YAPMA REİS, YAPMA!

Dün, Tarabya'daki Huber Köşkünde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Video konferansla gerçekleşen bir kabine toplantısı yapıldı.Saat 15.

Dün, Tarabya'daki Huber Köşkünde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Video konferansla gerçekleşen bir kabine toplantısı yapıldı. Saat 15.10'da başlayan toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle

KORONAVİRÜS

ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Milletin Ramazan ayını tebrik ederek söze başlayan Erdoğan Koronavirüsle ilgili yapılan çalışmalara, alınan tedbirlere ve daha önce alınan tedbirlerden bazılarında yapılacak yumuşamalara vurgu yaptı.

Türkiye'nin, milleti ve devletiyle örnek bir mücadele ortaya koyduğunu, hasta sayısının düştüğünü, iyileşen hasta sayısının katlandığını, Bilim Kurulunun tavsiyelerine uyularak önemli aşamalar kaydedildiğini belirten Erdoğan salgınla mücadelede önemli bir dönüm noktasına gelindiğinin altını çizdi.

Koronavirüsle mücadelede tüm adımların bilinçli, kararlı ve zamanlı bir şekilde atıldığını Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan bilim kurulunun tavsiyeleri ışığında her türlü tedbirin alındığını belirten Cumhurbaşkanı, sosyal yardımlardan yararlanma hakkı olanlara yapılan desteğin 200 milyar TL'yi bulduğu vurguladı.

Kurulan hava yolu köprüleriyle 65 bine yakın vatandaşımızın Türkiye'ye getirildiğini, 57 ülkeye yardım yapılarak salgınla mücadelelerine destek verildiğini, ABD başta olmak üzere, pek çok ülkeye malzemeler gönderildiğini ve gönderilmeye devam edeceğini belirten Erdoğan aşı ve ilaç bulma çalışmalarının da sürdürüldüğünü vurguladı.

Pandemiyle yapılan mücadele dolayısıyla öğrencilerin, esnafların, işçilerin, gençlerin ve yaşlıların hayatlarında sınırlandırmalar getirildiğinin altını çizen Erdoğan normal hayata dönüşün kademe kademe başlatılacağının altını çizdi.

65 yaş üzeri ile 20 yaş altı vatandaşlar için sokağa çıkma sınırlandırması günlerinin birinde ve dört saat süreyle yürüme measfesiyle tahditli olarak dışarı çıkabilme imkanı getirildiği müjdesini veren Erdoğan Antalya,  Aydın, Erzurum, Hatay, Malatya, Mersin ve Muğla illerine giriş çıkışların da serbest bırakıldığını açıkladı.

Berber, kuaför, güzellik salonu gibi işletmelerin 11 Mayıs'ta faaliyete geçebileceğini, alışveriş merkezlerinin 11 Mayıs'tan itibaren hizmet vermeye başlayabileceğini, piyasada satışına izin verilmeyen cerrahi maske ve bez maske satışına izin verileceğini, ancak fiyatının kendileri tarafından belirleneceğini belirten Cumhurbaşkanı, askerlik terhis işlemlerine 31 Mayıs'ta başlanacağını, MSB'nin atama, görevlendirme ve personel temin faaliyetlerinin 1 Haziran'da, celp işlemlerinin 5 Haziran'da bedelli askerlik işlemlerine ise 20 Haziran'da başlanacağını, salgın hastanelerinin sayılarının 1 Haziran'dan itibaren azaltılarak bu kuruluşların hasta kabulüne ve normal işleyişe başlamaları sağlanacağını, Yüksek Öğretim Kurumları sınavının 27 - 28 Haziran'da, Liselere Geçiş Sınavının 20 Haziran'da, Askeri Öğrenci Sınavının 14 Haziran'da yapılacağını, Üniversitelerin 15 Haziran'da akademik takvime dönebileceklerini, adliyelerde ara verilen duruşma, keşif, yargı süreci, icra iflas takiplerinin durdurulması uygulamaları 15 Haziran'da sona ereceğini müjdeledi.

