TİLLO VE IŞIK OLAYI ETKİNLİKLERİ
22 Eylül Cuma günü gecesi ile 23 Eylül Cuma günü sabahı, ilimizde önemli etkinlikler vardı.İstanbul ve Ankara'daki Tillo Vakıf Şubeleriyle, merkezi İstanbul'da olan Siirt Vakfı yöneticileri bir araya gelerek 70 kişilik bir kafileyle hem bölgemizi ziyaret
22 Eylül Cuma günü gecesi ile 23 Eylül Cuma günü sabahı, ilimizde önemli etkinlikler vardı. İstanbul ve Ankara'daki Tillo Vakıf Şubeleriyle, merkezi İstanbul'da olan Siirt Vakfı yöneticileri bir araya gelerek 70 kişilik bir kafileyle hem bölgemizi ziyaret etmek, hem Siirt'te ne gibi yatırımlar yapılabileceğini yerinde gözlemlemek üzere ilimize gelmişlerdi.
Siirt Hava Limanının kapalı olması nedeniyle Batman hava limanına uçakla inen heyet, otobüs ve minibüslerle önce Batman'ın Hasankeyf ilçesini gezerek baraj suları altında kalmaması için yeni yerine taşınan 650 yıllık Zeynel Bey Türbesini ziyaret ettiler. Gruba Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen eşlik ederken, geziye katılan Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, daha önce Hasankeyf'e geldiğini ancak 50 kere de gelinse yine de doyulamayacağını belirterek, 'Hasankeyf'in her tarafı tarih özellikle İslam eserlerinin çok olduğu bir yer. Zeynel Bey Türbesinin nakliyesi de oldukça güzel bir mühendislik harikasıydı. Allah'a çok şükür devletimiz çok güçlü artık böyle tarihi eserleri taşıyacak kadar güçlenmiş durumdayız. Bu da iftihar edeceğimiz bir hadisedir. Hükümetimizi de bu konuda takdir etmek lazım bu eseri burada su altında da bırakabilirdi. Muhteşem bir başarıdır. Emeği geçenleri kutluyorum' diye konuştu.
Akşam saatlerinde şehrimize giriş yapan heyet mensupları saat 20:00 sıralarında Barden Otelinde onurlarına tertiplenen akşam yemeğine katıldılar. 70 kişilik grubun katıldığı akşam yemeğinde ev sahipliği görevini Siirt Valiliği yaptı. Mahalli yemeklerin (perde pilav, perive, cokat, kıtel, pırtike) ikram edildiği akşam yemeğine Vali Ali Fuat Atik'in yanı sıra, eski Bakan İdris Güllüce, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Siirt Milletvekili Prof. Dr. Yasin Aktay, Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Erman, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, gezinin organizatörleri İş Adamı İTO Başkan Yardımcısı hemşerimiz Sait Kılıç, TPAO eski Genel Müdür Yardımcısı Fevzi Toprak, Siirt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Güven Kuzu, kurum müdürleri, STK temsilcileri ile davetliler katıldılar. Akşam yemeği sonrasında ilk konuşmayı yapan, gezinin organizatörü Tillolu iş adamı Sait Kılıç, İbrahim Hakkı Hazretlerinin hocası İsmail Fakirullah Hazretlerine olan vefası ve bağlılığının örnek alınmasından yola çıkılarak, bu hadisenin, Siirt'e yatırım yapılmasına vesile olmasını temenni etti. İbrahim Hakkı Hazretlerinin, hocası İsmail Fakirullah Hazretlerinin vefatı üzerine,
'Hocamın başucuna doğmayan
güneşi neyleyim?'
diyerek, 1738'li yıllarda astronomi ve mimari açıdan büyük bir bilim harikasına imza atarak Kalet-ül üstat ve kullet-ül arasında meşhur ışık düzeneğini kurduğunu anımsattı. 1960'lı yıllarda türbenin restorasyonu sırasında bozulan düzeneğin, yapılan müteaddit çalışmalar sonunda 2011'li yıllarda yeniden işlerlik kazandırılabildiğini vurgulayan konuşmacı, bu vefayı örnek alarak, iş adamlarını Siirt'e yatırım yapmaya davet etti.
