse onunla konuşsa ne yapacaktı!
Nitekim aradan bir saat geçmiş, geçmemiş, Dördüncü Murat dükkna girmiş. Nail Baba onu heybetinden tanımış. Üstünde kırmızı yelek altında ise kırmızı bir pantolon başında gene kırmızı bir kukuleta varmış.
Sarayda tıkılmış bir halde kala kala sinirleri iyice bozulmuş ve halkından kopmuş olan Dördüncü Murat dışarıda insanların böyle gezdiğini zannediyormuş. Dükkna girince, Nail Baba'ya önce:
-Selamün aleyküm
diyerek selam vermiş.
Zavallı kekeme Nail Baba da:
-Al.. al.. al…
diye selamı almaya çalışırken, Padişah konuşmaya devam etmiş:
-Sana Nail Baba diyorlarmış, ilk görüşte anladım senin seçilmiş baba olduğunu.
- ?! ba.. ba. ba.. ba..
Nail Babanın kekemeliği duyduğu korku ve heyecan yüzünden iyice artmış. Dördüncü Murat ise onun ne dediğiyle ilgilenmiyormuş bile, otomatiğe bağlamış bir halde konuşuyormuş:
-Şehirde çocuklar aç, çocuklar mutsuz, bebeler ağlıyor 'anaa' 'anaa' diye. bu duruma bir son vereceksin, al bu kıyafetleri giy; onlara her bayramda, dini ve milli tatillerde hediye götür. bunu neden yapacaksın biliyor musun?
-Bili.. bili.. bili..
-Evet bil. Tabii ki de o yavrucukları mutlu etmek için. Yoksa hoop, kelle gider! He unutmadan, bir de bol bol gülmen lazım.
-Ho.. ho.. ho..
-Hımm, bu gülüş biraz abartılı ama olsun, sende güzel duruyor.
-Ho.. ho.. ho..
-Ho ho ho tabii. Sarayımı biliyorsun, verdiğim altınlar bitince gel, yine al. Fakir ailelere, yetim çocuklara dağıt. Hadi ben gidiyorum.
Dördüncü Murat dükkndan çıkıp giderken, Nail Baba hala konuşmaya çalışarak:
-Ho.. ho.. hoop n'oluyor yahu?
demeye çalışıyormuş. O günden sonra Nail Baba hiçbir zaman eskisi gibi olmamış, bayramdı, yılbaşıydı, kar tatiliydi, cumhuriyet coşkusuydu ha babam hediye dağıtmış, ha babam 'ho ho'lamış…
İşte, Noel Baba'nın aslı da bu
NAİL
BABA'DAN GELİYORMUŞ.
İsteyen inanır, isteyen inanmaz. Nail Baba
(NOEL BABA)
eskiden evlere bacalardan girermiş. Bunun için, evlerini kaloriferle ısıtanlar, boşuna beklemesinler. Soba veya şöminesi olan evler, Noel Babanın inişine uygun. Bu defa da, talih kuşu kıyafetinde bizim bacadan içeri girse ya!!!