VAKIF ZENGİNİ İLİMİZDE NEDEN VAKIFLAR TEŞKİLATI YOK!
Vakıflar Haftasını idrak ederken ilgililere ve yetkililere soruyoruz.İlimizde ve Şehrimizde vakıflarla ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı bir teşkilatının bulunmaması büyük bir eksikliktir.
Vakıflar Haftasını idrak ederken ilgililere ve yetkililere soruyoruz. İlimizde ve Şehrimizde vakıflarla ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı bir teşkilatının bulunmaması büyük bir eksikliktir. Birkaç yıl önce kurulan Vakıflar Şube Müdürlüğü bile çok görülerek lağvedilirken, Siirt'teki vakfiyeler de, sahipsiz ve başı-boş bırakıldı.
Şehrimizde, hemen her camiin, hatta her mescidin bir vakfiyesi vardır. Cami ve mescitler dışında, medrese vakfiyeleri ikinci plnda yer alır. Çeşmelerle ilgili vakfiyeler yanında, hastalar, yolcular için tesis edilmiş ve artık ilga olmuş nice vakfiyeler de vardı. Vakıflar aracılığıyla kurulmuş hanlar, hamamlar, medreseler, çeşmeler, değirmenler ve daha neler, neler varken, bunların büyük çoğunluğu artık yok. Çünkü ONLAR VAKFETTİLER, BİZLER YAĞMALADIK…
Bir örnek olmak üzere, Osmanlı Padişahlarından Sultan Muhammed Han'ın bir vakfiyesiyle ilgili ilginç bir VAKIF SENEDİNİ, okuyucularımızın dikkatlerine sunalım, istedik:
FATİH SULTAN MEHMET'İN SAĞLIK VAKFI İLE İLGİLİ VASİYETNAMESİ
'Ben ki; İstanbul Fatihi abd-i aciz Fatih Sultan Mehmet bizatihi alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım İstanbul'un taşlık mevkiinde kain ve malumu'l-hudut olan 136 bap dükkanımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakfı sahih eylerim. Şöyle ki;
Bu gayri menkulatımdan elde olunacak nemalarla İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki ellerindeki bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezerler. Bu sokaklara tükürenlerin, tükürükleri üzerine bu tozu dökerler ki; yevmiye yirmişer akçe alsınlar. Ayrıca 10 cerrah 10 tabip ve 3 de yara sarıcı tayin ve nasbeyledim.
Bunlar ki, ayın belli günlerinde İstanbul'a çıkarlar, bilaistisna her kapuyu vuralar. Ve o evde hasta olup olmadığını sorarlar. Var ise şifası ya da mümkün ise şifayab olalar. Değilse kendilerinden hiçbir karşılık beklemeksizin darülacezeye kaldırılarak orada salah bulduralar.
Maazallah her hangi bir gıda maddesi buhranı da vaki olabilir. Böyle bir hal karşılığında bırakmış olduğum 100 silah, ehli erbaba verile. Bunlar ki; hayvanatı vahşiyenin yumurtada veya yavruda olmadığı sıralarda balkanlara çıkıp avlanalar ki, zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmayalar.
Ayrıca külliyemde bina ve inşaa eylediğim imarethanede şehit ve şühedanın harimleri ve medine'i İstanbul fukarası yemek yiyeler. Ancak yemek yemeye veya almaya bizatihi kendileri gelmeyip, yemekleri güneşin loş bir karanlığında kimse görmeden kapalı kaplar içerisinde evlerine götürüle.'
Haber:Elif KILIÇÇIOĞLU