Cumhurbaşkanı, Koronavirüs salgınına karşı verilen mücadelede yapılanları ve yapılacakları güzel güzel anlatırken, birden bire konuyu yine muhalefete getirerek esip gürlemeğe başladı:

'Sandığı hazmedemeyen bu faşist zihniyet hala vesayet, darbe, cunta özlemiyle yanıp tutuşuyor. CHP yöneticilerinin sadece son bir haftaki beyanlarını alt alta koyduğunuzda ortadaki tablo bize bunu söylüyor. Demokratik yöntemlerle iktidara gelmek yerine darbeyle ülkenin yönetimini gasp etme hevesiyle hareket edenler 15 Temmuz'da milletten aldığı derse rağmen aynı yolda yürümekte ısrar ediyorlar. Sürekli yalan söyleyerek siyaset yapılmaz. Sürekli yanlış söylemlerle insanlar haksız itham edilerek siyaset yapılmaz. Doğru olmadığını çok iyi bildikleri konuları pervasızca ve yol açtığı sonuçları umursamadan tartışmaya açanların yaptıkları işin adı siyaset değildir. Bunların kasetle göreve gelmiş genel başkanları da aynı yöntemi kullanıyor. Hal böyle olunca yardımcılarına, il başkanlarına diyecek söz bulamıyoruz.

Biz kadınları ve gençleri, siyasi karar alma mekanizmalarında daha etkin şekilde yer almaya devam ederken bu tür kötü örneklerin gayretimizi sekte vurmasına asla müsaade edemeyiz. CHP yöneticileriyle aynı zihniyetin medyadaki mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum. Beyhude yere uğraşmayın. Türk milleti sizi ne o sandıktan çıkartır ne de sırtınızı yaslamaya çalıştığınız darbecilere meydanı bırakır. Çünkü siz kesinlikle milli değilsiniz. Yerliliğiniz de tartışılır. Siz bu halkın inancına, tarihine, kültürüne saygılı değilsiniz.

Çünkü siz bu ülkede ne kadar bozguncu, ne kadar sapkın, ne kadar azgın varsa hep onlarla birlikte oldunuz. Asla milletin safında yer almadınız. Çünkü siz; mitolojideki sadece düşmanlıktan korkudan acıdan beslenen yaratıklar gibisiniz. Ne bu ülkeye ne bu millete dokunan en küçük faydanız olmadığı gibi verdiğiniz zararların haddi hesabı yok. Deprem olur; bina yıkıntılarının altında kalan sayısını çok göstermek için canhıraş şekilde uğraşırsınız. Ekonomimize saldırı olur; siz oradan siyasi rant peşinde koşarsınız.

Darbe girişimi olur; milletimiz tankların karşısına dikilirlen siz balkonlardan alkışlar televizyon başında kahvenizi yudumlarsınız. Sınırlarımıza yapılan tacizleri önlemek için harekatlar düzenleriz; siz eli kanlı diktatörlerin savunucusu olarak karşımızda yer alırsınız.

Salgın olur; siz hasta sayısının vefat sayısının gizlendiği, malzeme bulunamadığı yalanıyla ortaya gezersiniz.'

Sayın Erdoğan'ın konuşması birden bire koronavirüsle mücadele konusundan çıkmış, muhalefetle mücadeleye dönüşmüştü. Oysa konuşmayı başladığı gibi bitirse ve muhalefete çatmak yerine tarafsızlığa yemin etmiş Cumhurbaşkanı olarak dostluk eli uzatsa, ne de iyi olurdu.

Şeyh Edebali'nin, Osman Gaziye nasihatini sayın Erdoğan'a anımsatalım:

'Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..'

Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasının son bölümünü dinleyince ister istemez dilimden

(YAPMA REİS!)

cümlesi döküldü. Zaman, kavga zamanı değil, birlik ve beraberlik zamanı…

TAŞLAMALAR

YAPMA REİSİM, YAPMA

EDEBALİ'Yİ DİNLE

NELER SÖYLEMİŞTİ O

BAK GÖR OSMAN GAZİYE

GÖNÜL ALMAK, UYSALLIK

HOŞ GÖRMEK OLSUN İŞİN

İŞLERİ BAĞIŞLAMAK

OLMALI REİSLERİN

BÖLMEK BİZİM İŞİMİZ

BİRLEŞTİRMEK İŞİNDİR

ŞOM AĞIZ BİZİM OLSUN

BAĞIŞLAMA SENİNDİR

GEÇİMSİZLİK, ÇATIŞMA

BİZİM HUYUMUZ İSE

ADALETTİR YAKIŞAN

BİLESİN Kİ REİSE

Bakmadan Geçme