Siirt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Güven Kuzu da akşam yemeği sonrasında yaptığı konuşmada ilimizde yaşanan sıkıntıların ve sorunların yapılması gereken yatırımın el birliğiyle yapılması sonucu devreye girecek cazibe merkezleriyle son bulacağına inandığını vurgulayarak iş adamlarını Siirt'e yatırımlar yapmağa davet etti.
ATO Başkanı hemşerimiz Gürsel Baran ise yaptığı konuşmada Siirt'in sorunlarının çözümü için iş adamları ve devlet yöneticilerinin yanı sıra kentteki tüm sivil toplum örgütlerinin de yatırım yapılmasına yönelik çalışmalar ve icraatlar içinde olması gerektiğini vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Genel Başkan Yardımcısı ve Siirt Milletvekili Prof. Dr. Yasin Aktay da yaptığı konuşmada, Işık hadisesinin önemine vurgu yaparak yıllar öncesi Tillo'da kurulan bu düzeneğin Fiziği, Kimyayı, Psikolojiyi, Sosyolojiyi, anatomiyi ve tüm dalları sarsan bir ilim örneği olduğuna vurgu yaptı. Tillo'dan alınacak çok dersler olduğunu belirten Aktay: 'Bu bir vefadır, ilimdir, ilme gösterilen değerdir. Bu olay Hoca ve öğretmen arasındaki muhabbettir, Teşekkürdür. Kula teşekkür etmeyen, Allah'a şükredemez. Bunun yüce kitabımız Kuranda da bir örneği var. Hocanızın size öğrettiğini hocanıza da öğreten Allah'tır, aslında teşekkür, şükürdür. Siirt'in unutulmaması gereken bu hadisesi Işık hadisesidir. Bu mesele sadece İnanç turizmi değil, bilgi gücüdür, bilginin güce dönüşmesidir. Şimdi ise bir bilgi kazandığı değer açısından değer görüyor.' dedi.
Türkiye'nin içinde barındırdığı hainlerin kasıtlı ihmalleri ve teknolojik imknsızlıklar sebebiyle, yıllarca terörle mücadelenin istenilen boyutta olmadığının gün yüzüne çıktığını vurgulayan Aktay, terörle mücadelenin artık kendi ürettiğimiz silahlarla yapılacağını, bu sayede terör sorunun ortadan kalkacağına inandığını söyledi.
Siirt'in ticari açıdan Uluslararası birçok ülkenin tam orta merkezinde ve yakın mesafede olduğunu belirten Aktay, 'Siirt'te az gelişmişlik söz konusu, terör yüzünden gelmiş olan yatırımlardan da vazgeçildi. Oysa Siirt fırsatlar tablosu çizen bir tarım memleketi, İran, Irak ve Suriye ülkeleri ortasında lojistik merkezine dönüştürülmeye müsait, yılda 15 bin ton Bal rekoltesi, fıstık üretimi ve çevrili suları ile tarıma açık müsait bir il. Siirt'in en önemli kaynağı olan maden işletmelerinde 40 milyon ton Bakır rezervi olduğu sanılıyordu. Gerçekte 140 milyon ton bakır rezervine sahiptir. Çin'e ham madde saf bakır satılabilir. Bunun hesabı da yapıldı, bu işletmelerden üretilen gelirlerle Türkiye'nin 7,5 milyarlık Dış ticaret açığını kapatabilir.' dedi.
Akşam yemeği sonrasında son konuşmayı yapan Vali Ali Fuat Atik de özetle şöyle konuştu:
'Siirt denince ilk akla gelen terördür. Ben Devletin Valisi olarak bunun böyle olmadığını söylüyorum. Daha geçen hafta bir grup terörist imha edildi, bölgede terör lokal düzeyde, yatırımların Siirt'e gelmesi için bu anlamda hiçbir engel yok, teröre parazit, siz gibi değerli girişimcilerin desteği ve yatırımları olacak, Gelin organize sanayi bölgemize bir yatırım yapın! Duyarsız kalmayın, elinizi taşın altına koyun, fırsatları değerlendirin, Sizlere bedelsiz arsa veriyorum, Vatana olan borcunuzu bu şekilde ödeyin.'
