VATAN, MİLLET, SAKARYA!!!

(Vatan, Millet, Sakarya!) sloganına çok aşinayız.(Söz konusu vatan olunca, gerisi teferruattır) deriz.

(Vatan, Millet, Sakarya!)

sloganına çok aşinayız.

(Söz konusu vatan olunca, gerisi

teferruattır)

deriz. Milletimizle övünür, Sakarya'da tarih yazdığımıza inanırız…

24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 695 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamede:

'Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır' denilerek bu kişilere cezai müeyyide uygulanmayacağı vurgulanmaktadır.

İşte,

(Vatan, Millet, Sakarya)

heveslilerine büyük fırsat. Bir yerde yürüyüş mü olacak, gösteri mi yapılacak, adalet yürüyüşü mü düzenlenecek. Greve mi gidilecek. Doğanın korunması için eylem mi gerçekleştirilecek. İşçiler hak talebinde mi bulunacak hemen

(Vatanını, milletini, dinini, imanını sevenler bunlar FETÖCÜ! Yürüyün, hadlerini

bildirelim!)

denilerek, üzerlerine yürünecek, gerekirse taş, sopa  hatta silah kullanılarak

(VURUN KAHPEYE!)

misali

(VURUN FETÖCÜLERE!)

denilebilecek!

Kararnamenin özellikle bu maddesi gerçekten çok tehlikeli anlamlarla yüklüdür. Öyle ki, yoldaşları 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahi bu ifadenin tehlikesine dikkatleri çekmek mecburiyetini hissetti. Türkiye'de, aklı başında bütün kurum ve kuruluşlar, özellikle Adalet dağıtıcısı konumunda olanlar, maddenin bu içeriğiyle iç savaşa bile yol açabileceği tehlikesine dikkatleri çekmektedirler.

Bizim Millet,

HAMASET DESTANLARI

YAZMAĞA

meraklıdır.

(Vatan, Millet, Sakarya)

uğruna kahramanlıklar(!) sergilemek fırsatını kaçırmaz. Hele, arkasında Devletin desteğini ve teşvikini hissetti mi, kısa yoldan kahramanlığa soyunmaya öylesine müsait ki!

Özellikle 15/16 Temmuz 2016 günlerinde meydana gelen olaylarda Şehit ve Gazi olanlara yapılan tazimin, Çanakkale Şehitlerine bile yapılmadığını görünce, (Şehit ya da gazi olsam, ailemin geleceğini garanti altına aldım demektir) düşüncesinden hareket edilmeyeceği ne malum!

Öyle ki, hükümet adına açıklamalarda bulunanlar dahi, maddenin hükmünü yorumlamakta zorlanıyor ve nasıl tevil edeceklerini bilemiyorlar.

Böylesine önemli konuyu içeren bir maddeyi tevile mahal kalmayacak şekilde yazmak elbette zor değildir! Tabii, işin içinde art niyet yoksa!

PARASI OLMAYANA BİR ALTIN ÇOK, PARASI OLANA BİN ALTIN NE Kİ!

Taksilerin olmadığı, taşıt vasıtaları yerine atların, merkeplerin yaygın olarak kullanıldığı dönemlerde, vaktin birinde, Siirtli bir genç, babasına kendisine bir at almasını isteyerek:

-Baba, Halep'ten çok güzel atlar gelmiş. Hem de, ucuza satıyorlar. Bir at, bir sarı liraya! Ne olur, bana da bir at al!

diyerek adeta yalvarmış.

Babası, canından çok sevdiği oğlunun üzüleceğini bildiği halde:

-Oğlum, alamam!

demiş.

Aradan bir süre geçmiş. Bu arada, ticaretle uğraşan Babanın işleri yoluna girmiş.

Hazret-i ALLAH 'Yürü ya kulum!'

deyince işler de yürümeğe başlamış. Genç, yine babasının huzuruna çıkarak:

-Baba, Halep'ten yine atlar gelmiş. Amma, bu defa çok pahalı! 1 ata, 100 sarı altın istiyorlar!

diyecek olmuş. Babası, hemen kesenin ağzını açmış. 100 sarı altın sayarak:

-Al Oğlum, git, kendine istediğin bir atı seç, beğen, al!

diyerek eline tutuşturmuş:

Bunun üzerine genç biraz da şaşırarak:

-Baba, bir at, 1 altınayken almadın, şimdi 100 altını bir çırpıda sayıyorsun, bu ne iştir!

diye soracak olmuş.

Babası cevap vermiş:

-Oğlum, para olmayınca 1 altın da çoktur. Para olunca 100 altının da, 1000 altının da ne kıymeti var!

diye cevaplamış.

TAŞLAMALAR

KHK'LAR ÜLKESİ

OLMUŞTUR TÜRKİYE'MİZ

ASKIYA ALINMIŞTIR

BELLİ DEMOKRASİMİZ

DEMOKRASİNİN NEDİR

OLMAZSA TEK OLMAZI

ELBETTE ADALETİN

BAĞIMSIZ OLMAMASI

YARGITAY'A 100 ÜYE

DANIŞTAY'A ONALTI

YENİ ÜYE ATAMAK

NEDEN AKLIM ALMADI

DAHA BİR SÜRE ÖNCE

SAYI DÜŞÜRÜLMÜŞTÜ

ŞİMDİ ARTTIRMAK NEDEN

BAŞA SAKSI MI DÜŞTÜ

Bakmadan Geçme