Konuşmalardan sonra Barden Otelindeki toplantı sona ererken ertesi sabah Tillo'ya gidilmek üzere misafirler istirahata çekildi. Sabah erken saatlerde İstanbul, Ankara ve muhtelif illerden gelenlerin yanı sıra Siirt'te ikamet eden bir çok hemşerilerimiz IŞIK HADİSESİNİ izlemek üzere Tillo'ya gitti.
Tillo Ulu Camiinde Molla Metin Toprak'ın imamlığında kılınan sabah namazını müteakip, Tillo belediyesi önünde kurulmuş olan platformda güneşin doğuş saati beklenmeğe başlandı. Bu arada okunan Kur'an-ı Kerim ve ilahilerle meydan adeta manevi bir atmosfere garkoldu. İbrahim Hakkı Hazretlerinin buyurduğu gibi, günün ilk ışıkları önce Üstadı Hazret-i İsmail Fakirullah'ın sandukasının baş kısmına düştü, aradan 3-5 dakika geçtikten sonra Tillo'yı aydınlattı. Işık olayının gözlemlenmesinden sonra, İsmail Fakirullah Medresesine gidilerek sabah kahvaltısı yapıldı. Siirt'in manevi dinamiklerinden Başmüderris Molla Sadettin Hoca'yı ziyaret ederek musafahada bulunan ziyaretçilere burada da Tillo'nun genel durumu konusunda bilgi verildi. Kahvaltıdan sonra, özel müze ziyaret edilerek, çoğu İbrahim Hakkı Hazretlerine ait eserler hakkında, yine ahfatlarından TPAO Eski Genel Müdür Yardımcısı Fizik Mühendisi Feyzullah Toprak tarafından doyurucu bilgiler sunuldu.
Tillo'daki geziler, Türbelerin ve bu kalet-ül üstadın ziyaretiyle son buldu.
'HANIMI EN GÜZEL OLAN BUYURSUN, İMAM OLSUN!'
İmamlık, gerçekten çok kutsal bir meslektir. Öyle, herkesin yapabileceği sıradan bir iş değildir. Bakmayın siz, İmam Hatip Okullarından hatta İlahiyat Fakültelerinden mezun olanların
İMAM
olarak atanmalarına!
İmamlığın şartları arasında kıraat, kelam, tefsir, hdis, fıkıh, tasavvuf ilimlerini tahsil etmiş olmak vardır. İmamların, Devlet tarafından atama suretiyle görevlendirildikleri yılların öncesinde, bir toplulukta cemaatle namaz kılınacaksa, en bilgili olarak bilinen şahsın, imamlık yapması gerekirdi. Şayet, ilim yönünden eşit iki veya daha çok kişi bulunursa, hürmeten, en yaşlı olanı, imamet mevkiine takdim edilirdi. Bunda da eşitlik varsa, hasep-nesep gözetilirdi. Mesel
SEYYİT
olanların öncelikleri vardı.
Bütün bunların yanında yine eşitlik bozulmazsa, o zaman da kişiler arasında
HANIMI EN GÜZEL
OLAN
imamlığa takdim edilirdi.
'Neden?'
diye sorulursa, elbette bunun da bir cevabı vardır! İnsan düşünürse, hikmetini bulmak kolaydır.
İşte, yine böyle bir namaz vakti, çoğunluğunu din adamlarının oluşturduğu bir toplulukta, cemaat halinde namaz kıldırılacakmış. Herkes birbirine bakıyor, imamlık yapmak hakkının kimde olduğu düşünülüyormuş.
Cemaat arasında, çok sayıda bilge insanın bulunduğunu gören nüktedan Siirtli bir Hoca daha fazla dayanamamış ve şöyle söylenmiş:
-Maşallah, aramızda çok sayıda birbirinden değerli Hocalarımız var. Bu durumda, yapılacak tek şey kalıyor. 'Hanımı en güzel olan imamlık makamına buyursun!'
Herkesi gülümseten bu teklif üzerine, cemaatte hazır bulunanlar:
-Hocam, o zaman siz buyurun!
diyerek ltifede bulunmuşlar.
Cemaatin içinde, imamlığa gerçekten en lyık olanı da zaten oymuş. Bunun üzerine Hoca:
-Vallahi, benim gözümde, benim Hatun gibi güzeli yok!
diyerek mihraba geçmiş ve imam olmuş…